Üniversitenin Göztepe kampüsünde bulunan Hukuk Fakültesi Salonunda verilen konferansta Marmaralı gençler, edebi yad etti. Gayet samimi ve güzel bir havada gerçekleşen konferansta okuma ve yazmanın insana ve topluma olan etkisi bununla birlikte bireyin insanlaşma sürecinde kitabın rolü ve önemi konuşuldu.
Eğitimci Yazar İbrahim Altun’un aydın kimdir? ve kime aydın denilebilir? Sorularına verdiği cevap ise son derece dikkat çekiciydi.
“Aydınlar, toplumun hissel ve düşünsel hastalıklarını gören teşhis eden ve tedavi etmek için didinen doktorlar gibidir” diyen Altun, “Gerçek aydın, bulunduğu toplumu yürüten, ilerleten, ayakta tutan ayakkabılardır. Aydın insan, içinde olduğu toplumu her türlü çamurdan, taştan, tozdan, dikenden koruyarak yürütür, ilerletir. Toplumu yürütmeyen, onları ilerilere taşımayan birine nasıl aydın denilebilir ki? Ayakkabılar, yük taşıyandır; yükü taşınan değildir asla. Gerçek bir aydın, başa taç edilmeyi beklemez; zira baştaki taç, başa yüktür. Oysa aydın, yük olan değil yük alandır.
Aydın olmanın en temel şartı, daha yolun başındayken ayakkabı olmayı tercih etmektir. Unutulmamalıdır ki her ayakkabının kaderi toza, çamura bulanmaktır, ezilmektir, çiğnenmektir, yıpranmaktır ve hep dışarda bırakılmaktır. Siz ayakkabısına teşekkür eden birini hiç gördünüz mü? Ayakkabılara kimseler teşekkür etmez; ama hiç kimse ayakkabıları olmadan dışarı çıkamaz ve yürüyemez. Ama ne yazık ki her zaman süslü, faydasız ve basit kolyeler, değer görür ve en nadide yerlerde onlar saklanır ve kıymet görür. Yükü taşıyan ayakkabılardır; ama değer gören hep yükü taşınan değersiz süslerdir.
Diğer bir husus gerçek aydın, sütün üstündeki kaymak değildir; bilakis süt bozulmasın diye dipteki ateşe en yakın olan ve süt kaynarken yanmasın diye kendini harcayan dipte kalan yanıktır. Sütün üstündeki kaymak ise sütten çıkan özdür.
Bu yüzden süt ne ise sütün üstündeki kaymak da odur. Süt halkın kendisidir üstünde kalan kaymak o halkın yöneticileridir. Sütün altta kalan yanığı ise aydınlardır. Gerçek aydın, kaymak olmayı düşünmez. Süt de kaymak da iyi ve kaliteli olsun diye altta yanmayı tercih edendir, aydın" ifadelerini kullandı.
İstanbul’da çeşitli etkinliklere de katılan Yazar Altun, ayrıca Üsküdar Müftülüğü Buhara Kuran kursunda hafızlık eğitimi gören gençlerle de bir araya geldi.
Burada verdiği konferansla ilgilide konuşan Altun, “İstanbul ziyaretimizde Üsküdar Müftülüğü Buhara Kuran kursundaki hafız kardeşlerimizle de buluştuk. Hayatımın en zor ama bir o kadar da güzel konferanslarından biri oldu. Her birinin gözleri ışıl ışıl, yüzleri pırıl pırıldı. Onlarda gördüğüm o derin ilmin büyüttüğü edebi iliklerime kadar hissettim. Bu güzel gençleri yetiştiren ve bizi bu güzelliklerle buluşturan başta Eğitimci Yazar Halil İbrahim Çoraklı hocam olmak üzere tüm hocalarına ve onları bu günlere getiren ebeveynlerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.
Kısa süre sonra yayınlanacak olan ilk çocuk kitabının müjdesini de veren Altun, Ağrı’yı ve Ağrı Dağı’nı tüm dünya çocuklarına tanıtacak olan "Ağrı Dağı Masalları" adlı kitabının basım aşamasında olduğunu söyledi.