CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa’da iş insanlarıyla bir araya geldi.
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa’da iş insanlarıyla buluştu. Toplantının basına açık kısmında dört stratejik yol haritasından söz eden Kılıçdaroğlu, kendisinin ve tüm herkesin sorumluluklarının olduğunu dile getirdi. Sorunların doğru strateji ile çözüleceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Dört ayaklı strateji hayata geçmezse Türkiye başarılı olamaz. Türkiye bölgede ve dünyada sözü geçen ülke olamaz. Bu stratejinin birincisi demokrasidir. Demokrasi, can ve mal güvenliği demektir. Bir iş insanı dünyanın neresinde olursa olsun yatırım yapacak olursa can ve mal güvenliğine bakar. Amerika, İngiltere’ye gittim. Almanya’ya da gideceğim. Oradaki izlenimlerimi ve ülkemizin hangi adımları atacağını halkla paylaşacağım. Demokrasi, özgür düşünce demektir. Demokrasi dediğiniz güçler ayrılığı, insanların düşüncelerinden ötürü suçlanmaması demektir. Demokrasi medya özgürlüğü demektir. Bunların olduğu ortam iş dünyasına güven verir. Her iş insanı bir haksızlığı uğradığı zaman adalet mekanizmasının güçlü irade sergileyeceğini düşünür. Böyle bir adalet duygusunu hayata geçirmek gerekir” dedi.
“Türkiye üretmesi lazım”
Stratejinin ikinci önemli adımının ise üreten Türkiye olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Türkiye üretmesi lazım, ama neyi? Ürettiğimiz şeyden ne kazanacağız? Elin oğlu bir bond çanta ile sizden daha fazla para kazanıyorsa düşünmek lazım. Bilgi ekonomisi dediğimiz kavram var. Bizim gibi siyasetçiler bilmez. Bilgiye dair ekonomi olmazsa Türkiye katma değeri yüksek ürün üretemez. Üniversite bilgi üretecek ki, sanayici onu elle tutulur metaya dönüştürsün. Soru şu; üniversiteler bilgiyi nasıl üretecek? Düşünce özgürlüğü olmadığı yerde asla ve asla hiçbir üniversite bilgi üretemez. Aykırı düşüncelerin ne kadar değerli olduğunu bilmesi lazım" diye konuştu.
“Yurt dışında bizim insanlarımız var”
Amerika’da MİT ve İngiltere’de köklü üniversiteleri ziyaret ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Orada bizim bilim insanlarımız var. Hepsi, ‘demokrasi gelecek, ülkemizde çalışacağım’ diye bekliyorlar. Eğer üniversite bilgi üretmiyorsa sonumuz pek hayırlı değildir. Katma değeri yüksek ürün üretmek bilgi ekonomisine dayalıdır. İngiltere’de 60 yıldır yapay zeka üzerinde çalışıyorlar. ‘Türkiye 60 yılda ne yaptı’ diye kendime sordum. Bir yol ayrımındayız. Benim sorumluluğum var, ben farkındayım. Benim sorumluluğum gelişen attığım adımları Türkiye’de atmak ve bir engel varsa bunları kaldırmaktır. Her bir bireyin de sorumluğu var. Oy kullanmaktır. Önce demokrasiyi getireceğiz. Bilgi ekonomisi, üniversitelerin bilgi üreten saygınlığı parlak beyinleri kendi ülkesinde toplayan bir ekonomidir” dedi.
