'TÜRKİYE, İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO ÜYELİĞİNE, YETERLİ BULDUĞUNDA EVET DİYECEKTİR'
Çelik, açıklamalarının ardından basın menbuplarının sonrularını cevapladı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstiklal saldırısı sonrası TSK'nın yaptığı operasyonların bazı çevreler tarafından orantılı olmadığı şeklinde değerlendirildiğini vurgulayarak, "Orantısız bir şey yok.
Türkiye bu mücadeleyi hukuk kuralları içerisinde yürütüyor. Tutturmuşlar, bu bir savaş politikasıdır. Savaş iki ülke arasında olur. Savaş demek terör örgütü ile Türkiye'yi eşit göstermektir. Savaş politikası terimini kullanan kim varsa terör örgütünün sözcülüğünü yapıyordur." dedi. Çelik, KKTC'nin Türk Devleti Teşkilatına gözlemci olarak kabul edilmesinin çok önemli bir başarı olduğunu ifade ederken, seçim tarihiyle ilgili de prensip olarak seçim takvimiyle sınav takviminin üst üste gelmeyeceğini kaydetti.
AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde MKYK toplantısı ardından açıklamalarda bulundu. Çelik, "Düzce depreminden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Devlet ilk andan itibaren orada. Herhangi bir eksiğimiz yok. Güvenlik güçlerimiz her türlü tedbiri de aldılar. Bakan arkadaşlarımız halen oradalar. Bölgedeki hasarlı yapılara girilmemesi çok büyük önem taşıyor. Bu konuda vatandaşların resmi makanların açıklamalara dikkat etmesi önemlidir" açıklamasında bulundu.
'İSTİKLAL CADDESİ'NİN ADININ NEDEN İSTİKLAL OLDUĞU BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI'
Çelik, konuşmasının devamından 'Diyarbakır Anneleri'nin mücadelesine desteğini ileterek, "Diyarbakır Annelerimizin nöbeti devam ediyor. Türkiye'deki en ufak olayda yüksek sesle konuşan insan hakları örgütlerinin bu konuya ilgi göstermemesini not ettik. Şimdiye kadar konuşan herkesin orayı ziyaret etmesi raporlarına yansıtması gerekirdi. Niye gidilmediğini biliyoruz. PKK terör örgütü söz konusu olunca vahşeti görmezden gelen suskunluk devreye giriyor. Biz unutmuyoruz hiçbir zaman. MKYK'mız adına selamlarımızı iletiyoruz" dedi. Çelik, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"İstiklal Caddesi'ndeki hain saldırı sonrasında, hızlı çalışma ile fail ve bağlantılar ortaya çıkarıldı. Bu Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Onlarca eylemi güvenlik güçlerimiz önlüyorlar. Kökünden kurutuyorlar. Dünyanın bir gerçeği bu, bu terör engelleri bazen engellenemiyor. Güvenlik güçlerimiz hızla tedbir aldı. Türkiye'nin terörle mücadele kapasitesi bir kez daha gösterildi. Sonrasında pek çok arkadaşımız İstiklal Caddesi'ne gitti. Esnafımızla birlikte oldular. En büyük teşekkürümüz, İstiklal Caddesi sakini ve esnafınadır. O kadar güçlü şekilde birlik mesajı verdiler ki İstiklal Caddesi'nin adının neden İstiklal olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Beni en çok etkileyen esnafın duruşu oldu. Aynı zamanda orada Adana'dan, Kars'tan, Tekirdağ'dan gelmiş vatandaşlarımızı gördüm. Bir kısmı gerçekten 'ülkemizi teröre teslim etmeyeceğiz' duygusu ile gelmişlerdi."
