TÜRK Eğitim Derneği (TED) Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Türk Eğitim Derneği'nin kuruluşundan bugüne yaklaşık 50 bin öğrenciye burs verdiğini belirterek "Son 15 yıldır ise burs stratejisini değiştirdi; öncü çocuklar yetiştiriyor.
Binlerce burs verdiğimiz öğrenci üzerine öncü çocuklar yetiştireceğimiz kişisel gelişim kursları, diksiyon dersleri alan, muhakeme yeteneği gelişmiş ama öncü olacak yoksul çocuklara burs imkânı veriyoruz. Eğer biz Türk Eğitim Derneği olarak burs sistemimiz içerisinde 100 bin nitelikli çocuk yetiştirebilirsek işte bu çocuklar 2 milyon insanın hayatını değiştirir" dedi.
Türk Eğitim Derneği, 95’inci yılını kutlarken, TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, konuya ilişkin DHA’ya yaptığı açıklamada, TED’in Cumhuriyet’in eğitim hafızası olduğunu söyledi. Misyonlarının eğitimde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurmuş olduğu ilk sivil toplum örgütü olduğunu belirten Pehlivanoğlu, “Türk Eğitim Derneği kuruluşundan bugüne kadar yaklaşık 50 bin civarında öğrenciye burs verdi. Son 15 yıldır ise, burs stratejisini değiştirdi; öncü çocuklar yetiştiriyor. Hem ilkokuldan kendi okullarımıza hem de lisede devlette okurken öğrencilerimize burslar vermeye devam ediyoruz. Özellikle 21’inci yüzyılda ülkeleri sanayi devrimini geçtiğimiz için bireyler kalkındırıyor ve uçuruyor. Bireylerin yaptığı icatlar ve inovasyonlar ülkelerin ekonomik gelişimlerine ciddi miktarda katkı sağlıyor. Bir misyonumuz da eğitime yön vermek. Aslında bir sivil toplum örgütünün ana sorumluluğu veriye dayalı eğitimle ilgili tarafsız çalışmalar yapmak ama bunları rafa kaldırmak değil, kamuoyuyla paylaşmak ve paydaşlarına, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere yönetenlere yol açıcı bilimsel yollar göstermektir” diye konuştu.
‘EĞİTİM ALANINDA ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ’
45 okul, 1 üniversite olmak üzere Türkiye’nin her tarafında okullar açmaya devam ettiklerini kaydeden Pehlivanoğlu, “Binlerce burs verdiğimiz öğrenci üzerine öncü çocuklar yetiştireceğimiz kişisel gelişim kursları, diksiyon dersleri alan, muhakeme yeteneği gelişmiş ama öncü olacak yoksul çocuklara burs imkânı veriyoruz. Eğer biz Türk Eğitim Derneği olarak burs sistemimiz içerisinde 100 bin nitelikli çocuk yetiştirebilirsek işte bu çocuklar 2 milyon insanın hayatını değiştirir. Eğitim alanındaki her noktada elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Önceliğimiz imkânı olmayan ailelerin çocuklarına pozitif ayrımcılık yapmak, onların önünü açmak. Diploma vermekten bahsetmiyorum. Mutlu, dünya ile rekabet edebilecek bireylerin yetiştirmekten bahsediyorum” dedi.
‘MÜFREDATIMIZI EZBERDEN ARINDIRMAK MECBURİYETİNDEYİZ’
Pehlivanoğlu, nitelikli eğitime vurgu yaptıklarını söyleyerek, “21’inci yüzyılda sınırların kalktığı bir dünya düzeninde bilginin hızla üretildiği ve hızla tüketildiği, kalkınmanın çok hızlı ilerlediği bir yapıda aslında biz değil dünyada ‘nasıl bir insan yetiştirileceğini’ maalesef bilemiyor. Ciddi büyük risklerle de toplumlar karşı karşıya. Bu dünya düzeninde nitelikli ve yetkin birey yetiştirmemiz gerekiyor. Dünyanın hiçbir yerinde artık kaç bin yıllık geçmişiniz olduğu, ne kadar petrol kaynağınızı olduğu, nüfusunuzun ne kadar kalabalık olduğunun bir önemi yok. Güçlü ülke olmak için mutlu ve yetkin birey yetiştirmeniz gerekiyor. O zaman eğitim sisteminiz de buna göre değiştirmeniz ve yeni bir eğitim anlayışına geçmeniz gerekiyor. Türkiye’deki eğitim sisteminde nicelik salgınına tutulmuş, niteliğe odaklanmak mecburiyetindeyiz. Zihinsel soykırım olarak addettiğimiz bilgiyi çocuklarımıza ezber ile bir noktaya gidemeyeceğimizi bilip, müfredatımızı ezberden arındırmak mecburiyetindeyiz. Önerimiz, liseye geçiş sınavının kaldırılmasıdır. 21’inci yüzyılda öncü çocuklar, bireyler çok daha önemli” ifadelerini kullandı.
‘TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ OLARAK SIRALAMA SINAVININ BASKISINA KARŞIYIZ’
Öğretmenlik mesleğinin itibarı sadece sosyal hak ile ilgili olmadığını ifade eden Pehlivanoğlu, şunları kaydetti:
“Öğretmenlik mesleğinin itibarı toplumun verdiği değer ile alakalıdır. Biz onların sosyal haklarını en iyi yaparken toplumun da değer vermesini sağlamalıyız. Bunun alt yapısını sağlamamız gerekiyor. Öğrenme bilimsel olarak birçok faktöre dayanıyor. Bunun içerisinde genetik de var. En fazla etki edebileceğiniz öğrencinin öğrenme süreçlerinde okul iklimi ve öğretmen. Dolayısıyla okulu kıymetli yapmadığınız bir yapının başarılı olması mümkün değil. Sınavsız bir eğitim olmaz ancak sıralama sınavı ile ölçme sınavı farklı şeylerdir. Siz bir öğrencinin yetkinliklerini, kazanımlarını, becerilerini ölçüp, ona göre gelişim süreci tasarlamak yerine sadece onun yanındaki arkadaşıyla hatta nitelikli dediğimiz okullarda okuyan çocukları, köydeki çocukları aynı sınava sokarak yarıştırdığınız bir yapıda eğitim sistemini sıhhatli bir noktaya getiremezsiniz. Kademeler arası geçişin baskı altına aldığı ülkemizde okulu kıymetli yapıp, sıralama sınav baskısını azaltmak mecburiyetindeyiz. Dikkat edin, açık lise katlanarak gidiyor, birkaç yıl içerisinde Türkiye’deki en büyük lise türü haline dönüşecek. Biz Türk Eğitim Derneği olarak sıralama sınavının bu baskısına karşıyız. Sıralama sınavımızın gençlerimizin psikolojilerini ve gelecek hayallerini, ailelerin ekonomik durumları ile psikolojilerini bozmasına karşıyız.”