Abone Ol

Başörtüsüne anayasal güvence

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugün Kabine toplantımız var.

Yayınlanma: 15:10 10-10-2022
Güncellenme: 15:10 10-10-2022
Başörtüsüne anayasal güvence

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde 2022-2023 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Yeni akademik yılın ülkemiz, milletimiz özellikle de sevgili öğrencilerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yeni akademik yılda tüm hocalarımıza ve öğrencilerimize Rabbimden muafakiyetler niyaz ediyorum. Bireysel ve kurumsal başarı ödüllerini az sonra takdim edeceğimiz bilim insanlarımızı ve üniversitelerimizi de canı gönülden tebrik ediyorum. Hocalarımız ve yüksek öğretim kurumlarımızdan daha nice gurur verici başarılar beklediğimizi burada ifade etmek istiyorum.

ÇARPIK YAPI KÖKÜNDEN ÇATIRDIYOR

İnsanlık son bir kaç yıldır salgınla başlayan ekonomik sorunlarla ve sıcak çatışmalarla devam eden buhranlı bir dönemden geçiyor. Hemen her gün dünyanın farklı bir köşesinde patlak veren yeni krizlere özellikle dikkatle baktığımızda bununla gözlerimizi açıyoruz. İkinci Cihan Harbi sonrasında galiplerin çıkarlarını korumak gayesiyle inşa edilen küresel sistem son 70 yılın en büyük sarsıntılarından birini yaşıyor. Dünyanın geri kalanının canı, kanı, göz yapı, yer altı kaynakları pahasına bir avuç mağrurun refahını devam ettirmek üzerine kurulu bu çarpık yapı kökünden çatırdıyor. Soğuk savaşın bitmesiyle barış, istikrar ve özgürlükler adına yeşeren umutlar son yıllarda yerini yeniden korkuya, endişeye hatta kimi ülkelerde faşizme bırakmaya başladı.

'HEPSİ BU KIŞI NASIL GEÇİRECEĞİZ' DİYOR

İçinde bulunduğumuz yüzyıl daha önce yapılan tahminlerin aksine refah, huzur, adalet asrı olmaktan ziyade bir nevi çatışmalar çağına dönüşüyor. Bu yeni dönemde bilhassa eşitlik, adalet ve hakkaniyet duygusu ağır yara almaktadır. Zengin daha da zenginleşirken, tüm dünyada yoksulluk yaygınlaşmakta farklı toplum kesimleri arasındaki uçurum giderek büyümektedir. Dünya nüfusunun yüzde birine tekabül etmeyen bir kesim parasına para, refahına refah katarken Afrika'dan Asya'ya milyarca insan temel gıda maddelerine dahi ulaşmakta zorluk çekmektedir. Ekonomik krizle birlikte bu vahim tablonun fakir ülkeler ve toplumlar aleyhine daha da kötüleştiğine şahit oluyoruz. Elbette son 50-60 yılın en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyon rakamları batılı ülkelerde yaşayanlar dahil herkesi zorluyor bunaltıyor. Yaklaşan kış mevsimi ile beraber bu ülkelerde enerji ve gıda güvenliği konusundaki endişeler giderek tırmanıyor. Son Prag Zirvesi'nde tüm liderlerden bunu dinledim. Hepsi bu kışı nasıl atlatacağız, nasıl geçireceğiz hep bunu anlatıyorlardı. Bizim böyle bir sorunumuz yok dedim.

KÖKLÜ DEĞİŞİMLERİN YAŞANMASI KAÇINILMAZ

Liderler sadece anı düşünüyorlardı. Ama bir diğer tarafta Rusya-Ukrayna arasındaki gelişmeleri maalesef aklıselim ile değerlendirmiyorlardı. Gerek siyasi istikrarsızlıklar gerekse ekonomik sorunlar en büyük darbeyi küresel sistemin çeperlerinde yer alan yoksul ülkelere vuruyor. Ekonomisi zayıf, üretim kapasitesi sınırlı, sosyal barışını tam manasıyla sağlayamamış, siyasi bakımdan müdahalelere açık, kırılgan devletler bu sancılı süreci yönetmekte daha fazla zorlanıyor. Her ne kadar Rusya-Ukrayna savaşı ile gündemin gerisine düşmüş olsa da önümüzdeki dönemde dünyada köklü siyasi değişimlerin yaşanması kaçınılmazdır. Az gelişmişin gelişmişe, yoksulun zengine, mazlumun zalime, çoğunluğun azınlığa hizmet ettiği altta kalanın adeta canının çıktığı mevcut yapının devam etmesi mümkün değildir.