'TÜRKİYE'NİN SAVUNMA HAKKINDAN BAHSEDECEKLERİNE ORANTILILIK DİYORLAR'
Çelik, İstiklal saldırısı sonrası; TSK'nın yaptığı operasyonların bazı çevreler tarafından orantılı olmadığı şeklinde değerlendirildiğini vurgulayarak, "Paris'te Charlie Hebdo saldırısında dünya liderleri davet edildi, yürüyüş yapıldı. Biz neden 15 Temmuz'da Türkiye için yapılmadığını sorduk. Bu soruya cevap veremeyenler, orantılılıktan bahsetmeleri başlı başına yalandır. TSK, sivillerin korunması gerektiğini söyleyen kurumların başında gelir. Orantısız bir şey yok. Tabi ki ilkeleri var. Türkiye bu mücadeleyi hukuk kuralları içerisinde yürütüyor. 'Türkiye'nin kendini savunma hakkı var diyeceksiniz' ondan sonra söyleyeceğiniz varsa o zaman söylemenizin manası olur. Operasyondan sonra Türkiye'nin savunma hakkından bahsedeceklerine orantılılık diyorlar. Bizim 1 yılda karşılaştığımız eylemlerin yüzde biriyle karşılaşanların hukuku nasıl zorladıklarını biliyoruz. Bu siyasi ahlaksızlıktan herkesin uzak durması gerekir. Terör siyaseti bir takım argümanlar kullanıyor. Burada suçlanması gereken roket atan terör örgütüdür. Bizim operasyonlarımızın bu neticeyi doğurduğunu söylüyorlar. Bu bir savaş politikası dili terör örgütü dilidir. Bu şekilde dil kullananlar, saldırılar karşısında vahşetin bir parçası olarak önümüze gelirler. 'Operasyonlar dursun' diyenlere şunu söylemek isteriz, yaşananlar Türkiye'nin ne kadar meşru olduğunu göstermektedir" dedi.
'BİR TERÖR VAR, BİR DE TERÖR SİYASETİ VAR'
Terörle mücadelede 'savaş politikası' teminin kullanılmasına tepki gösteren Çelik, şöyle konuştu:,
"Bir terör var, bir de terör siyaseti var. Maskeli operasyonları yaptığımız için Karkamış'a havan ve roket atılıyormuş. Burada suçlanması gereken bunları atan terör örgütüdür. Buna dönük bir duruş geliştireceğine, bizim askeri operasyonlarımızın bu neticeyi doğurduğunu söylüyorlar. Tutturmuşlar bu bir savaş politikasıdır. Savaş iki ülke arasında olur. Savaş demek terör örgütü ile Türkiye'yi eşit göstermektir. Savaş politikası terimini kullanan kim varsa terör örgütünün sözcülüğünü yapıyordur. Terörle mücadele operasyonları dursun diyenlere, son yaşananlar Türkiye'nin ne kadar haklı ve meşru olduğunu bir kez daha göstermiştir. Daha güçlenerecek devam edecektir."
'KKTC'NİN GÖZLEMCİ STATÜSÜ ÖNEMLİ BİR BAŞARIDIR'
Çelik, KKTC'nin Türk Devleti Teşkilatına gözlemci olarak kabul edilmesi son derece önemli bir başarı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"KKTC'nin Türk Devleti Teşkilatına gözlemci olarak kabul edilmesi son derece önemlidir. Buna karşı yapılan açıklamaları tamamen reddetiğimizi ifade etmek isterim. Bedeli ne olursa olsun bu adada iki eşit toplum var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen bir devletidir. Bu en haklı davalardan bir tanesidir. Türkiye desteğini her zaman sürdürmeye devam edecektir. Gelinen nokta devletimiz için bir başarıdır, KKTC için bir başarıdır. Büyük bir diplomatik enerji harcayan Sayın Cumhurbaşkanımızın imza attığı bir başarıdır."
Çelik, tahıl koridorunun uzatılmasının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın girişimlerinin sayesinde olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu dirayetli siyasetin ne kadar kilit bir rol oynadığını göstermektedir. Devletler arasında sorunlar ilelebet yaşamıyor. O zaman diplomasi diye bir şeye ihtiyaç kalmazdı dış politikada. Hiçbir devlet hiçbir devletle tamamen sorunsuz bir ilişki de yaşamıyor. Cumhurbaşkanımızın devletimizin başı olarak attığı bu adımlar dünya barışı, bölge menfaatleri için son derece kıymetlidir. Bu ülkemiz ve bölgemiz için iyi sonuçlar doğuracaktır" açıklamasında bulundu.
'SEÇİM GÜNÜ SINAV OLMAYACAK'
Çelik, bugün ÖSYM tarafından açıklanan sınav takviminde genel seçim tarihinin sınav tarihiyle çakışması hakkındaki soruya "Prensip olarak seçim takvimiyle sınav takvimi üst üste gelmez. Öğrencilerimizin hiçbir sınavını seçim takvimine denk getirmeyiz. Bununla ilgili ÖSYM bir çalışma yapıyor, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşır" diyerek cevap verdi.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği sorusuna, Çelik şu yanıtı verdi:
"Atılan adımlar yasal olarak garanti altına alınmalı. Söz verip tutmayan çok müttefik gördük. Arkadaşlarımız ikili ve heyetlerarası görüşmelerde bu konudaki ilerlemeleri konuşuyorlar. Türkiye kendi perspektifi açısından yeterli bulduğunda bu ülkelerin NATO üyeliğine evet diyecektir. Biz zaten NATO'nun genişlemesini destekliyoruz. Bunu anlamlı buluyoruz. Yunanistan terör örgütlerini fiilen destekleyen bir ülke durumunda. Suriye'de hangi müttefikimizin eğitim verdiğini biliyoruz. Bundan sonra bu ilkesizliklere müsaade etmek istemiyoruz."
