EDİRNE’de, el sanatları öğretmeni Fikriye Kipriye (70), 2’nci Murad tarafından 1426’da yaptırılan Muradiye Camisi’nin 2001’de bir kısmı çalınarak tahrip edilen dünyaca ünlü çinilerini geleneksel kırkyama sanatıyla kumaşa işledi. 15’inci yüzyıl Osmanlı sanatının önemli yapıtlarından olan camide çalınan parçalar nedeniyle duvarın boş olduğunu belirten Kipriye, ”Burada Muradiye Camisi’nin kaybolan çinilerini, eskiden kalan el sanatı teknikleriyle ortaya çıkararak gelecek nesillere aktarmaya çalışıyorum” dedi.
Edirne’de 25 yıl önce bankadan emekli olduktan sonra asıl mesleği el sanatı öğretmenliğine yönelen Fikriye Kipriye, 3 ay önce kentin tarihi camilerinden Muradiye Camisi’nin çalınan çinilerini kumaşa işlemeye karar verdi. 1426 yılında dönemin padişahı 2’nci Murad tarafından yaptırıldığı bilinen caminin bir bölümü 2001 yılında çalınan çinilerini geleneksel kırkyama tekniğiyle kumaşa aktarmaya başlayan Kipriye, amacının gelecek kuşaklara miras bırakmak olduğunu belirtti. Çalınan parçaların örnek motiflerini tarihi kitaplar ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü kaynaklarından bulduğunu belirten Kipriye, çinilerden oluşan eseri bitiminde müzeye bağışlamak istediğini dile getirdi.
’GELECEK NESİLLERE AKTARMAYA ÇALIŞIYORUM’
Eskiden kalan el sanatı teknikleri ile kaybolan çinileri yeniden ortaya çıkarmaya çalıştığını belirten Kipriye, ”Burada, Muradiye Camisi’nin kaybolan çinilerini eskiden kalan el sanatı teknikleriyle ortaya çıkararak gelecek nesillere aktarmaya çalışıyorum. 1426 yılında 2’nci Murad tarafından yaptırılan camide, o zamanın teknikleriyle yapılan ve çok ünlü olan bu çinileri yaşatmak istiyorum. Kuşaklar arası köprü görevi görerek bu eserleri her alanda sergilemek istiyorum. Özellikle yeni kuşaklara bu işin zevkle yapılabileceğini anlatmak amacındayım. Kullandığım çini motifleri Süheyl Ünver’in ve Kültür Müdürlüğü’nün bastığı kitaplardan örnek aldığım orijinal motifler” dedi.
’ÇİNİLER DÜNYA ÇAPINDA ÜNLÜ’
Camide kullanılan çinilerin Türkiye ve dünya çapında ünlü olduğunu kaydeden Kipriye, ”Kullanılan çiniler Türkiye ve dünya çapında ünlü çinilerle süslenmiş. Bunlar koptukça zamanla üzerleri alçılarla kapanmış ne acı ki. Şu anda o kadar ileri bir teknikte olmamıza rağmen o çinilerin yerine getirilmesi için çaba sarf edilmemiş ve sadece alçı ile kapatılmış. Aslında biz bunu da vurgulamak istedik. Onları tekrar yerine getirebiliriz, o günkü aynı motifi bulamasak da o motiflerden esinlenerek onların aynı dizaynıyla o boşlukları kapatmamız gerektiğini düşünüyorum. Ben bunu vurgulamak için bu kırılan çinileri, kaybolan motiflerini kumaşa aktardım. Bu aktardığımın dışında bir çalışmam daha var onda da devam ediyorum. 2 ay süren bir çalışmayla bu parçayı bitirebildim. Şu anda ikinci parçama kaybolan çiniler ve mihraptaki motifleri birleştiriyorum” diye konuştu.
’İLERİ TEKNİKLERLE YAPILMIŞ’
Muradiye Camisi’nin görünürde çok sade cami olmasına rağmen hem çinileri hem de bahçedeki mezar taşlarıyla örnek eser olduğunu belirten Kipriye, ”Aslında görüntüde çok sade bir cami gibi görünmesine rağmen içinde çok ünlü, ileri tekniklerde yapılmış sır üstü, yaldız boyama teknikleriyle yapılmış süsleme teknikleri kullanılmış. Aslında Mevlevihane olarak yapılmış burası. 2’nci Murad rüyasında Mevlana’yı görmüş, buraya bir Mevlevihane yapılmasını istemiş. 2’nci Murad da Muradiye Mahallesi’nde burasını Mevlevihane olarak yapmış fakat daha sonra mevleviler arasında çıkan kavgalar sonrası burası camiye çevrilmiş, o zamandan beri cami olarak kullanılıyor” dedi.
’MÜZEYE BAĞIŞLAYACAĞIM’
Gelenekleri koruyarak gelecek nesillere aktarmak istedikleri için bu mesleğe devam ettiğini belirten Kipriye, ”Biliyorsunuz Selimiye Camisi yapısı, Eski Cami yazısı, Muradiye ise çinisi ile meşhur Edirne’de. O bakımdan gelip görülesi bu yerlerde tarihe sahip çıkmamız gerekiyor. Bildiğiniz gibi geçmişine sahip çıkmayan bir milletin geleceği olmaz. Kültür bir ulusun, geçirdiği tarihi süreç boyunca yaşadığı, ürettiği güzel sanatlarını, tatlarını ve yaşam biçimini geleceğe taşımasıdır. Bunun için kültürümüze sahip çıkmamız lazım. Biz de geleneklerimizi koruyarak gelecek nesillere aktarmak istiyoruz” diye konuştu.
Ürettiği çinili kumaşları müzeye bağışlamak istediğini de belirten Kipriye, ”Bu ürettiklerimi devamlı olarak yaşatmak, insanların görmesini sağlamak için müzeye bağışlamayı düşünüyorum. Anı olarak kalmasını arzu ediyorum. Böylelikle daha değerli bir yerde uzun yıllar muhafaza edilecektir görsel olarak” dedi.