2022’de İzlenmesi Gereken Üç Mega Trend

2021 şirketlerin COVID-19 kriziyle mücadele ettiği ve her şeyi yeniden keşfetmek zorunda kaldığı bir yıldı.

Yayınlanma: 12:03 02-03-2022
Güncellenme: 11:12 30-12-2022
2022’de İzlenmesi Gereken Üç Mega Trend

2021 şirketlerin COVID-19 kriziyle mücadele ettiği ve her şeyi yeniden keşfetmek zorunda kaldığı bir yıldı. 2022 de kendine özel zorlukları olan bir yıl. Bu yıl özellikle izlenmesi gereken üç trend olarak enflasyon, dijital optimizasyon ve sürdürülebilirlik öne çıkıyor. Simon-Kucher CEO’ları Andreas von der Gathen, Mark Billige ve Simon Kucher Global Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Ofisi Yönetici Ortağı Mert Terzioğlu şirketlerin 2022’de bu trendlerle ilgili neler yapması gerektiğini değerlendirdi.

 

Geçtiğimiz yıl 2021 trendlerini tartışırken, ticari çevikliğe ve işletmelerin büyük ölçüde yeni koşullara adapte olması için dayanıklılığa odaklandık. Gerçekten de 2021 hem şirketler hem tüketicilerin yeni fikir ve uygulama arayışında olduğu bir keşif yılıydı. Sonuç olarak; ortaya çıkan başarısızlıklar ve başarılar, ticari çevikliğin sağladığı rekabet avantajını ve bu avantajın COVID-19 sonrası dönemde daha da önemli olacağını ortaya koydu. Yine de gelecek trendler ve zorluklar hakkında fikir sahibi olmadan ticari çevikliği tam olarak kullanmak mümkün değil. Bu nedenle sektör ve bölge fark etmeksizin, 2022’de her şirketin yönetmesi gereken üç mega trendi anlamak oldukça önemli.

 

Tüketiciler pandemi sürecinde evde kalarak biriktirdikleri parayı 2021’in ikinci yarısında harcamaya başladı. Harcama ve talepteki bu ani artış fiyatların yükselmesine neden oldu. Birkaç ay sonra, lojistik, inşaat ve hammadde maliyetleri gibi tüketici fiyat endeksi de çok hızlı bir şekilde artış gösterdi.

 

Tüm bunlara ek olarak bu yıl mevcut iş gücü sıkıntısı devam edecek ve ücretler üzerinde baskı yaratacak. Bu durum da enflasyonun global seviyede devam edeceğini gösteriyor. Lojistik, hammadde ve iş gücü dünyanın her bölgesini etkileyen faktörler olarak öne çıkıyor. Dolayısıyla farklı seviyeler görsek de dünyanın hiçbir bölgesi enflasyon riskinden arınmış değil.

 

Enflasyon hayatımızda yeni bir unsur olmasa da birçok şirket müşterilerine genel bir maliyet artışı yansıtarak enflasyonu yönetme konusunda hata yapmaya devam ediyor. Simon-Kucher’da şirketlere enflasyonla mücadele konusunda yardımcı olan dokuz adımdan oluşan bir program geliştirdik. Birinci adımdan başlayıp süreç boyunca ilerlemeniz, enflasyon dönemlerinde bile iş hedeflerinize ulaşmaya devam etmenizi sağlıyor. Simon-Kucher & Partners Global Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Ofisi Yönetici Ortağı Mert Terzioğlu, 9 adımı şu şekilde özetliyor: ”Enflasyonla mücadele amacıyla geliştirdiğimiz programımızdaki 9 adımı 3 başlık altında inceleyebiliriz. Bunlar; seviyelerin belirlenmesi, uygulama sürecine hazırlık ve inisiyatiflerin hayata geçirilmesi. Seviyelerin belirlenmesi altındaki adımları, mevcut kontratların gözden geçirilmesi, kampanya hedefleri ve müşteri/ürün özelinde hedeflerin değerlendirilmesi olarak sıralayabiliriz. Uygulama sürecinde ise satış primlerini, iletişim ve eğitimleri inceliyoruz. Son olarak inisiyatifleri hayata geçirirken, destekleyici materyallerin neler olabileceğini değerlendiriyor ardından temel performans göstergelerini belirliyor ve bir takip sistemi yaratıyoruz. Şirketler, 2022’de enflasyonun global ölçekte oluşturduğu artan tehdidi dikkate almalı.”

