ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), bu yılın ilk çeyreğine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) tahmininin, zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı döneminde göre yüzde 7,3 artış göstermesini değerlendirdi. Baran, GSYH oluşturan faaliyetlere bakıldığında finans ve sigorta, bilgi ve iletişim, hizmetler, gayrimenkul, sanayi sektörlerinin büyüme kaydettiğini, maliyet artışları nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan inşaat sektöründe ise küçülme görüldüğünü belirtti.
İki yıllık pandemi sürecinde dünya ekonomisinin sarsıntılı bir dönem geçirdiğini ve Rusya-Ukrayna savaşının bu sarsıntıyı daha da şiddetlendirdiğini hatırlatan Baran, “Tedarik zincirlerinin kırılması nedeniyle hammadde fiyatlarındaki yükselişe, enerji ve gıda fiyatlarındaki artışın eşlik etmesi, gelişmiş ülkeler dâhil olmak üzere küresel ekonomiyi sıkıntıya soktu. Bu tablo enflasyonu tetiklerken, yıllardır gündemlerinde enflasyon olmayan ülkeleri bile fiyat artışlarıyla karşı karşıya bıraktı. Küresel düzeyde tablo böyleyken, Türkiye’nin ilk çeyrekte yüzde 7,3 büyümesi büyük başarıdır” diye konuştu.
Türkiye’nin genç nüfusu dikkate alındığında büyümeyi sürdürmenin daha da önemli hale geldiğine dikkat çeken Baran, “Ülke olarak pandemi sürecini dev ekonomilerle kıyaslanamayacak düzeyde iyi geçirdik. Reel sektöre yönelik desteklerin de katkısıyla ticaret ve sanayideki başarı, ihracat gelirlerimizin yükselmesiyle moralimizi de yükseltti. Geldiğimiz noktada, küresel bir resesyon riski ile karşı karşıyayız. Bu tablo enflasyonun bir an önce kontrol altına alınması, ihracatın hem pazar hem de ürün olarak çeşitlendirilmesi zorunluluğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin son döneme kadar büyümesine inşaat sektörünün öncülük ettiğini hatırlatan Baran; tedarik sorunları, yüksek ve değişken fiyatların sektörün yeni projeler başlatmasını yavaşlattığını kaydetti. Dünyadaki gelişmelerin gelecek dönemde en önemli sektörün tarım olacağını gösterdiğini bildiren Baran, şunları söyledi:
“Dünya ekonomisi hem zor bir dönemden geçiyor hem de sıkıntıların kısa sürede atlatılacağına ilişkin ümit taşınmıyor. Kuraklık ve gıda tedariki tüm ülkelerin gündeminde. Türkiye’nin bu süreçte küresel resesyon riskini de göz önünde bulundurarak en çok ihtiyaç duyulacak tarım ürünlerini üretmeye ağırlık vermesi, tüm destekleme mekanizmalarını bu alana yoğunlaştırması, topraksız ve susuz tarım konusunda gelişim adımları atması büyümeyi ve istikrarı sürdürmek açısından faydalı olacaktır.”