İlginç olay, İzmir’in Karşıyaka ilçesi Mavişehir semtinde meydana geldi. 2020 yılının haziran ayında bir emlakçıdan eşyalı ev tutan Esat Bülbül, bir yıllık kirayı da peşin ödedi. Bülbül, iddiaya göre kira sözleşmesini imzalarken farkında olmadan “tüm eşyalarını alıp taşındığı”na dair yazının yer aldığı tahliye teslim tutanağını da imzaladı. Bir yıl boyunca herhangi bir sorun yaşamayan Bülbül, ev sahibi 2 bin 700 lira olan kirayı 5 bin liraya çıkarmak isteyince duruma itiraz etti. TÜFE oranını hesaplayarak 3 bin 100 lira kira ödeyebileceğini belirten Bülbül, bu süre zarfında ev sahibi ile anlaşmazlık yaşadı. Evde olduğu bir gün, beklediği misafirin kendisini arayıp “Sen taşınmışsın” demesiyle büyük bir şok yaşayan Bülbül, site güvenliğine giderek evden taşınmadığını anlatmaya çalıştı. Ancak güvenlik bariyerinin üzerine kapanmasıyla şanssız kiracı, pantolon ve gömlekle dışarıda kaldı. Karakola gidip durumu anlatmaya çalışan Bülbül, evine geri döndüğünde ise sitenin güvenliğinden bile geçemedi. Tahliye teslim tutanağını henüz eve taşınmadan farkında olmayarak imzaladığını, 189 kalem şahsi eşyasının hala evde olduğunu söyleyen Bülbül, bunu ispatlamak için 11 aydır hukuk mücadelesi veriyor.
“Daha taşınmadan tahliye teslim tutanağı imzalatmışlar”
Yaşadığı olayı anlatan Bülbül, “2020 yılında bir emlak ofisine gidip tüm belgeleri imzaladım. Tahliye taahhütnamesi, sözleşme ve bununla beraber araya karıştırılan başka belgeleri de imzalamışım. Bundan sonra başıma gelmedik kalmadı. Bir yıllık kirasını peşin verdiğim evde bir yıl boyunca bir sıkıntı yaşamadım. Depremden sonra ev kiraları yükselince ev sahibi sürekli kirayı artırmamı istiyordu. O sıralar 2 bin 700 lira kira veriyordum. Ben de TÜFE oranına göre yüzde 14 artış yaparak 3 bin 100 lira olmasını istedim. Ev sahibi bu rakamı beğenmedi, 5 bin lira istedi. Bundan sonra evdeki şahsi eşyalarıma resmen el koydu. Ruhsatlı silahım, paralarım, mutfak malzemelerim, kıyafetlerim, tüm özel eşyalarım evde kaldı. Bir pantolon bir gömlekle dışarıda kaldım. Siteye bir daha da almadılar. Dayandıkları nokta ise tahliye teslim tutanağı idi. Ev sahibi, tutanağı yönetime göstererek benim taşındığımı ve beni içeri almamalarını söylüyor. Oysa ki taşınmamıştım. Emlakçıda tahliye taahhütnamesi imzalattıklarını söylüyorlar ama tahliye teslim tutanağı imzalatmışlar. 1 yıl öncesinden bana imza attırdıkları belgede, eşyalarımı aldığım ve içeride eşyam kalmadığı yazıyor. Daha eve taşınmadan bana bunu imzalatılmış” dedi.
