ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili konuştu.
“Yeni anayasa Türkye’nin değişmez gündem maddesidir” diyen Bozdağ, “Türkiye eninde sonunda yeni bir anayasayı yapacaktır. Gecikmesi hem milletimize hem ülkemize kaybettirmektedir. Unutmamak gerekir ki yeni anayasa olmadan yeni Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye'nin ve yeni Türkiye'nin en önemli anahtarı yeni anayasadır. Bu kapıyı yeni anayasayla açacağız” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa Uludağ Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni’ne katılmak üzere Bursa’ya geldi. Bozdağ'a törende, Adalet Bakan Yardımcısı Zekeriya Birkan, Vali Yakup Canbolat, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ve AK Parti Bursa milletvekilleri eşlik etti.
Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz'un açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan Bakan Bozdağ, yeni eğitim-öğretim yılının eğitim camiasına hayırlı olmasını diledi. Kendisinin de Uludağ Üniversitesi’nden mezun olduğunu hatırlatan Bozdağ, şunları söyledi:
"Bugün gerçekten heyecanlıyım. Normalde heyecanı pek yansıtmayan birisiyim ama ailemin, içinde yetiştiğim ocakta bulunmanın heyecanı içerisindeyim. Bu heyecanı yaşamama vesile olan Ahmet Saim Kılavuz Hoca'ma davetleri için şükranlarımı sunuyorum. Aranızda olmaktan Uludağ Üniversitesi'nin bir mensubu ve mezunu olmaktan gurur duyduğumu ifade etmek isterim. Hayatımın her döneminde elde ettiğimiz her başarıda buradaki öğretim üyelerimizden, hocalarımızdan ve Bursa'dan öğrendiklerimizin çok büyük payı vardır. İstikametimizi Uludağ Üniversitesi'nden edindiğimiz bilgiler, sahip olduğumuz değerler aydınlattı ve onların aydınlığında yürümeye, ülkemize ve milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz. Tabii bugün aradan geçen uzunca bir zamandan sonra akademik yıl açılışında olmak benim için ayrı bir şeref, ayrı bir onurdur. Bunun da altını özellikle çizmekte fayda görüyorum. Değerli akademisyenler, kıymetli üniversitelerimiz bilim ve sanatın merkezleri, bilim ve sanat hürriyetinin azami düzey yaşandığı hem ülkemize hem de insanlığa çok büyük değerler katan, çok büyük aydınlıklar yaratan büyük kandillerdir. Elbette ki üniversitelerimizin başarısı ülkemizi ve milletimizi kalkındırdığı ileri taşıdığı gibi insanlığı da ilmi de bulunduğu yerden ileri taşıyacaktır. Bunda hiç şüphe yok”
İLK DERS YENİ ANAYASA
Akademik yılın ilk dersini yeni anayasa çalışmaları üzerinden veren Bakan Bozdağ, yeni anayasanın Türkiye’nin ana gündemi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Yeni anayasa konusu Türkiye'nin değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez ana gündemidir. Zira 1982 anayasasının yürürlüğe girdiği günden bu yana anayasayı parti programına ve seçim beyannamesine koymayan meclis grubu bulunmuş ve halen grubu bulunan siyasi parti yoktur. Hepsi hem seçim hem seçim beyannamelerine hem de parti programlarına yeni anayasayı koymuşlardır. Bu şunun ifadesidir. Türk milletinin ortak talebi ve ihtiyacı yeni anayasadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilen Cemil Çiçek'in girişimi sonucu 2011 yılında yeni bir anayasa uzlaşma komisyonu kurulması çağrısı yapıldı. Bu dönemde AK Parti, CHP, MHP ve Barış ve Demokrasi Partisinden üçer milletvekilinin katıldığı bir komisyon oluşturuldu. Kararlar oy birliğiyle alınacak, dendi. Mesele yeni anayasayı hayata geçirmek bir partinin diğer partiye dayatmasını önlemek, oy birliğiyle karar almasını sağlayarak herkesin içine sinen bir anayasayı hayata geçirmekti. Ama maalesef geçen zaman içerisinde komisyon 328 toplantı yaptı. 585 saat çalıştı. 172 maddeyi müzakere etti. 60 madde üzerinden uzlaştı. 