SOYLU VE KURUM DEPREMZEDELERLE İFTAR YEMEĞİNDE BULUŞTU
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İzmir programı kapsamında Seferihisar ilçesindeki Polis Kampı’nı ziyaret etti. Daha sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Bayraklı ilçesinde depremzede vatandaşlar, TOKİ şantiye işçileri ve AFAD çalışanları ile iftarda bir araya geldi. İftar yemeğine AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti İzmir milletvekilleri Ceyda Bölünmez Çankırı ve Necip Nasır, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli de yer aldı. İftar yemeğinde konuşan Bakan Soylu, ”Bir devletin zor zamanlarında vatandaşının emrinde olması lazım geldiğinin ve aynı zamanda kardeşliğin nasıl olabileceğini ortaya koyan çok kıymetli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız, bugün bizimle bulunan değerli Genel Başkan Yardımcımız, kıymetli milletvekili arkadaşlarım, İzmir’in başına gelen deprem afetinden sonra İzmirli hemşehrilerin emrinde olan İzmir Valimiz, Türkiye’nin birçok yerinde karşılaştığımız, hiçbirimizin bulunduğu makamların önemi olmadığı doğal afetlerde bu milletin umudunu nasıl yeniden yeşertebileceğimizi düşündüğümüz TOKİ Başkanımızdan AFAD Başkanına kadar, Çevre, Şehircilik Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı mensuplarına, il jandarma ve il emniyet komutanlıklarımıza, her türlü konteyner kentte vatandaşlarımızın emrinde olan kaymakamlığa kadar zor günleri hep birlikte, birlik ve beraberlik içerisinde tam bir millet karakteriyle karşıladığımız, zamanla yarıştığımız ve zorlu bir süreci birlikte aştığımız İzmirli hemşehrilerimiz; Allah nasip etti, bir ramazan gününde, bir iftar sofrasında bir aradayız. Dünyada hepinizin bildiği bir denge vardır. Toprak üzerindeki yaşanmışlıklarla vatan olur. İnsanlar bir araya geldiğinde bir topluluktur ama birlikte zaferler, acılar, sevinçler yaşayınca o insanlar bir millet olur” dedi.
’SINAVI HEP BERABER AŞTIK’
Bu coğrafyada güçlü bir milleti oluşturan şeyin yaşadıkları olduğunu söyleyen Bakan Soylu, ”30 Ekim İzmir depremi sınavını biz milletimizin büyük fedakarlığı ve sabrıyla hep beraber aştık. Hiçbir fitneye, kargaşaya fırsat vermeden tam bir dayanışma içinde hem kurumlarımızın hem devletimizin hem de İzmirlilerin soğukkanlılığı ve gücüyle güçlü bir millet olmayı başararak çıktık. Elbette acılarımız ve kayıplarımız oldu. 117 vatandaşımızı kaybettik. Çok şükür 104 vatandaşımızı enkaz altından çıkardık. Bütün o sıkıntılı süreci Allah’a şükürler olsun herhangi bir kargaşaya, acizliğe meydan vermeden devletimizin kenetlenmesiyle modern ve büyük bir devlete yakışır şekilde atlattık. Bugün hamdolsun bir iftar sofrasında birlikteyiz. Son iki yıldır karşı karşıya kalmadığımız afet olmadı desem eksik söylemiş olmam. Malatya depreminden çığ felaketine, vatandaşlarımızı kaybettiğimiz Giresun sel afetinden İzmir depreminde hepinizin yaşadığı acılara kadar, tam iki buçuk yıldır yaşadığımız pandemide bütün dünyanın çektiği zorluklara kadar, bir taraftan Antalya ve Muğla’da tarihimizin en büyük orman yangınlarıyla karşı karşıya kalana kadar” diye konuştu.
’ALLAH DEVLETTEN RAZI OLSUN NOKTASINA GELDİK’
Kimin ne zorluklar yaşadığının dışarıdan anlaşılmasının kolay olmadığını söyleyen Bakan Soylu, ”Allah bize ne kadar görev verir onu bilemeyiz. Bu zor zamanlarda nasıl el uzatırız diye bir anlayış içerisinde olup Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade ile nasıl vatandaşını bu zorluklardan çekip çıkarabilir anlayışıyla hareket ettik. İzmir depreminde herkes elini taşının altına koydu. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim öyle bir güvenle adım atmamızı sağladı ki bize bir şey söyledi; ’Ben vatandaşımızın eksik bir şey söylemesini istemiyorum. Nasıl çözecekseniz çözün’ dedi. Bu ülkede deprem olan yerlerde çocukluğumuzdan itibaren televizyonlarda hep gördük. Deprem olurdu, sel olurdu devlet bu işler bittikten sonra gelirdi. Anadolu insanının söylediği bir tek cümle vardı: ’Nerede bu devlet?’ Sizin karşınızda boynu bükük olabilirdik. ’Kusura bakmayın elimizdeki imkan bu kadar’ diyebilirdik. Devletin ne kadar imkanı varsa vatandaşımızın bu süreçte kaldığı zorlukları aşabilmek için önüne sermeyi kendimize vatandaşlık görevi değil, bir kardeşlik ve evlatlık görevi olarak gördük. ’Nerede bu devlet’ anlayışından bu millet karşı karşıya kaldığımız bütün afetlerde ’Allah devletten razı olsun’ noktasına geldi” ifadelerini kullandı.