“Ruhsatlı silahımla biri suç işlerse ne olacak”
Evden taşındığını bir arkadaşından trajikomik bir biçimde öğrendiğini ifade eden Bülbül, “Olay günü evdeydim. Arkadaşım gelecekti. Arkadaşım beni arayıp ‘Sen evden taşınmışsın, beni içeriye almıyorlar’ dedi. Hemen dışarı çıkıp yönetime geldim. Güvenlik görevlilerine evden taşınmadığımı anlatmaya çalışırken bariyer kapandı, bir daha da içeriye giremedim. Bir gömlek bir pantolonla dışarıda kaldım. Çok şaşırdım. Şikayette bulunmaya gittim, karakoldan döndüğümde zaten eve bir daha giremedim. Ev sahibi büyük ihtimal o sırada sitenin içerisindeydi. Benim evden çıkmamı beklediğini düşünüyorum. Ben şu an eve girmek istesem güvenliği bile aşamam. Tüm eşyalarım evde kaldı. Bunu ispat etmek istiyorum ama süreç tıkandı. Ben madem taşındım, sitede bir sürü güvenlik kamerası var. Eşyalarımı taşıdığımı ispat etsinler. Şahitlerim var, onların ifadeleri 5 ay sonra alındı. 189 kalem eşyamın evde olduğuna dair tutanak tutturdum. Tablolarımdan paralarıma; kıyafetlerimden bilgisayarıma; ruhsatlı silahımdan pasaportuma; fotoğraf makinemden kitaplarıma kadar her şeyim evde. Ruhsatlı silahımla biri suç işlerse ne olacak? Bilgilendirmede bulundum ancak insan yine de tedirgin oluyor. 11 aydır kuzenimde kalıyorum. Yeni kıyafetler almak zorunda kaldım. Aracımın yedek anahtarlarını çıkarttım, yeniden pasaport başvurusu yaptım. Telefonum bile evde kalmıştı. Kendime yeni telefon aldım. Kalp hastasıyım ama sağlık raporlarım evde kaldı. Yaşadığım stres nedeniyle sağ kulağımda işitme kaybı yaşıyorum” diye konuştu.
“Depozitoyu yakıp şikayetimden vazgeçersem eşyaları verecekmiş”
Ev sahibinin avukat bir arkadaşına, “Eşyalar bende. 2 aylık depozitosunu yaksın, şikayetinden de vazgeçsin. Eşyaları öyle vereyim” dediğini öne süren Bülbül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Depozitoyu yakmam önemli değil. Bu süreçte depozito ücretinden daha fazla masraf ettim. Ben adaletin yerini bulması için ve böyle bir olay başkasının başına gelmesin diye mücadelemi sürdüreceğim. Ben adalet istiyorum. 11 aydır evdeki eşyalarıma dokunamıyorum. Taşınmadığımı ve evde eşyalarımın olduğunu ispatlamaya hazırım ama henüz bir sonuç alamadım. 11 aydır hukuk mücadelesi veriyorum. İnsanlar kira sözleşmesi yaparken bütün evrakı incelesin. Bilmedikleri bir şeye imza atmasınlar. Ben emlakçıda tahliye taahhütnamesi imzaladığımı sanıyordum ama herhalde ’tahliye’ kelimesi çağrışım yaptı ve yanlışlıkla tahliye teslim tutanağı imzaladım. Oysa ki evden kendi rızamla taşınmadım ve eşyalarımı da yanıma alamadım.”
"Sonuç elde edemedik"
Esat Bülbül’ün avukatı Levent Kâhya da şunları söyledi: “2021 yılının haziran ayında müvekkilim evden çıkarılmış. Biz doğrudan Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk. Olay yerinin incelenmesini, müvekkilimin eşyalarının halen evde olduğunun tespitini savcılıktan talep ettik. Müvekkilin eşyalarının evde kaldığına dair birçok delile sahiptik ve bunları mahkemeye sunmuştuk fakat geçen zaman zarfında herhangi bir harekette bulunulmadı. Savcılıkla doğrudan yaptığımız görüşmede bize Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemeleri üzerinden bir delil tespiti yapılması gerektiği söylendi. Kolluk kuvvetlerinin delil toplayamayacağı belirtildi. Bunun üzerine sulh hukuk mahkemesine gerekli başvurularda bulunduk. Sulh hukuk mahkemesi, delili kendilerinin de toplayamayacağını söyledi. Böylelikle biz, iki delil tespiti dosyası, bir de savcılık dosyası üzerinden hiçbir sonuç elde edemedik. Açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı ve buna itiraz ettik. Sulh hukuk mahkemesinde kiracılığın devamının tespiti davası sürüyor. Tek umudumuz orası. 11 aydır müvekkilim sırtındaki ceketiyle dışarıda kaldı. Ruhsatlı silahından pasaportuna kadar en kıymetli şeyleri evde kaldı. Kendisine bir ev tutup düzen de kuramadı. 11 aydır akrabalarında kalıyor. Biz hukuk devletinin bize verdiği imkanları sonuna kadar kullanacağız. Müvekkilim aynı zamanda kalp hastası ve tüm doktor raporları da evde. Şu anda önceliğimiz müvekkilin kişisel eşyalarını alabilmek.”