Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Muzaffer Önder Öner, Türkiye’nin önemli sağlık sorunlarından bir tanesi olan obezitenin tedavisi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. DSÖ’nün rakamlarına göre Türkiye nüfusunun yüzde 66,8’inin aşırı kilolu olduğunu söyleyen Öner, “Obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır; çünkü obezitenin kalp hastalıkları, hipertansiyon, kalp krizi ve felç risklerini arttırdığı bilinen bir tıbbi veridir; ayrıca obezite ile birlikte bazı kanser tiplerinin sıklığı da artıyor” dedi.
Günümüzde fast food tarzı beslenmenin yaygınlaşması, televizyon ve bilgisayar başında geçirilen saatlerin artması ve aktivitelerin azalması sonucu obezite oranlarının arttığını belirten Öner, “Dünya Sağlık Örgütünün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılıyor. BKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. Bu değer doğrultusunda 18-25 arasındaki değerleri normal sağlıklı olarak kabul ediyoruz. 25-30 arası şişman, 30-35 sınıf 1 obez, 35-40 arası sınıf 2 obez, 40 indeks ve üzerini sınıf 3 yani morbid obez olarak sınıflandırıyoruz. Morbid obez, kişiyi karşı karşıya bıraktığı riskler neticesinde ölümcül problemler doğurabilen ve dolayısı ile yaşam süresini kısaltan düzeydeki obeziteye verilen addır” şeklinde konuştu.
Morbid obezitede en etkili yöntem cerrahi
Obezite tedavisinde, medikal ve cerrahi tedavi seçeneklerinden bahseden İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniğinden Op. Dr. Muzaffer Önder Öner, “17 yıllık süre içinde yapılan 3 büyük konsensüs toplantısı sonucu, morbid obez hastalara uygulanan cerrahi dışı tedavilerin başarı şansı çok düşük olduğu gösterilmiştir. Hastaların çoğunda cerrahi dışı yaklaşımlarla kabul edilebilir derecede kilo kaybı sağlansa da, en büyük engel azaltılmış vücut ağırlığının sürdürülmesindeki başarısızlıktır. Bu nedenle bariatrik cerrahi morbid obez hastaların tedavisindeki en etkili yöntemdir” dedi.
Bariatrik cerrahinin birden çok ameliyat yöntemini içerisinde barındırdığını söyleyen Öner, “Bu yöntemler temelde mide kapasitesini azaltıp hastanın aldığı gıda miktarını azaltmayı ya da alınan gıdaların emildiği barsak yüzeyini kısaltmayı veya her iki etkiyi birlikte sağlamayı amaçlar. Bu yöntemleri basitten karmaşığa göre sıralayacak olursak; mide içi balon uygulamaları, mide bandı (veya kelepçesi), tüp mide ameliyatı ve çeşitli bypass ameliyatları sayılabilir” diye aktardı.
Herkese uygulanmıyor
Cerrahi işlemler öncesinde, öncelikle hastanın mutlaka diyet, egzersiz gibi ameliyat dışı yöntemleri bir süre denemiş olması gerektiğini belirten Öner, “Bu uygulamalara rağmen kilo verilemiyorsa o zaman cerrahi seçenekleri tercih edebiliyoruz. Bunun dışında hasta 18-80 yaş arasında ve anesteziyi kaldırabilecek durumda olmalı. Vücut Kitle İndeksinin 40’ın üzerinde veya 35-40 arasında ise obeziteye bağlı diyabet, hipertansiyon gibi ek bir hastalığı olması gerekiyor. Ayrınca hastada tedavi edilmemiş psikiyatrik bir bozukluk bulunmamalı ve madde veya alkol bağımlısı olmamalı. Bu kriterlere uyan hastalar ameliyat olabilir” şeklinde konuştu.