DİĞERLERİNİN DERDİ YOK

Atalarımız bu gerçeği zulüm ile abad olunmaz diyerek ifade etmişlerdir. Biz de bir süredir dünya 5'ten büyüktür tespitimizle aynı hakikati tüm platformlarda dile getiriyoruz. Daha adil bir dünya mümkün diyerek tüm sıkıntılara rağmen insanlığın çaresiz olmadığını vurguluyoruz. Son dönemde yaşananlarla birlikte Türkiye'nin verdiği mücadelenin hiç bir hesap gütmeden yaptığı samimi çağrıların küresel barışı tesise yönelik çabalarının  takdir topladığını görüyoruz. Şu anda düşünün 7 milyon tonu aşkın tahıl bizim üzerimizden dünyaya servis ediliyor. Diğer ülkelerde herhangi bir ses yok. Ama Türkiye bu konuda üzerinden bütün bu imkanları seferber ederek insanlığa bir soluk nefes aldırmanın gayreti içerisinde. Derdimiz var ama diğerlerinin derdi yok. Şüphesiz bu sadece bir başlangıçtır, yapacağımız daha çok iş var. Küresel sistemin yapısından kaynaklı sorunlar gün yüzüne çıktıkça Türkiye'nin haklılığı ve savunduğu değerlerin isabeti çok daha iyi anlaşılacaktır. Türkiye Yüzyılı ifademiz inşallah hemen her alanda vücut bulacak ve kısa sürede gerçeğe dönüşecektir.

AYDINLIK GÜNLERİN MÜJDESİ

Her kriz risklerle tehditlerle birlikte fırsatları da beraberinde getirir. Hazırlıklı olanlar için kriz anları aynı zamanda yeni bir dönemin muştusu daha aydınlık günlerin müjdecisidir. Türkiye son 20 yılda hayata geçirdiği projeler, yatırımlar, reformlarla işte bugünlere hazırlık yapmıştır. Birileri şairin ifadesiyle; Oyunda oynaşta iken, biz bir satranç oyuncusu ustalığı ile tarihten ecdattan ve medeniyetimizden aldığımız ilhamla milletimizi bugünlere hazırladık. Politikalarımızı belirlerken ülkemize yapılan dayatmalara değil hep neye ihtiyaç duyulduğuna, insanımızın neyi talep ettiğine baktık. Günü kurtarmak yerine geleceği şekillendirmek niyetiyle hareket ettik. Ne günlük siyasetin geçici tartışmalarının, ne vesayet güçlerinin tehditlerinin ne de üzerimize salınan envai çeşit terör örgütünün bizi hedeflerimizden ve ideallerimizden koparmasına müsaade ettik. Yurt dışında yazılmış reçetelerle sorunlara çözüm aramak yerine kendi göbeğimizi kendimiz kestik, 10 yıllık, 20 yıllık programlarla ülkemizin zengin potansiyelini ortaya çıkarmanın mücadelesini verdik.

