CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir’in işgali sırasında ilk kurşunu atarak Milli Mücadeleyi başlatan ve orada şehit edilen Gazeteci Hasan Tahsin’i anarak 103 yıldır mücadelenin bitmediğini vurguladı.
15 Mayısların İzmir’in onuru ve gururu olduğunu ifade eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, ”15 Mayıslar mücadele kıvılcımının başlangıcıdır. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sırasında işgalci güçlere karşı ‘İlk Kurşun’u atarak Milli Mücadeleyi başlatan ve şehit edilen gazeteci Hasan Tahsin’i bugün her zamankinden daha anlamlı şekilde anıyor, anlıyoruz. Çünkü bugün ülkemizde, gerçek anlamda bir işgal var! Hakların yok edildiği, demokrasinin ayaklar altına alındığı, adaletin bir grubun esiri olduğu kurtarılması gereken bir Türkiye var! Demokrasimizin evrensel ve iç hukuktan kaynaklanan tüm hakları çiğneniyor. Türlü araçlarla, baskıyla, yıldırmayla, gözaltılarla gazeteciler ve halkın haber alma özgürlüğü tutsak alınmak isteniyor. İki yüzyıllık çağdaşlaşma mücadelemiz, anayasacılık ve demokrasi deneyimimiz yok edilmek isteniyor. Ülkemizin saygınlığının teminatı Cumhuriyetimizin kurumları aşındırılıyor. Her tür medya organı, sivil toplum kuruluşları, bilim adamları, üniversiteler çalışamaz hale geliyor. Ülkemizin düşünen insanlarına düşman hukuku uygulanıyor. Ülkelerini sevdikleri için, yazdıkları için, düşündüklerinden dolayı yargılanıyorlar, ceza alıyorlar. Ama yılmıyorlar. Boyun eğmiyorlar. Teslim olmuyorlar, olmuyoruz!” dedi.
‘TERTEMİZ BİR ÜLKE BIRAKACAĞIZ’
Sömürüsüz bir dünya idealinin mücadelelerinin kalbinde yer aldığını vurgulayan Beko, şunları dile getirdi: ”Bugün bilinmelidir ki baskılar Hasan Tahsin ve nice vatanseverin canları uğruna koruduğu özgürlüklere, demokrasiye karşıdır. Rejimin niteliğine karşıdır. Cumhuriyet düşmanı, demokrasi, özgürlük, insanca yaşamaya dair değerlere düşman, gerici ve yobazların tepkileri bazen sinsice bazen açık biçimde ama her geçen gün şiddetlenerek sürüyor. Bugün ülkemiz maalesef demokrasiler arasında bile sayılmıyor. Seçimli otokrasiler arasında veya diktatörlüklerle beraber anılıyor. Ne ülkenin ne halkın, ama sadece ve sadece kendi ikballerini düşünen bir grup, devletin tüm baskı olanaklarını kullanarak özgürlüğü, eşitliği, dayanışmayı, hukuk devletini, insan haklarını, ifadeyi ve eleştiriyi ezmeye, baskıyla, şiddetle susturmaya çalışmaktadır. Bugün Hasan Tahsin’i anarken yılmayan, boyun eğmeyen, direnen ve güzel günlerin özlemi içinde yarınlara umut olan basın emekçilerine selam olsun diyoruz. Mücadelemiz, yarınlarımız içindir. Geleceğimiz içindir. Çocuklarımıza ve torunlarımıza saygın bir demokrasi bırakabilmek içindir. Özgür, demokratik Türkiye Cumhuriyeti içindir. Bu karanlığı Mustafa Kemallerin, Hasan Tahsinlerin izinde bu ülkeyi seven tüm kardeşlerimle yok edecek, tüm değerlerimizi gelecek kuşaklara tertemiz bırakacağız. Kimsenin şüphesi olmasın!”