AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Bunlar (altılı masa), yargı bağımsızlığını tesis edeceklerini, kuvvetler ayrılığını tesis edeceklerini söylüyorlar. Daha yakın zamanda yargı bağımsızlığını tesis edeceğini söyleyenlerin milletvekilleri mahkeme bastı. Buna karşı, CHP yönetiminden herhangi bir tepki gelmedi” dedi.
AK Parti Genel Merkezi’nde AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları organizasyonu ile İlçe Kadın Kolları Başkanları Buluşması’nın ikincisi düzenlendi. Buluşma programının açılış konuşmalarını AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir ve AK Parti Kadın Kolları Teşkilatı Başkanı Emine Yavuz Gözgeç yaptı.
AK Parti Sözcüsü Çelik burada yaptığı konuşmada, 34 ilin 439 ilçesinden gelen İlçe Kadın Kolları Başkanları’na seslenerek, “Uzun yollardan geldiniz. Sürekli olarak kadın kollarımız 7 gün 24 saat esasına göre sahada. Buna rağmen hiçbirinizin yüzünde hiçbir yorgunluk yok. Hatta tam tersi -yorgunum diyen arkadaşlarıma bunu söyleyeceğim- kadın kollarımızın toplantısına gidin yeniden enerjiniz artsın” dedi.
Çelik, şöyle devam etti:
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ilk cumhurbaşkanımızın kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını vermesinden sonra Türkiye’deki kadın hareketi büyük aşama kaydetti. Türkiye’deki kadın mücadelesi aynı zamanda bir demokrasi mücadelesidir. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade ile seçme ve seçilme hakkının, siyasette temsilin, siyasette yer almanın en yaygınlaştığı, en derinleştiği dönemleri hep birlikte yaşadık. Onun için bizim siyasetimizin başarı ölçülerinden biri de kadının haklarının korunması, geliştirilmesi yönünde siyaseten ne yaptığımızdır. Bu konuda da gurur duyacağımız işlere imza attık.”
“Cumhurbaşkanını halkın seçmesi hakkını kimse geri alamaz”
Altı muhalefet partisinin oluşturduğu altılı masanın dün güçlendirilmiş parlamenter sistemi adı ile bir açıklama yaptığını hatırlatan Çelik, “Şimdiye kadar Cumhurbaşkanımıza karşıtlık, AK Parti’ye karşıtlık, Cumhur İttifakı’na karşıtlığın ötesine geçemeyen bu organizasyon, Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük vadettiğini söyleyerek birtakım maddeler sıraladı. Şunu söylemek bile yeterli: Cumhurbaşkanını halkın seçmesi kararının alınmasından sonra, eğer herhangi bir siyasi irade cumhurbaşkanı halkın seçmesi şeklindeki yetkiyi halktan almaya kalkarsa bu halkın elde ettiği demokratik bir kazanımın gasp edilmesi anlamına gelir. Bu bilindiği için parlamenter sistem olsun ama aynı zamanda da cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin. Bu şekilde olduğu zaman işte sizden öncekilerin Türkiye’de çektiği sıkıntıların yeniden dirileceği, vesayetin kafasını uzatacağı bir ortamın doğacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bu hakkı kimse geri alamaz. Ama bunu tutup da hem cumhurbaşkanını halk seçsin hem başbakanı halk seçsin şeklinde bir tablo ortaya koyarsanız, ondan sonra ‘cumhurbaşkanı tarafsız olsun, hiçbir şeye karışmasın’ gibi bir sistem üretmeye çalışırsanız Türkiye’nin geçmişte yaşadığı, devlet çekirdeğindeki bölünmenin yeni modellerini ve içinden vesayetin çıkacağı yeni birtakım platformların canlanmasını sağlamış olursunuz. Çeşitli şekillerde demokratik kazanımlarımızı, demokrasi retoriğini çok kullanarak gasp etmeye çalışanlar, bunun yerine sadece birtakım siyasi masaları, birtakım siyasi organizasyonları hakim kılmaya çalışanların Türkiye’ye vereceği demokrasi mesajının olmadığı, Türkiye’ye vereceği demokrasi umudunun olmadığı, herhangi bir şekilde demokrasiyi ve şimdiye kadar ki hak ve hürriyetler düzeninin geliştirilmesini sağlayan AK Parti’yi aşacak bir performanslarının olmadığı bir kere daha görülmüştür” diye konuştu.