SÖZÜMÜZÜN ARKASINDA DURDUK

Hatırlarsanız göreve geldiğimizde Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet, emniyet üzerine inşa edeceğimizi söylemiştik. Ardından da ulaşım, enerji, tarım, diplomasi bunlarla ayağa kalkacağımızı ülkemizi kalkındıracağımızı söylemiştik. Ülkemizin şartları ne olursa olsun 20 yıl boyunca sözümüzün arkasında durduk. Bu dört başlıktan başlayarak her alanda Türkiye'yi çok farklı bir konuma taşıdık. Birileri bizimle dalga geçti. Biz 76 üniversiteden 209 üniversiteye çıkarken ne gerek var dediler. Ama bilmiyorlardı ki bugün Iğdır'da Muş'ta, Kars'ta, Ağrı'da üniversite olmazsa oradaki yavrularımız oradaki gençlerimiz nerede üniversite tahsilini yapacaktı? Parası, pulu imkanı varsa Ankara'ya, İstanbul'a gelecekti. Yoksa üniversite okuyamayacaktı. Ama şimdi profesörlerimiz, doçentlerimiz, tüm akademisyenlerimiz Kars'a da, Ağrı'ya da, Muş'a da gidiyor, Hakkari'ye de gidiyor ve yavrularımızı evlerinin yanı başındaki üniversitelerde okutuyorlar.

UFKUNUZ VARSA BU İŞİ BAŞARIRSINIZ

Ufuk budur, ufkunuz varsa işte bu nesli yetiştirirsiniz. Ufkunuz yoksa o zaman yapılacak herhangi bir şey de yok. İşte az önce YÖK Başkanımızın da ifade ettiği gibi Türkiye şu anda bu gelişimi sağlıyorsa atılan bu adımlarla sağlıyor. Gençlerimizin yüksek öğretime erişimini kolaylaştırmak için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Tabi geçmişte şu sıkıntı da vardı, Güneydoğu'ya, Doğu'ya hocalarımız neyle gidecek? Otobüsle mi gitsin? Öyle herkesin altında otomobil de yok. Hep bunlar konuşuluyordu. Ama şimdi 26 havalimanından 59 havalimanına çıktı. Dolayısıyla hocalarımız artık uçağa binip Muş'a gidebiliyor. Kars'a, Ağrı'ya gidebiliyor. Burada da bir sıkıntı kalmadı. Mesele ufuk, varsa ufkunuz bu işi başarırsınız. Yoksa yaya kalırsınız. Artık bunlar aşıldı. Artık Türkiye Yüzyılı diyoruz ya işte Türkiye'nin Yüzyılı bu alt yapı ile güçlendi.

SENİN YANINDA HİÇ HUKUKÇU YOK MU?

Şimdi Meclis'e anayasa değişikliği teklifimizle anayasal güvence altına alma teklifimiz getireceğiz. Hadi bakalım. Çünkü yasal düzenleme ihtiyaç yok, çıktı yasal düzenleme yapalım diyor. Senin yanında hiç hukukçu yok mu? Eğer samimiysen gel anayasa değişikliğini yapalım. Bunu tamamen masadan kaldıralım. Bugün adalet bakanımız yaptığı çalışmayı sunacak.

KONTENJANLAR YÜZDE 99 DOLDU

Akademik anlamda genişlemeyi Türkiye adına, ülkemizin geleceği adına büyük kazanç görüyorum. Bu yıl baraj uygulamasını da biliyorsunuz kaldırdık. Kısa süre önce açıklanan tercih sonuçlarıyla kontenjanların yüzde 99'unun dolduğunu gördük. Çok çileler çektik, şimdi bu da aşıldı.

YÜKSEKÖĞRETİMDE YENİ BİR KAPI AÇIYORUZ

Yeni çalışma ile 35 yaş üzeri kadınlarımıza yükseköğretimde yeni bir kapı açıyoruz. Buna göre, 35 yaş üzerindeki kadınlarımız için ön lisans ve lisans programlarında ek kontenjan tanımlayacağız. Üçüncü müjdemiz YÖK'ün teşkilat yapısının reforme edilmesine ilişkindir. Halihazırda 208 yükseköğretim kurulu ile büyük bir yapıya dönüşen YÖK'ün etkinliğini daha da artırmayı düşünüyoruz.

 

 

Kaynak: DHA
Editör: Ulaş Üstündağ - ulasustundag@ulkedenhaberler.com.tr

Yorum Yazın (Üye olmadan da yorum yazabilirsiniz)
0 Yorumlar
Bizi Takip Edin

ÇOK OKUNANLAR

GÖZDEN KAÇMASIN