112 madde üzerinde farklı görüşler ortaya koydu. Uzlaşamadı. Toplam 14 bin 970 sayfa tutanak tuttu. Sonuç? Nafile. Nitekim 13 Kasım 2013’te Meclis Başkanı bu çalışmaları sonlandırmak zorunda kaldık. Neden? Çünkü çalışmalar Cumhuriyet Halk Partisi ve değişik partilerin kırmızı çizgileri nedeniyle ilerleme imkanını kaybetmişti. Yani parlamenter sistem olmazsa biz hiçbir şeyi görüşmeyiz, konuşamayız. Parlamenter sistemi bir kenara koyup, sistemi en sona bırakalım dediler. Tartışma yaptılar, konuştular. Uzun uzun çalıştılar. Ama yine netice alınamadı. Nitekim Meclis Başkanı İsmail Kahraman döneminde yani 2015 seçimlerinden sonra da bu sefer Anayasa Mutabakat Komisyonu adında bir başka komisyon kuruldu. AK Parti, CHP, MHP ve HDP üye verdi. Ama bu komisyonun ömrü çok kısa oldu. 4 Şubat 2016’da kurulan komisyon 12-16 Şubat 2016’da meclis başkan açıklamasıyla görevini sonlandırdı. Çünkü burada yine hükümet sistemi tartışması nedeniyle yeni anayasa mutabakat komisyonu çalışma imkanı ve ortamı maalesef bulamadık. Bütün bu çalışmalar bize bir şeyi gösteriyor. Türk milletinin ve Türkiye'de siyaset kurumunun yeni anayasa konusunda müttefik olduğunu gösteriyor. Ama yeni anayasayı hazırlama kabul etme ve uygulamaya koyma konusunda henüz uzlaşma zemininin oluşmadığını da bize çok açıkça göstermektedir.”
‘YENİ ANAYASA OLMADAN YENİ TÜRKİYE OLMAZ’
Bozdağ, yeni Türkiye’nin en önemli anahtarının yeni bir anayasadan geçtiğine dikkat çekerek, “Türkiye eninde sonunda yeni bir anayasayı yapacaktır. Üzüntümüz bunun gecikmesindedir. Gecikmesi hem milletimize hem ülkemize kaybettirmektedir. Unutmamak gerekir ki yeni anayasa olmadan yeni Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye'nin ve yeni Türkiye'nin en önemli anahtarı yeni anayasadır. Bu kapıyı yeni anayasayla açacağız. Cumhuriyetin ilanından sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı ilk şey yeni anayasadır. 1924 anayasasıdır. Şimdi cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken Türkiye'nin yeni bir anayasayla yola çıkması milletimizin de, devletimizin de her bir insanımızın da ortak çıkarınadır” dedi.
‘1982 ANAYASASI KİMSEYE GÜVENMEYEN BİR ANAYASADIR’
Türkiye’de anayasaların savaş ve darbe dönemlerinde hazırlandığına dikkat çeken, 1982 anayasasının ise yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar en çok değişikliğe uğrayan ve güvensizlik üzerine kurulduğunu belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
“Kimseye güvenmeyen bir anayasadır. Korkularının, gerçekleşmemesi, endişelerinin oluşmaması için sürekli müteyakkız halinde olan hükümleri içermektedir. Hem yasamaya güvenmiyor bu anayasa hem yürütmeye güvenmiyor hem yargıya güvenmiyor. Daha da kötüsü millete güvenmeyen bir anayasa. Şimdi bu demokratik, deniyor. Parlamenter sistem deniyor. Ben şimdi sorarım neresinde demokrasi bunun? Yani başbakanı seçemeyen bir halk. Yürütmeyi seçemeyen bir halk. Başbakan atandınız, bakanını seçemeyen bir başbakan. İstemediği, çalışmak istemediği ya da uyuşamadığı bir bakanı görevden almak istediği zaman görevden alma hakkı olmayan, bu hak cumhurbaşkanı'nın onayına tabi olan bir başbakan. Esas Cumhurbaşkanı güçlülüğü burada. Hiçbir hukuki sorumluluğu yok. Vatana ihanet dışında cezai sorumluluğu da olmayan cumhurbaşkanı, başbakanı belirliyor. Bakanları belirliyor. Üçlü kararnameyle atanan valiler ve müsteşarlar o dönem dahil üst düzey nice yönetici cumhurbaşkanının imzası olmadan bir tanesi dahi atanamaz. Bu ne demektir? Ben cumhurbaşkanına güveniyorum. Öyle bir düzen kuruyorum ki 1982 anayasası cumhurbaşkanına göre yukarıdan aşağı dizayn edilmiş bir düzen. Ola ki seçimlerde millet bizim endişelerimize, korkularımıza göre bir tercihte bulunur, istemediğimiz partiler güç kazanırsa hükümeti Ankara'da cumhurbaşkanı tayin edebilsin. Hiç olmazsa başbakanı seçsin. Kimin bakan olup olmayacağına kimin müsteşarı olup olmayacağına karar versin. Ankara'da milletin iradesine cumhurbaşkanı vasıtasıyla bir vesayet düzeni içerisinde ortaklık kurulsun. Şimdi bu millete güvenmeyen bir anlayışın bizim anayasamızda nasıl güç bulduğunu, nasıl bir noktaya geldiğini çok net bir şekilde göstermektedir.”
