Bebek ve çocuklarda idrar tahlilini kolaylaştıran ve oldukça yüksek doğru sonuç alınmasına olanak sağlayan bezi geliştiren Prof. Dr. Cihangir Akgün, “Sonda gibi birçok yöntem çocuklarda travmaya neden olurken, torba yönteminde sonuç yüzde 80 yanlış çıkabilir. Yaptığımız bez, normal bez gibi bağlanıyor. Hazne sökülebilir ya da enjektör yardımıyla içindeki örnek çekilip laboratuvara teslim edilebilir. Geliştirilen prototiplerle yaptığımız testlerde sonuç oldukça yüksek oranda doğru çıktı. İlk siparişimizi ABD’den aldık” dedi.
Medipol Üniversitesi Bahçelievler Hastanesi Başhekimi ve Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Prof. Dr. Cihangir Akgün, çocuk sağlığı için büyük öneme sahip idrar tahlili alımını kolaylaştıran ve daha güvenilir sonuç sağlayan bebek bezi geliştirdi. Prof. Dr. Akgün, idrar tahlili alırken kullanılan yöntemlerin bebek ve çocuklarda ciddi travmalara neden olabildiğini belirterek, “İdrar yolu enfeksiyonu her şeyi taklit edebilir. Yenidoğan sarılığının, ishalin, kabızlığın, huzursuzluğun, kurdeşen tarzı döküntünün hatta bebeklerde öksürüğün altından bile idrar yolu enfeksiyonu çıkabilir. Mesela adenovirüs akciğerde öksürüğe, bağırsaklarda ishale neden olurken mesaneyi tutarak idrar yolu enfeksiyonu yapabilir. Benim bir tabirim var, uçan kuştan bile idrar tahlili alınmalıdır ancak tuvalet alışkanlığını kazanmamış çocuklarda idrar örneği almak ciddi bir problemdir. Bu durumda torba, sonda ya da suprapubik aspirasyon dediğimiz mesane içerisine iğne uygulama yöntemlerine başvuruyoruz. Torba yöntemiyle torbayı çocuğun genital bölgesine bağlıyoruz. Fakat bu yöntemde sonuç yüzde 60-80 yanlış çıkabiliyor. Sonda yöntemi ise çok ciddi bir travmaya neden oluyor. Altın standart dediğimiz suprapubik aspirasyonda da ultrason eşliğinde lokal anestezi altında mesaneye iğneyle giriyoruz. Biz, bu durumları aşabilmek için bir bez geliştirdik. Bu bezde ilk idrarı emen bir katman var ve sonrasında orta idrarı toplayan idrar toplama haznesi var. Biz bunu yakın zamanda idrar kültüründe yeni bir altın standart olarak sunacağız, çalışmamızı bu şekilde yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
"Numune almada büyük kolaylık"
Aileler için çocuktan idrar almanın, hekimler içinse örneğin doğru alınıp alınmamasının büyük sıkıntı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Akgün, şöyle devam etti: "Normal şartlarda çocuklar, 2 yaşında da olsa, yenidoğan bebek de olsa genital bölgeye poşet yapıştırdığınızda idrarını tutabiliyor. Ayağını sağa sola sallayarak torbayı çıkarabiliyor. Ayrıca torba yönteminde sonuç yüzde 60-80 yanlış çıkabiliyor. Yaptığımız bezin kullanımı çok basit, normal bez gibi bağlanıyor. Çocuk idrarını yaptıktan sonra ilk idrar emiliyor, orta idrar da haznede toplanıyor. Hazne sökülebilir ya da enjektör yardımıyla içindeki örnek çekilip laboratuvara teslim edilebilir. Çocukların genital bölgelerinde normal bir flora vardır. Floradaki bakteriler bazen yanlışlıkla idrar yolu enfeksiyonu olarak yorumlanabilir. Bu nedenle bezimizdeki ilk temas yeri antibakteriyel maddeden oluşuyor. Yaklaşık 100 hastada denedik ve testlerin sonucu yüksek oranda doğru çıktı. İdrar yolu enfeksiyonları özellikle ateşli ise tek bir atakta bile yüzde 10’larda böbrek hasarı yapabilir. Tekrarlayan ataklarda böbrek hasarı oranı yüzde 55’lere kadar çıkabilir. Türkiye’deki kronik böbrek yetmezliği hastalarının çok büyük bir kısmının altında yatan sebep geç tedavi edilmiş ya da tanı konmamış idrar yolu enfeksiyonlarıdır. Dolayısıyla erken tanı çok önemlidir."
"İlk siparişi ABD verdi"
Prof. Dr. Akgün, buluşun ortaya çıkma hikayesini ise şu şekilde açıkladı: "Yaklaşık 20 sene önce asistanlık yaptığım dönemde gece nöbetinde acile gelen çocuk hastaya yatış verdiğimizde özellikle küçük çocuklardan idrar almakta oldukça zorlanırdık. Torba ile aldığımız sonuçlarda kontaminasyon dediğimiz yanlış sonuçlara sebep olurdu. Bu durumda sonda ile ya da iğne ile mesaneden idrar alma durumunda kalırdık ve bu küçücük çocuklara ciddi sıkıntı demekti. Bizde o zaman bezin ortasını delip poşet yerleştirirdik. İdrar yaptığını görür görmez poşeti alıp laboratuvara gönderirdik. Bu uygulamamızın hastaların, ailelerin ve sağlık çalışanlarının rahatça ulaşabileceği bir projeye geçmesi gerektiğini düşündüm. Projemi hayata geçirebilmek için teknoloji transfer ofisiyle görüştüm. Bu ofisin girişimleriyle kimya mühendisi, çevre mühendisi, endüstri mühendisi ve benim olduğum 4 kişilik Ar-Ge ekibi kurduk. Bez çalışmalarımız 2 yıl sonucunda başarıyla son halini aldı. Şu anda yurtiçinde satışı yok. Eylül ayı itibariyle yurtiçinde piyasaya çıkmış olacak. Ege Üniversitesi, İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi, Medipol Üniversitesi Çamlıca hastanesi ve Medipol Mega Üniversite Hastanelerine prototipleri gönderdik. İlk siparişimizi Amerika Birleşik Devletleri’nden aldık. ABD’de düzenlenen bir teknoloji fuarına katılan Ar-Ge ekibimizdeki endüstri mühendisi arkadaşımız projemizden bahsetti. Projemiz çok beğenildiği için incelemek üzere 3 bin adet sipariş verdiler. Şimdi bezimizi yaşlılar ve yatağa bağlı yaşayan hastalarımız için geliştireceğiz."