'BİZİ TEHDİT EDEN TERÖR ÖRGÜTÜ GÖRDÜĞÜMÜZ ZAMAN VURURUZ'
Çelik, Beyaz Saray ve Pentagon'un yaptığı açıklamalar hakkındaki soruya şöyle cevap verdi:
"Beyaz Saray açıklaması daha doğru bir açıklama. Türkiye'nin kendini savunma hakkı var. Operasyonlar noktasal operasyonlardır. Pentagon'un açıklamasına ise 'siz bu terör örgütlerine bu kadar yakın ne yapıyorsunuz? Siz müttefikiniz Türkiye'ye yapılan saldırıları neden seyrediyorsunuz.' Kendi çelişkilerini ifade ediyorlar. Bu kadar yakın olduğunuz yerden Karkamış'a roket atılıyor, öğretmenimiz şehit oluyor. O zaman bunu niye engellemiyorsunuz? Bu bir itiraftır. Böylesine ilkesiz çifte standart açıklamalar olabilir mi? Kim ne derse desin, bizi tehdit eden terör örgütü gördüğümüz zaman vururuz. Biz buna göz yumamayız. Sınırımızın yanında yaklaşmış sözde karargah kurmuş. Bunu vuracağız. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, kim ne derse desin. Egemen bir ülke olarak Türkiye'nin egemenlik haklarına saygı duymak gerekir."
Çelik, bazı baroların TSK'nın başlattığı hava harekatı hakkında yaptıkları açıklamalarına tepki göstererek, "Barolar hukuk kurumlarıdır. Yıllardır anayasal düzeni tehdit edenler bu terör örgütleridir. Hukuku çok iyi bilmesi gereken barolar, çıkıyorlar bir açıklama yapıyorlar. Askeri operasyonlara savaş politikası deyip, barışa çağırıyorlar. Barış ne terör örgütü ve kendini savunan Türkiye'yi eşit görmektir. Böyle bir şey olabilir mi? En hassas olması gerekenler hukuk kurumlarıdır. Adında baro olanların terör örgütlerinin lliteratürünü kullanarak böyle açıklamalar yapması son derece vahimdir. Türkiye'ye söylediklerinin 10'da birini terör örgütüne söylüyorlar mı?" açıklamasında bulundu.
'CHP YILLARCA DEVLETİ DAR BİR KADRO İÇİNDE TANIMLADI'
Çelik, CHP'nin açıklayacağı vizyon belgesi hakkında gelen soruya verdiği cevapta şunları dile getirdi:
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun gerçek bir vizyon belgesi açıklamasını gerçekten arzu ederiz. Dünyanın değişimi ile birlikte önümüze gelen yeni meydan okumalar var. Siyaset, toplumun taleplerinin siyasi düzeyde temsil edilmesi anlamına gelir. CHP yıllarca Devleti dar bir kadro içinde tanımladı. O devlet anlayışını da toplum karşıtı bir yerde konumlandırdı. Biz siyaset üretiyoruz, eser siyaseti yapıyoruz. Onlar bunu engellemeye çalışıyorlar. TOGG gibi büyük projeler hakkında yaptıkları açıklamaları görüyoruz. Yine Azerbaycanlı kardeşlerimize verdiğimiz desteğe karşı kullandıkları dili gördük. Keşke bunları yapmasalar ve bir vizyonda devam etsek. Karşımıza bir vizyon çıkarsa, rekabet etmek için sabırsızlanırız. Biz kendimize güveniyoruz."
'EYT, ACİL GÜNDEMLERDEN BİR TANESİ'
Çelik, son olarak EYT'nin acil gündemlerden bir tanesi olduğunu belirterek, "EYT meselesiyle ilgili çalışma tamamlanmak üzere. Sayın Cumhurbaşkanımıza çok kısa zamanda son hali sunulacak. Son aşamayı geçtikten sonra meclis takvimi ile ilgili bilgi verebilirim. Acil gündemlerden bir tanesi, hemen hemen tamamlanmak üzere. Bugünkü sunum, bölgesel ve küresel gelişmelerin değerlendirilmesi ve terörle mücadele gündemimizdi" açıklamasında bulundu.