“Parlamenter sistemin düzeltilmesi için elimizden gelen gayreti gösterip, elimizden gelen en iyi düzenlemeleri sunduğumuzda CHP bunların engellenmesi için elinden geleni yaptı”
Sorumluluklarının büyük olduğunu savunan Çelik, “Geçmişte hatırlayınız. Bizim geçmişte parlamenter sistem varken o sistemin rehabilite edilmesi, düzeltilmesi için çeşitli girişimler ortaya koyuldu. TBMM’de anayasa komisyonları oluşturuldu. Başka girişimler oldu. O zaman bir AK Parti olarak parlamenter sistemin düzeltilmesi için elimizden gelen gayreti gösterip, elimizden gelen en iyi düzenlemeleri sunduğumuzda CHP bunların engellenmesi için elinden geleni yaptı. Parlamenter sistemin olduğu zamanlarda biz parlamenter sistemin çağdaş standartlarda rehabilite için öneriler getirdiğimizde, CHP gitti vesayetin arkasına sığındı. Türkiye’de askeri vesayeti ve yargı vesayetini tetiklemeye kalktı. Türkiye’de uzun yıllardır konuşulan, Türkiye’nin ihtiyacı olan, Türkiye’deki devlet çekirdeğinin çatlamasını engelleyecek, halkın temsilini daha güçlü hale getirecek, vatandaşın iradesini daha da pekiştirecek, vatandaşın iradesinin devlette yansımasını daha da kurumsallaştıracak şekilde başkanlık sistemine geçildikten sonra birden bire bunlarda bir parlamenter sisteme geçelim sevdası başladı” dedi.
“Yargı bağımsızlığını tesis edeceğini söyleyenlerin milletvekilleri mahkeme bastılar”
Çelik, konuşmasında Türkiye’nin parlamenter sistem tecrübesine ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin parlamenter sistem tecrübesinde vesayetlerle darbelerle milli iradenin budandığı, vatandaşın iradesinin gasp edildiği bütün süreçlerin arkasında cumhuriyet tarihi boyunca CHP oldu. Şimdi o CHP çıkmış, bir masada müttefikleri ile Türkiye’ye demokrasi vadedeceğini söylüyor. En komiği de şudur: Bunlar, yargı bağımsızlığını tesis edeceklerini, kuvvetler ayrılığını tesis edeceklerini söylüyorlar. Daha yakın zamanda yargı bağımsızlığını tesis edeceğini söyleyenlerin milletvekilleri mahkeme bastılar. Buna karşı, CHP yönetiminden herhangi bir tepki gelmedi. Herhangi bir işlem başlatılmadı. Onun için vatandaşlarımızın şunu bilmesi gerekir: Birincisi, hiç kimse cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme iradesini geri alamaz. Bunu geri alamayacağını bilenler, geri almamaları halinde psikolojik bir etkisi olur korkusundan cumhurbaşkanını da, başbakanı da halk seçsin şeklinde bir sistem üretmeye çalışıyorlar. Kendi siyasi tecrübelerimiz açısında bakıldığında herhangi bir şekilde halkoyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının yürütme ile ilgili hiçbir meseleye karışmaması, halkoyuyla seçilmiş bir başbakan ile Türkiye’yi tek bir irade gibi yönetebilmesi gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Türkiye yine eskisi gibi sistem içi tartışmalarla çatışmalarla vesayetin sistem içi çatlaklardan kendisini var edeceği krizlerle baş başa kalacaktır. Onun için sorumluluğumuz büyüktür. Türkiye’nin kazanımlarını geri götürmeye çalışan, Türkiye’nin kazanımları konusunda bu büyük siyasi kazanımları berhava etmeye çalışanlara karşı 2023’e girerken daha büyük bir demokrasi mücadelesi vermek zorundayız. Herhangi bir şekilde yürütme, yasama, yargı konularındaki tefekkürlerinin bir demokratik çerçeveye ve yaklaşıma dayanmadığı, bunun tamamen Erdoğan karşıtlığı üzerine kurulduğunu görmek mümkündür.”
Çelik, altılı masanın “Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük getireceğiz” ifadelerinin siyaset olmadığını, anti siyaset olduğunu dile getirerek, altılı masanın demokrasi getirmek yerine Türkiye’nin geçmişte yaşadığı vesayetin yeniden dirileceği ortamı oluşturmaktan başka bir işe yaramayacağını öne sürdü.
Buluşma programı, Çelik’in konuşmasının bir kısmından sonra basına kapalı şekilde devam etti.