’TERÖR YUVALARI CUMHURİYETİN 100’ÜNCÜ YILINA VARAMAYACAK’
Milleti bu zorluklardan çıkarırken hiçbir hesabın yapılmadığını aktaran Bakan Soylu, ”Hiçbir maliyetin altında bir hesaplamanın içinde olmadık. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı bir tek şey söyledi; ’Ben vatandaşımın yüzünün tebessüm etmesini istiyorum size verdiğim talimat budur. Ne yapıyorsanız yapın ve bu işi bitirin’ dedi. Biz belki Almanya kadar zengin değiliz ama Almanya’da yılbaşından hemen önce bir sel felaketi oldu. Kastamonu’daki sel felaketi ile beraber yaşadık. Bizler devletimizin gücüyle hangi evde, fabrikada bir sıkıntı olduysa hepsine tek tek uzandık. Sosyal konutlarla beraber son iki yılda deprem bölgelerinde 65 bin konut yapıldı. Bunun 41 bini sadece afet konutudur. Bir tek duamız var; Allah’ım ne olursun bizi bu millete mahcup etme. Biz milletin verdiği imkanları savurganlıkla kullansaydık bu millete mahcup olurduk. Bize itimat edin. Bize güvenin. Bu ülke bağımsız olsun. Bu ülke bölünmez bütünlüğü içerisinde olsun. Hiç merak etmeyin terör yuvaları Cumhuriyetin 100’üncü yılına varamayacak” dedi.
’UMUDU DA UNUTMADIK’
Bakan Kurum ise ”Ne güzel söylemiş Hazreti Mevlana, ’Kötü havalarda insan dosta aç olur. Bir araya gelse, dost dosta ilaç olur. Güller, tek tek bir şeye benzemez. Öbek öbek olunca baharlara tac olur.’ Biz millet olarak her zaman mutluluğu paylaşarak çoğaltıyoruz. Acıyı ve hüznü de yine paylaşarak azaltıyoruz. Bundan tam 2 yıl önce, bu sokaklarda, toz duman içinde bir oraya bir buraya koşturuyorduk. O günleri unutmadık. Yitirdiğimiz canların kimi bir babaydı, evinin direğiydi, depremde İzmir o direkleri yitirdi. Kimi, henüz daha çocuktu, evin neşesiydi, İzmir o gün o neşeyi tarihinin en büyük afetinde kaybetti. Emrah Apartmanı’nı, Egemen Apartmanı’nı, Barış Sitesi’ni, Cumhuriyet Sitesi’ni unutmadık. Ama biz, umudu da unutmadık. Umudu, bir an bile aklımızdan çıkarmadık” açıklamalarında bulundu.
’İZMİR TARİHİNİN EN BÜYÜK DEPREM DÖNÜŞÜM ÇALIŞMASI’
İzmir’deki depremde Elif bebeğin kardeşi Umut’u kaybettiğini hatırlatan Bakan Kurum sözlerini şöyle sürdürdü:
”Ama tam 65 saat sonra tüm milletin umudu oldu. Elif’in ’Ben hala buradayım’ diyen ellerine 85 milyon hep birlikte tutunduk. 91 saat sonra, toz değmiş saçlarıyla bile cenneti anımsatan mucizemizi, Ayda bebeğimizi kucakladık. O gün, ilk dakikalar itibariyle İzmirlilere bir söz daha verdik. ’Çocuklarımızı önce kurtaracağız, sonra onlara en hızlı şekilde yeni sıcak yuvalarını armağan edeceğiz. Hayatları inşallah yeniden başlayacak’ dedik. TOKİ’mizle, İzmir tarihinin en büyük deprem dönüşüm çalışmasını başlattık. Hiç vakit kaybetmeden 5 bin 400 bağımsız birimin planlamasını yaptık, yapımına süratle başladık” dedi.
’PROJELERİMİZİ ETAP ETAP TAMAMLIYORUZ’
Depremin üzerinden bir yıl geçmeden toplam 741 bağımsız bölümün teslim edildiğini ifade eden Bakan Kurum, ”İşte konutlarımızın yapımında çalışan kardeşlerimiz buradalar. Onların da eşsiz gayretleriyle tüm projelerimizi etap etap tamamlıyoruz, hemen hemen her gün yeni konut teslimlerimizi yapıyoruz. Bayraklı’da yerinde dönüşüm kapsamında bin 404 konut, 289 iş yeri yapıyoruz. Bunlardan 723 konut ve 164 iş yerini bitirdik. Önümüzdeki ay sonu itibariyle, 681 konutumuzu daha hak sahiplerine teslim etmeye başlayacağız. Yine burada, rezerv konut kapsamında 3 bin 657 konut, 52 iş yeri yapıyoruz. Rezerv konutlarımızın da teslimine mayıs sonu itibariyle başlayacağız. İnşallah etaplar halinde yıl sonuna kadar tüm konutlarımızı İzmirli kardeşlerimize teslim etmenin, mutluluğunu yine sizlerle, hep birlikte yaşayacağız” diye konuştu.
Konuşmaların ardından İzmir depreminin simgesi haline gelen Ayda Gezgin’in babası Uğur Gezgin, Bakanlar Soylu ve Kurum’a kilim hediye etti.