“Yüksek yetenek inşası diye bir kavram var” diyerek sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu, “İlk bu konuda İngiltere adım attı. Zeki çocukları İngiltere’ye çağırdı. Sonra ABD Silikon Vadisi’ni kurdu ve dünyanın en nitelikli insanlarına ‘gelin’ dediler. İngiltere dünyanın en önemli 50 üniversitesinden kim mezun olursa ‘İngiliz vatandaşlığı vereceğim’ diyor. ‘Yeter ki o okullardan mezun ol’ diyor. Biz en parlak yetenekleri cezalandırıyoruz. ‘Ben ülkemde çalışmak istiyorum ama demokrasi olsun’ diyor. Biz bunların hiç birini yapmıyoruz. Kısır tartışmaların içinde bir siyaset gidiyor. Bütün enerjimizi başka alanlara harcıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi lazım”
Üçüncü stratejinin de sosyal devlet olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Komşusu açken tok yatan bizden değil’ diyen bir cümle var. Herkesin karnı doyan bir Türkiye inşa etmek zorundayız. Güçlü sosyal devleti kurmak zorundayız. İşçi de patron da mutlu olacaktır. Onu tüketen bizler de mutlu olacağız. Güçlü bir sosyal devleti inşa etmek zorundayız. Fedakarlık gerekiyorsa katlanacağız. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi lazım. Her eve asgari bir gelir girmesi, insan onurunun korunması lazım. Yoksulluk teşhir edilmemesi lazım. Güçlü bir sosyal devlet kendi içinde barışık devlet demektir. Kendi içinde barışık devlet demek nitelikli insanların yetişmesi demektir” dedi.
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Stratejinin dördüncü ayağı, sürdürebilirlik. Bir şey anlatayım. Gençlik kollarından gençler geldi. ‘Hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz’ dedi. Hepiniz aynısını düşüyorsanız gelişmeye kapalısınız. Aksini, farklıyı düşüneceksiniz. Güçlü sosyal devletle üreten Türkiye derken eğitim sisteminin de yeniden revize edilmesi lazım. Tepeden tırnağa. Merak duygusunu büyütüyorsanız o eğitim başarılıdır. Merak duygusu büyütüldüğü bir eğitim sistemi başarılıdır diğeri ezbere dayalıdır. Sürdürülebilirlik temelinde yatan liyakat var. Devlette liyakat. İşi ehline teslim edeceksiniz. İngiltere’de üniversitelerin kendi kültürü var. O kültür 100 yıllık gelenekten oluşuyor. O kültüre dışarından birinin müdahale etmeye gücü yok. İşi ehli teslim ettiğinizde zincir kendi içinde yürümeye başlayacaktır. Bu stratejiyi hayata geçirmezsek, kendi içinde kavga eden toplum olarak geldik, böyle gideriz.”
İş insanlarının risk alan insanlar olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, “İş insanları risk üstleniyorlar ve yeniliğe açık olması lazım. Açık olanlar var biz onlarla gurur duyuyorum. Bizim Türkiye genelinde dengeyi sağlamamız lazım. Anadolu’nun içi boşaldı doldurmak lazım. Kasım başı aralık başında Amerika ve İngiltere’de ve ardından Almanya’daki gelişmeleri içeren ‘Türkiye nasıl bir hamle yapabilir, bunun parametreleri neler olmalıdır’ diye bir çalışma yapıyoruz. Akademik dünyadan, iş dünyasından yararlanıyoruz. Başarılı bilimsel çalışmalara imza atan insanlar var. Onlardan yararlanıyoruz. Türkiye yeni bir yola hazırlıyoruz ama bu saydığım stratejiler içinde. Kaynakları doğru kullandığımızda Türkiye hak ettiği yere gelecektir” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben SİHA'ları yapan, şimdi Sayın Erdoğan'ın damadı olan iş insanıyla da görüştüm.Ama daha evlenmeden önce görüştüm. İkitelli'deki ofisinde görüştüm. Yaptığı başarılı çalışmaları orada gördüm. O zaman babası da hayattaydı. Engeller vardı, engellerin kaldırılması için elimizden gelen her türlü çabayı gösteririz dedim. Çünkü bilim ve bilime değer verip bilimden yola çıkarak üretim, üretmeye bir şeyler yapmak dünyayı değiştirmek demektir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Bursa İl Başkanlığı’nca düzenlenen İş İnsanlarıyla Buluşma Toplantısı’na katıldı. Toplantıya Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra; CHP Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak ve Lale Karabıyık, Millet İttifakı’nın temsilcileri, CHP milletvekilleri ve iş insanları katıldı. Toplantının başında açılış konuşması yapan Kılıçdaroğlu, partisinin ekonomi politikalarını anlattı.
