Ses bozuklukları her ne kadar yetişkin sorunuymuş gibi görünse de epidemiyolojik veriler, çocuklarda ses bozuklukları yaygınlığının hiç de az olmadığını gösteriyor.
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ziya Bozkurt, “Kısık ses, çatallı, pürüzlü, boğuk ses, yaşıtlarından ve cinsiyetinden beklenenden farklı olacak şekilde sesinin ince veya kalın olması, şarkı söylerken sesinin kısılması gibi durumlar ses bozukluğunun başlıca belirtileridir” dedi.
Çalışmalar çocuklarda yüzde 1 ila yüzde 23.4 arasında değişen oranlarda ses bozukluğu bulunduğunu ortaya koyuyor. Çocuğun sesinin yaşına, cinsiyetine göre uygun olmayan incelik ya da kalınlıkta olması, normalden daha kısık ya da yüksek olması ya da konuşurken zorlanarak boğuk ya da pürüzlü bir ses tonuyla konuşması gibi durumların çocukta ses bozukluğunun göstergesi olduğunu söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ziya Bozkurt, ses bozukluğunun altında yapısal bir neden varsa kendiliğinden düzelmesini beklememek gerektiğini söyledi.
ÇOCUKLARDA SES NİYE BOZULUR?
Çocuklarda doğuştan gelen ses bozuklukları olabileceği gibi daha sonrasında yanlış ses kullanımı alışkanlıklarına bağlı olarak ses bozuklukları görülebiliyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ziya Bozkurt’un verdiği bilgiye göre, doğuştan gelen ses hastalıkları ses teli kisti, ses tellerinin serbest kenarlarında oluk şeklinde bozukluk yapan sulkus vokalis, doğum sırasında olabilecek zorlanmalara bağlı tek veya çift taraflı ses teli felçleri olarak sıralanıyor. Sonradan gelişen ses hastalıklarının başında ise ses teli nodülleri geliyor. Okul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde16’sında ses teli nodülünün görülebildiğini söyleyen Op. Dr. Ziya Bozkurt, ‘Diğer sık görülenler ise polip ve kist gibi iyi huylu kitleler, ödem, larenjit, kas gerilim disfonisidi’ diye konuştu.
BU ŞİKAYETLER SESTE SORUN OLDUĞUNA İŞARET EDİYOR
Bu çocukların yaşadıkları sorunlar nedeniyle evde, okulda veya arkadaşlarıyla birlikteyken konuşmaya karşı isteksizlik gösterebildiklerini söyleyen Op. Dr. Ziya Bozkurt, ses bozukluklarının başlıca belirtilerini şöyle sıraladı:
“Kısık ses, çatallı, pürüzlü, boğuk ses, yaşıtlarından ve cinsiyetinden beklenenden farklı olacak şekilde sesinin ince veya kalın olması, konuşurken yorulması, konuşurken giderek sesinin kısılması ve bozulması, sabah bozuk bir sesle uyanması, sesinin gün içinde açılması, şarkı söylerken sesinin kısılması, bozulması, nefes alıp verirken hırıltılı duyulması ve çok konuştuktan sonra boğazında ağrı, yanma, batma hissetmesi olarak söylenebilir.”
NEDENİNE GÖRE GÖRÜLME YAŞI DEĞİŞİYOR
Genetik sebepli problemlerin çocuğun konuşmasıyla birlikte kendisini göstermekle birlikte, özellikle sesin kötü kullanımına bağlı sorunların okul döneminde arttığını söyleyen Op Dr. Ziya Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti:
“Ses bozuklukları her zaman kendiliğinden geçmez. Bu durum altta yatan sebebe bağlı olarak değişebilir. Sesimizin oluştuğu gırtlak yapımız büyüme ile beraber değişim gösterir ve ergenlikle beraber oluşumunu tamamlar. Eğer ses bozukluğu bu gerilişimin bir sonucu olarak geçici bir dönem için oluşmuşsa düzelebilir. Ama eğer yapısal bir problem varsa bu durum kendiliğinden düzelmeyebilir. Dolayısıyla zamanında hekime başvurmak önemli.”
SESTEKİ SORUN 2 HAFTADAN UZUN SÜRÜYORSA HEKİME BAŞVURULMALI
Sesteki sorunun iki haftadan uzun bir süredir devam edip; günlük yaşamını, iletişimini, akademik başarısını ve sosyal etkinliklere katılımını bozuyorsa bu durumda vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğine işaret eden Op. Dr. Ziya Bozkurt tedavi yaklaşımıyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Eğer ses problemi çocuğun günlük yaşamını, iletişimini, akademik başarısını ve sosyal etkinliklere katılımını bozuyorsa bu durumda tedavi gerekir. Eğer sebep sesin kötü kullanımına bağlı ise bu çocukların tedavisinde en önemli nokta çocuğa ses hijyenini öğretmekten geçer. Gerekli durumlarda dil ve konuşma terapistine yönlendirilerek ses terapisi verilerek tedavi edilirler. Eğer sorunun kaynağı anatomik bozukluklar veya kist ve polip gibi diğer yer kaplayan oluşumlar ise bu durumda bazen bunların cerrahi tedavileri gereklidir.”