 

COVID-19, şirketleri dijital yeteneklerini dönüştürmeye zorladı ve e-ticaret sektöründe olduğu gibi gerekli altyapının devreye alınmasını sağladı. Önümüzdeki aylarda ve hatta yıllarda şirketler için en zorlu görev, rekabette öne geçmek için bu yeni kazanılan dijital yeteneklerin doğru şekilde nasıl kullanılacağını anlamak olacak. Fiziksel ya da online fark etmeksizin müşteri yolculuğunun her bir adımını anlamak burada kritik bir rol oynayacak. Büyük veri ve yapay zekadan destek aramak da anahtar unsur olacak.

 

Dijital satış ve pazarlama sürekli değişiyor. Gelecekteki satış modellerinde fiziksel ve online ayrımı; müşteri segmentleri, belirli bir pazardaki dijitalleşme derecesi ve bir şirketin büyüme hedefleri gibi bir dizi faktöre önemli ölçüde bağlı olacak. Örneğin B2C’de çok kanallı yapı hali hazırda optimize edilirken B2B sektörlerde fiziksel ve çevrimiçi satışların hibrit bir kombinasyonu yeni normal olacak. Çevik kalmak, çağın ilerisinde olmak ve zirveye çıkmak için şirketlerin hem teknolojik hem yaratıcı becerileri göz önünde bulundurarak iş gücü istihdamına ve becerilerini artırmaya yatırım yapması gerekecek.

 

Simon Kucher CEO’ları Andreas von der Gathen ve Mark Billige topline büyümeye odaklanan yeni dijital danışmanlık işlerini şu şekilde açıklıyor: ”Geçen yıl, büyümeyi en üst düzeye çıkarmak için teknoloji, veri ve yaratıcılığı ticari danışmanlık uzmanlığıyla birleştiren dijital danışmanlık işimiz Elevate’in lansmanını yaptık. Bu yıl, daha da fazla müşterinin tam dijital potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmak için sabırsızlanıyoruz.”

 

Son olarak, sürdürülebilirlik mega trendlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. 2021’de ivme kazanan sürdürülebilirlik hareketi kritik bir kitleye ulaştı ve tüm sektörlerdeki şirketleri etkiledi. 2022’de daha da sürdürülebilir şirketler, ürünler ve çözümler pazara girecek ve bu konunun birçok sektörde cazip bir alan haline geldiğini kanıtlayacak.

 

Sürdürülebilir çözümleri ve teklifleri şimdi ihmal etmek veya benimsememek, özellikle genç nesillerin satın alma gücü arttıkça, önümüzdeki yıllarda şirketler için olumsuz sonuçlar doğuracak. 2021 Küresel Sürdürülebilirlik Çalışmamız, Y kuşağının yüzde 33’ünün, sürdürülebilir ürünlerin sunulduğu sektörlerde, yalnızca sürdürülebilir ürün ve hizmetler satın aldığını ortaya koydu. Bu nedenle şirketler, uzun vadeli kârlılıklarını ve uygulanabilirliklerini korumak için iş modellerini ve tekliflerini şimdi yenilemeli ve dönüştürmeli.

 

Kaynak: BHA
Etiketler:
Editör: Büşra Ustaol - busraustaol@ulkedenhaberler.com.tr

Yorum Yazın (Üye olmadan da yorum yazabilirsiniz)
0 Yorumlar
Bizi Takip Edin

ÇOK OKUNANLAR

GÖZDEN KAÇMASIN