'DEMOKRASİ DEDİĞİNİZ YARGI BAĞIMSIZLIĞI DEMEKTİR'
Türkiye'nin yaşadığı pek çok sorunu bildiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, “Siz de biliyorsunuz. İş insanları olarak elini taşın altına koyan insanlarsınız. Ülkeyi büyütmek, istihdam yaratmak, güçlü bir Türkiye inşa etmek, kazanmak, kazandığını harcamak, devletine vergi vermek, adalet duygusunun güçlenmesini sağlamak ve bu beklenti içinde görev yapmak, çalışmak hepimizin ortak beklentisi. Türkiye nasıl aydınlığa çıkar? Her şeyden önce eğer bir yol yöntem öneriyorsanız onun sağlıklı ve tutarlı bir stratejisinin olması lazım. Elinizde bir strateji yoksa bir strateji geliştirmemişseniz sorunu çözemezsiniz. Planlı, programlı, öngörülebilir, sürdürülebilirliği olan bir stratejimizin olması lazım. Dört ayaklı bir stratejiyi hayata geçiremezse Türkiye, asla ve asla başarılı olamaz. Birincisi şu, demokrasi. Yani can ve mal güvenliği. Bir iş insanının dünyanın neresinde olursa olsun ister kendi ülkesinde ister yabancı bir ülkede yatırım yaparken ilk aradığı can ve mal güvenliğidir. Adalettir, demokrasidir. Bunlar var mı, yok mu? Amerika'ya da gittim, İngiltere'ye de gittim, Almanya'ya da gideceğim. Hangi adımları atmalıyız diye bu arayış içinde gittim. Demokrasi dediğiniz düşünce özgürlüğü demektir. Demokrasi dediğiniz yargı bağımsızlığı demektir. Demokrasi dediğiniz güçler ayrılığı demektir. Demokrasi dediğiniz düşünceyi ifade özgürlüğü demektir. Demokrasi dediğiniz insanların düşüncelerinden ötürü suçlanmaması demektir. Demokrasi dediğiniz medya özgürlüğü demektir. Bunlar iş dünyasına güven verir” dedi.
'DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN OLMADIĞI BİR YERDE ÜNİVERSİTE BİLGİ ÜRETEMEZ'
Bilgiye dayalı ekonomi modelini hayata geçireceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bilgiye dayalı ekonomi eğer olmazsa Türkiye katma değeri yüksek ürün üretemez. Bilgiye dayalı ekonomi ne demektir? Üniversitelerinin bilgi ürettiği, sanayicinin de üretilen bilgiyi elle tutulur metaya dönüştürdüğü bir süreçtir bilgi ekonomisi. Sürdürülebilirliği olan bir süreçtir bu. Üniversite bilgi üretecek ki sanayici de o bilgiyi elle tutulur, metaya dönüştürebilsin. O zaman soru şu, üniversiteler bilgiyi nasıl üretecek? Düşünce özgürlüğünün olmadığı bir yerde asla ve asla hiçbir üniversite bilgi üretemez. Aykırı düşüncelerin ne kadar değerli olduğunu herkesin bilmesi lazım. Özellikle de politikacıların bilmesi lazım. Aykırı düşündü diye insanı hapse atarsanız, farklı düşündü diye insanları cezalandırırsanız, hocayı atarsanız sizin üniversiteden attığınız hoca Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Güney Kore'de iş bulabiliyor ve davet geliyorsa ‘Gel bizim üniversitede çalış’ deniyorsa burada bir sorun var demektir. Üniversiteler eğer vasatlaşıyorsa bir ülkenin orada katma değeri yüksek ürün üretme şansı yoktur. Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Bizim üniversitelere bakalım. Hiçbir şeyi anlatmayayım. Allah aşkına şu Boğaziçi Üniversitesi'ne bakın. Dünyanın en saygın üniversitelerinden birisiydi. O üniversite profesörlük kariyeri alamayacak olan birisini üniversiteye rektör olarak atarsanız o üniversitedeki hocaların büyük bir kısmı dünyanın en saygın üniversitelerinden davet alır ve oraya gider. Amerika'ya MIT'ye gittim. Dünyanın bir numaralı üniversitesi, teknoloji açısından. Olağanüstü. İngiltere'de iki üniversiteye gittim aynı şekilde. Harvard'a gittim, aynı şey. Oxford'a gittim. Bizim çok sayıda bilim insanımız var ve pırıl pırıl gençlerimiz var. Hepsi bekliyor. Türkiye demokrasi gelecek, özgürlük gelecek ve ben gelip kendi ülkemde çalışacağım ve kazanacağım diyor. Böyle bir beklenti var orada. Eğer üniversite bilgi öğretmiyorsa sonumuz pek hayırlı değildir” dedi.
