Safiport’un Derince Limanı’na yapmak istediği 900 bin metreküp dip tarama, 16 bin kilometre dolgu ile karada 47 tane daha ilave depolama tankı için, bugün yapılması planlanan ÇED toplantısı projeye karşı çıkan vatandaşların protestosuna uğradı. Safiport, kalabalık oluşturmak ve toplantıyı gerçekleştirmek için özel servislerle kendi işçilerini getirdi. Toplantının devam etmemesini isteyen vatandaşları Safiport’un kurnazlığı daha da çileden çıkardı. Projeye karşı çıkan vatandaşlar “Safiport dışarı” sloganları atmaya başladı. İki taraf arasında yaşanan gerginlik bir süre sonra arbedeye dönüşünce toplantı başlayamadı. Projeye karşı çıkan vatandaşlar, doğaya zarar verecek olan bu depoların yapılmaması için mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti.
“Önce vicdanlarına, sonra kanunlara uysunlar”
Safiport’un projesinin doğaya vereceği zararın geri dönülmez olacağını vurgulayan Körfez Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Yaprak Fidancı, “Kanunlarımız çok açıktır. Deniz, göl ve yeşil alanlar halka aittir. Kullanımında kamu yararı esastır. Üstelik bu karar, müsilajdan sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile birlikte Marmara Denizi ve adalar özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmişti. Dolayısıyla bu tip bir proje, cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çelişmektedir. Kocaeli’de kanser başta olmak üzere türlü çeşit hastalıktan mustarip insanlar var. Denizimiz de tıpkı böyle. Bir sene önce müsilajı yaşayarak bunu bize gösterdi. Gözle görülmüyor diye şu anda müsilaj yok gibi davranılıyor. Hatırlarsanız sadece evsel atıkların müsilaja sebep olduğu söylenmişti ama biz tabii çevre dernekleri ve bu işe duyarlı kişiler olarak sadece evsel atıkların bu duruma sebep olmadığından bahsetmiştik. Kocaeli’de birçok sanayi kuruluşu, liman var. Sanayi kuruluşları soğutma kuleleri için milyonlarca metreküp denizden su alıyorlar. Sonra bu suları alıp niteliksiz hale getirdikten sonra tekrar denize bırakıyorlar. Milyonlarca metreküp dip tarama ve dolgu çalışmaları da yapıldı. Dolayısıyla müsilajda bu katkının kullanılmaması önemli bir eksikliktir. Önce vicdanlarına sonra kanunlara uyarak doğru kararları vermelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Zaten yeterince risk içinde yaşıyoruz”
Geçmişteki tehlikelerin unutulmaması gerektiğini, şu anki sürecin de risk oluşturduğunun altını çizen Fidancı, “Şu anda bulunduğunun iki katına çıkmak istiyorlar. Fakat bahsi geçen kimyasallar öyle çok masum kimyasallar değil, her birisi parlayıcı, patlayıcı maddeler. Zaten yeterince risk içerisinde yaşıyoruz. Kocaeli’de yaşayanlara tekrar hatırlatmak isterim; 1999 depreminde Tüpraş yangını sebebiyle ilçemiz, ilimiz boşalmıştı. Buradaki esas sorun Tüpraş yangınıyla birlikte etrafındaki tehlikeli kimyasal maddelerin muhtemel bir genleşme veya reaksiyona girmesiyle yaşanacak ciddi bir patlama vs idi. Dolayısıyla bu projeye onay verenlerin bu hususları mutlaka hatırlamalarını istiyoruz” dedi.