17’nci Gayrimenkul Zirvesi’ndeki Değerin Sosyoekonomisi: Erişilebilir Konutlar’ başlıklı panelde GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, geliştirdikleri Erişilebilir Konutta Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modelini tanıttı.
GYODER’in düzenlediği 17’nci Gayrimenkul Zirvesi’ndeki ‘Değerin Sosyoekonomisi: Erişilebilir Konutlar’ paneli Kamu Özel İş Birliği Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Eyüp Vural Aydın moderatörlüğünde New York Belediye Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Edward Mermelsteın, Immobilen AG Gayrimenkul Geliştirme Başkanı Henrik Thomsen, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu ve Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlik Fakültesi Öğretim Üyesi Serhat Başdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti.
"TOPLUMSAL REFAHI ARTIRACAK BİR ADIM"
Erişilebilir konutta geliştirdikleri yeni modeli anlatan GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, "Hane halkının konut ihtiyacı yüzde 30’a düşerse ne olur diye düşündük. Çocuğuna harcar, tatiline harcayabilir. Bu bizim motivasyonumuz. Öncelik toplum ve sosyal fayda sağlamak. Burada 4T var ama diğer T ise Ticaret. Ticari dinamiklere göre dinamiğimizi oluşturduk. Kamu ve özel sektörün güçlerini bir araya getiriyoruz. En büyük arsa sahibi devlet. Kontrolün olmadığı yerde kaos oluyor. Emlak sitelerinde hesap açıp, ilan vermenin hiçbir kontrolü yok" dedi.
"15 YILDA KENDİNİ GERİ ÖDEYEN BİR YATIRIM BEDELİ"
Kontrol edilebilir bir iklim oluşturmayı hedeflediklerini söyleyen Kalyoncu, "Görevli şirket kendi işleteceği için yapım ve tasarım aşamasında en nitelikli, bakımı en kolay, en az enerji tüketen, en çevreci yapıları otomatik olarak yapmak zorunda kalıyor. Çünkü model onu teşvik ediyor. Tabi ki bir rekabet olmasını öngörüyoruz, devletin arsaları sisteme getirmesiyle yüzde 30’dan yola çıkarak 15 yılda kendini geri ödeyen bir yatırım bedeli var. Burada son kullanıcıya görevli şirket kiralıyor. Kiracı burada devletin regüle ettiği fiyatlarla kirasını ödüyor. Daha kontrol edilebilir bir iklim oluşturmayı hedefliyoruz. Arsa mülkiyeti devlette kalıyor dolayısıyla çok devletçi bir politika. Finansman boyutunda kamu-özel iş birliği modelinden de aşına olduğumuz kredi veren kamu ve görevli şirket ilişkisi var. Burada bankayla bir proje finansman anlaşması olacak. Son kullanıcı kirasını görevli şirkete ödüyor devlet kirasını özel sektöre bırakmış oluyor. Kimin buradan faydalanacağına ilişkin devlet uygunluk kriteri belirleyebilir. Bu imkanın en çok ihtiyaç duyana gittiğinden emin olmamız gerekiyor. Modelde bir sigortalama mekanizması da çalıştık. Biz sadece kenarda durup bu iş neden çözülmüyor, çözülmesi lazım demeden bir alternatif sunmayı tercih ettik" diye konuştu.
DOÇ. DR. BAŞDOĞAN: ERİŞİLEBİLİRLİK ANLAYIŞI DAHA İLERİCİ BİR YAKLAŞIM
Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Başdoğan ise “Uygun maliyetli konut, erişilebilir konut her ülke için farklı konumlanıyor. Erişilebilir konut biraz daha tercih sunuyor gibi. Günümüz erişilebilirlik anlayışı kullanıcıya yer ve konum da sunabilen bir kavram. İklim değişikliği ve yaşanabilir kentler çok fazla konuşuluyor. Sosyal konut sosyal mesele olarak ele alıyor konuyu, erişilebilir konut ise tercih sunan bir seçenek. Bütün dünyada benzer problemler var ve konut krizi olarak tanımlanabilir. Türkiye’de hane harcamasının yüzde 70’i konut için harcanıyor. En alt gelir grubuna konut için devletin destek olması gerekiyor. İstanbul’da sadece Beşiktaş’ta 1200 ev görünüyor ama ofis olarak kullanılıyor. Konutla ilgili çok fazla sorunumuz var. 2.3 milyon konut üretebilirsek barınma sorununu çözebiliriz. Ancak bugünkü değerlerle devletin bunu tek başına tahsis etmesi mümkün değil. İnanılmaz rakamlar çıkıyor. Burada GYODER bir çözüm ortağı olacak." diye konuştu.
MERMELSTEIN: ERİŞEBİLİR KONUT ÜLKENİN DİRENCİNİ ARTIRIYOR
New York Belediye Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Edward Mermelsteın da “New York’un yaptığı şeylerden bahsetmek için burası çok büyük bir fırsat, davet edildiğim için çok mutluyum. Yeni yönetimle birlikte konut sosyal barınma ihtiyacına dönüştü. Erişilebilir konut ülkenin direncini artırıp, stres seviyesini azaltıyor. Fiyatlarda pandemi nedeniyle düşüşler yaşansa da yine yükseldi. New York’ta yaşayan insanlarda da bir direnç görüyoruz. Teşvike ihtiyaç olmadığını söylüyorlar. Konut arzı eylem planı oluşturuldu ve New York bunu uygulamaya çalışıyor. Ödemelerle ilgili destek olmaya çalışıyoruz. Diğer yandan özel sektörlerle çalışarak konut problemini çözmeye çalışıyoruz. Tarihi engelleri kaldırmaya çalışıyoruz. Farklı sorunları tek bir şemsiye altında toplamaya çalışıyoruz. Sloganımız 'İşleri halletmek'. Evsizlik döngüsünü bozmak istiyoruz. Bu işi tek bir grup yapamaz. Kamu ve özel sektör beraber çalışmalı ve bunun önemini biliyoruz. Yeni yönetim eski yönetime göre farklı düşünüyor" ifadelerini kullandı.