‘BİZİM ANAYASAMIZ 223 YAMA TAŞIYAN BİR BOHÇADIR’
Mevcut anayasada yapılan değişikliklerin çözüm olmayacağını söyleyen Bozdağ, “Değiştire değiştire biz bu anayasayı özgürlükçü bir anayasa haline getiremeyiz. Değiştire değiştire biz bu anayasayı ideolojik vasfını yok edemeyiz. Değiştire değiştire biz bu anayasayı, anayasadaki darbe ruhunu ve darbeci vasfını yok edemeyiz. Bu nedenle Türkiye'nin artık değiştirmekten, madde fıkra değiştirmesinden vazgeçip yepyeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır. Çünkü artık 1982 anayasası Türkiye'yi yaşayamıyor. Bu anayasa özellikle hükümet sistemi değişikliğinden sonra üzerine inşa edildiği en önemli temellerden birini de kaybetmiştir. Yeni hükümet sistemi çerçevesinde de anayasanın yeniden ele alınmasında fayda vardır. Yeni anayasa Türkiye'yi taşıyamıyor. Bizim anayasa için kırk yamalı bohça ifadesini kullanıyorlar ama benim tabirim bizim bu yamasının kırktan daha fazla olduğu. Bizim anayasamız 223 yama taşıyan bir bohçadır. 223 yamalı bir elbiseyle siz sokağa çıkabilir misiniz? Uluslararası bir toplantıya gidebilir misiniz? Sizin saygınlığınızı bu yamalar, bu yamalı bohçaya bürünmüş kıyafetler ne kadar olumlu ya da olumsuz etkiler. Elbette bunun takdiri sizlere ait. Onun için Türkiye'nin artık 223 yamalı bohçaya dönmüş, Türkiye'yi taşımaz hale gelmiş, bu yeni anayasadan kurtulma vakti geldi de geçmektedir” dedi.
‘MİLLET, KIRMIZI KART GÖSTEREBİLİR’
Siyasi partilere yeni anayasa için uzlaşma çağrısı yapan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Türkiye'de 1982 anayasasının yerine yepyeni sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapılamayışının sorumluluğu hiç şüphesiz Türk halkında değildir. Burada sorumlu olan siyaset kurumudur. Çünkü Türk halkı yeni anayasa ihtiyacını siyasete ve ilgililere yüksek sesle her defasında iletmiş, siyaset kurumu da Türk milletine yeni anayasa talebini hayata geçireceğini hem seçim beyannameleriyle hem de parti programlarıyla taahhüt etmiştir. O yüzden hiç kimse yeni anayasayı Türkiye'nin yapamamasının sorumluluğunu Türk halkına yükleyemez. Bunun sorumluluğu maalesef siyaset kurumundadır. Siyasetçilerdedir. Artık Türkiye'nin siyasetçileri ve siyaset kurumu yeni anayasa ihtiyacını daha da fazla geciktirmemelidir. İnanıyorum ki yeni dönemde oluşacak parlamentolar, milletin bu talebine daha fazla kulak tıkayamayacaklardır. Aksi takdirde millet uzlaşmaz tutum içeren ve bu tutum nedeniyle birbirine karşı adım atmaktan çekinen siyasi partilere ve onların temsilcilerine kırmızı kart gösterebilir. Uzlaşmak herkesin dediğinin olmasıyla olmaz. Kırmızı çizgilerle yahut da şu olmazsa ben varım, şu olursa ben yokum anlayışıyla bir uzlaşma masası da kurulamaz. Oturup hepsini bir masada birlikte değerlendireceğiz. Milletimiz ve devletimiz için en doğru olanda birlikte uzlaşacağız. Ama siyasi bagajlarla, ideolojik yaklaşımlarla, böylesi bir uzlaşmanın yapılmasının kolay olmadığı da gözden ırak tutulmamalıdır. Türkiye eninde sonunda yeni anayasa hayata geçirecektir. Umarım 2023’te oluşacak yeni parlamento, yeni anayasa ihtiyacını daha fazla ötelemez, milletin sesine kulak verir. Bir uzlaşma anlayışı içerisinde yeni anayasayı hazırlayıp milletimizin onayına sunma başarısını gösterir.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde yeniden aday olması ile ilgili tartışmalara da son noktayı koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığı önünde yasal bir engel bulunmadığını söyleyen Bozdağ, şunları kaydetti:
“Türk halkı kendi başkanını doğrudan seçme hakkını 2014’te kullanmış. Türk halkının doğrudan seçtiği ilk Cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Yürütme organının cumhurbaşkanı tarafından seçilmesine imkan veren anayasa değişikliğini ise biz 2017’de yaptık. 2017’den bugüne yapılan değişiklikle ilk seçim 24 Haziran 2018’de yapıldı. Dolayısıyla Türk halkı bilinen Türk tarihinde ilk defa yürütme organı olan devletin başı Cumhurbaşkanı'nı 24 Haziran 2018’de seçmiştir. Türkiye'de değişik tartışmalar yapılıyor. Onun için de ifade etmek isterim. 2018’de seçilen cumhurbaşkanı, 2018’den önce seçilmiş halk tarafından cumhurbaşkanı yürütmenin sorunsuz kanadı temsili cumhurbaşkanı değil, esasında hukuki ve cezai sorumluluğu tam olan direkt yürütme yetki ve göreviyle donatılmış yürütme organı olan cumhurbaşkanıdır. O yüzden Sayın Cumhurbaşkanımızın devletin başkanı yürütme organı sıfatıyla seçildiği ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi 24 Haziran 2018’dir. 2023 yılında yapılacak seçim devletin başkanı yürütme organı cumhurbaşkanının ikinci seçimidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2023’teki adaylığı devletin başkanı yürütme organı cumhurbaşkanı sıfatıyla ikinci adaylığıdır. Parlamenter sistemde halkın sadece seçmesi, görev süresinin 2 yıl, 2 dönem olması kaydı var diye hükümet sistemi değişikliğiyle yürütme organına dönüştürülen ve yürütme organı hak ve yetkilerini kullanarak güçlendirilen Cumhurbaşkanı'nın bu seçim hakkı yeniden seçim hakkından mahsup edilemez. Haklar mahsup edilemez ve geriye dönük kullanıldı diye geçmişte kullanılan bir hak, gelecekte doğan yeni yeni haklardan mahsup edilemez. Bu anayasamızın da ve anayasa mahkememizin bu konuda verdiği muhtelif kararlarına çok net aykırı bir durumdur. O nedenle de Cumhurbaşkanımızın adaylığı üzerindeki tartışmalar sadece yoruma dayalı tartışmalardır. Kaldı ki 2017’de yapılan anayasa değişikliğinin yürürlük tarihini düzenleyen ilgili maddeye baktığınızda geçici maddeye baktığınızda hükümet sistemini değiştiren kısımların yürürlük tarihini çok net bir şekilde ifade ediyor. 550 olan ve sayısını 600’e çıkaran Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimiyle cumhurbaşkanlığı seçimini birlikte yapan yürütme organı, cumhurbaşkanlığının seçimini düzenleyen 101 ve 702’nci maddelerin, ilk seçim tarihinin ilan edildiği takvimden itibaren yürürlüğe girdiğini, anayasa açıkça yazmaktadır. Dolayısıyla bu ilk seçim, 2023’te yapılacak seçimle ikinci seçimdir ve Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir anayasal ve yasal sorun yoktur. İkinci defa aday olması anayasamızın tanıdığı bir haktır. Yorumla, anayasanın verdiği bir hak ortadan kaldırılır aksi takdirde yorumla anayasa değişikliği anlamına gelir ki bu da abesle iştigalden başka hiçbir anlam ifade etmesin.”
YENİ ACİL SERVİSİN AÇILIŞINI YAPTI
Bakan Bozdağ, akademik yıl açılış töreninin arından Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Polikliniği açılış törenine katıldı. Yapılan yatırımla Tıp Fakültesi Hastanesi'nin daha kaliteli bir hizmet vereceğini vurgulayan Bozdağ, "Uludağ Üniversitemizin acil servisi değişik sıkıntılar sebebiyle performans göstermekte zorlanıyordu ancak yapılan yatırımlarla, geliştirilen projeyle yenilendi. Adeta yeni bir acil servis kazandırıldı. Bu yenilemeler sırasında eminim ki teknik donanımda değişti. Medikal malzemeler de daha modern hale getirilerek hem üniversitemizin hem de Bursa'mızın hizmetine sunulmuş oldu. Bu vesileyle rektör hocamıza, başhekimimize, fakülte dekanımıza, emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.