Ukrayna'yı Rusya'ya karşı kışkırtan, savaşın başlamasının ardından ambargo, silah yardımı ve Zelenskiy'i "alkışlama" dışında barış için bir adım dahi atamayan Batı dünyası, Türkiye'nin iki ülke arasındaki arabuluculuğunu pürdikkat izliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da yapılan Rusya-Ukrayna zirvesine iştirak etti ve heyetler tarafından ayakta alkışlandı.
ZELENSKIY İLE PUTIN ERDOĞAN'A VE TÜRKİYE'YE GÜVENİYOR
Erdoğan'ın, bölgesel sorunlara karşı yıllardır barış içinde yürüttüğü ilişkileri, bugün Ukrayna ve Rusya savaşında Türkiye'yi çok önemli pozisyona yükseltti. Zelenskiy de Putin de neredeyse Türkiye dışında hiçbir ülkeye tam olarak güvenmiyor.
Türkiye'nin adımları, özellikle de Batılı liderler tarafından takdirle karşılanırken, Batı medyası da Ankara'nın arabuluculuk rolünün çok kıymetli olduğunu vurguluyor.
Ancak zaman zaman Türkiye düşmanları, Ankara ve Erdoğan'ın hamlelerinin ardından ortaya çıkarak hasımlıklarının gereği tuhaf açıklamalar yapabiliyor.
Erdoğan, Putin ve Zelenskiy ile samimi bir çerçevede görüşebilen ender liderlerden
"İLK BULUŞMA HÜSRANLA SONUÇLANDI" ALGISI
Bunun son örneği Alman Bild gazetesinde yaşandı. Türkiye'nin müzakerelerdeki tutumunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna savaşındaki rolünü analiz eden bir yazı yayımlayan Bild, kimsenin yapamadığını yapan ve Türkiye'nin Antalya'da iki ülkenin dışişleri bakanlarını bir araya getirmesini "İlk buluşma hüsranla sonuçlandı" şeklinde analiz etti. Gazete, Türkiye'nin masayı kurma çabasına ise değinmedi.
"ERDOĞAN KESNLİKLE BARIŞ MELEĞİ DEĞİL"
Bild haberde, "Peki Erdoğan davetleriyle ne elde etmek istiyor?" sorusunu sordu.
Almanya'nın yakından tanıdığı siyaset bilimci Prof. Dr. Heinrich Oberreuter, bu soruya "Erdoğan kesinlikle bir barış meleği değil! Erdoğan'ın içeride ve dışarıda prestij kazanmaya ihtiyacı var. Tüm bu barış süreci, sadece insani nedenlerle yapılmıyor" dedi.
"RUSLAR 'GECİKTİRME TAKTİĞİ' UYGULUYOR"
Almanya'daki Siyasal Eğitim Akademisi Müdürü Prof. Dr. Ursula Münch de barış görüşmelerine güvenmediğini belirterek, Rusların görüşmelerle "geciktirme taktiği" uyguladığını savundu ve sadece diplomasiyi yerine getirmek için orada bulunduklarını öne sürdü.