'BİRİMİZ AÇSA HEPİMİZ AÇIZ
Herkesin karnının doyduğu bir Türkiye inşa etmek zorunda olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, Güçlü bir sosyal devlet olmalı. O zaman fabrikada üreten işçi de mutlu olacaktır. Onun patronu olan kişi de mutlu olacaktır. Onu tüketen o malları tüketen bizler de mutlu olacağız. Güçlü bir sosyal devlet inşa etmek zorundayız. Güçlü bir sosyal devletin inşasında elbette ki fedakarlık gerekiyorsa fedakarlığa katlanacağız ama güçlü bir sosyal devletin inşasında uluslararası çalışma örgütünün öngördüğü 9 sigortayı Türkiye'de uygulamak zorundayız. Yani aile destekleri sigortasının da olması lazım. Yani hiçbir çocuğu bu topraklarda yatağa aç girmemesi lazım. Yani her evde en azından asgari bir gelir güvencesinin olması lazım. İnsan onurunun korunması lazım. İnsanların yoksulluğunun teşhir edilmemesi lazım. Yoksul insanlara sosyal devlet yardım yaparken yoksul kimliğini açıklamaması lazım. Yani insanı insan olarak kabul etmekle değerlendirmek lazım. Güçlü bir sosyal devlet kendi içinde barışık bir devlet demektir. Kendi içinde barışık bir devlet elbette ki nitelikli insanların yetişmesini isteyecektir. Birimiz açsa hepimiz açız. Bunu hiç kimse unutmasın. Birimiz karanlıktaysak hepimiz karanlıktayız demektir. O nedenle kendi içinde barışık olan bir toplum herkesi kucaklamak zorundadır. Herkesi kucaklayan, kendi içinde barışık olan bir toplum, bölgesinde de dünyada da saygınlığı olan bir toplum demektir. Bunu yapmak ve bunu yaratmak zorundayız” diye konuştu.
'YENİ BİR YOL HARİTASI HAZIRLIYORUZ'
Yurtdışı seyahatlerindeki gözlemlerini aktaracağını belirten Kılıçdaroğlu, “Kasım sonu aralık başında hem Amerika'daki hem İngiltere'deki hem de Almanya'daki gelişmeleri de içeren, dünyadaki gelişmeleri de içeren, ‘Türkiye ne yapabilir, bu hamlenin parametreleri neler olmalıdır’ diye bununla ilgili bir çalışmayı yapıyoruz. Akademik dünyadan da yararlanıyoruz. İş dünyasından da yararlanıyoruz. Türkiye'de gerçekten son derece başarılı bilimsel çalışmalara imza atan insanlarımız var. Onlardan da yararlanıyoruz. Türkiye'ye yeni bir yol haritası hazırlıyoruz. Kaynaklarımızı verimli kullandığımız zaman Türkiye, en büyük gelişmelere rahatlıkla imza atabilir” dedi.
'BİLİMDEN YOLA ÇIKARAK ÜRETMEK DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK DEMEKTİR'
Selçuk Bayraktar ziyaretinden söz eden Kılıçdaroğlu, “Ben SİHA'ları yapan, şimdi Sayın Erdoğan'ın damadı olan iş insanıyla da görüştüm. Ama daha evlenmeden önce görüştüm. İkitelli'deki ofisinde görüştüm. Yaptığı başarılı çalışmaları orada gördüm. O zaman babası da hayattaydı. Engeller vardı engellerin kaldırılması için elimizden gelen her türlü çabayı gösteririz dedim. Çünkü bilim ve bilime değer verip bilimden yola çıkarak üretim, üretmeye bir şeyler yapmak dünyayı değiştirmek demektir. İnsanoğlu tekerleği bir milyon yılda buluyor. Bir milyon yılda tekerleği keşfediyor. Şimdi her saniyede birden fazla buluş var ve Türkiye bunun neresinde” ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından İş Dünyası Buluşması basına kapalı olarak devam etti.