Danimarka Büyükelçisi H. E. Danny Annan, Selçuk Yaşar Kampüsü’nde düzenlenen “Yeşil Enerji: Danimarka Modeli” adlı seminerde, ülkesinin karbon emisyonunu azaltan ve sürdürülebilir enerji üreten projelerini anlattı.
Seminere; Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar, Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili İdil Yiğitbaşı, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer ve akademisyenler katıldı.
Açılışta konuşan Ahmet Yiğitbaşı, “1987 yılında yayınlanan Brundtland Raporu, sürdürülebilir kalkınma kavramından bahseden ilk belgedir. Bu belgede sürdürülebilir kalkınma, ‘Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden karşılayan kalkınma türü’ olarak tanımlanmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma kavramı için de yeşil enerji hayati önemde. Bunun bilincinde duyarlı bireyler yetiştirmeye odaklanmış durumdayız. Danimarka Büyükelçiliği ile iş birliğimizin her iki ülke için de verimli sonuçlar vermesini temenni ediyorum” dedi.
Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer ise Yaşar Üniversitesinin Türk Standartları Enstitüsünden TS EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgesini alan ilk yükseköğretim kurumu olduğunu hatırlatarak, Danimarka ile yürütülen Avrupa Birliği projelerinden örnekler verdi.
Prof. Dr. Dinçer, büyükelçiliğin de desteğiyle Danimarka ve eğitim kurumları ile daha fazla ortaklıklar gerçekleştireceklerine inandıklarını söyledi.
Danimarka’da elektriğin yüzde 80’i yenilebilir enerjiden
Tüm dünyayı etkisi altına alan enerji kaynağı sorunlarından ve Danimarka’nın yeşil enerji politikalarından bahseden Büyükelçi H. E. Danny Annan, “Ukrayna’daki savaş nedeniyle petrol ve doğal gaz fiyatları son 10 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Danimarka’yı Rus enerjisine nispeten sınırlı bağımlılıktan kurtarmak ve kapasitesini yenilenebilir enerjiyle artırmak için bir yol haritası açıkladı. Plana göre; Danimarka 2030 yılına kadar doğalgaz kullanımını bırakıp güneş ve rüzgâr enerjisi üretimi yapacak. Danimarka, Kuzey Denizi ile Baltık Denizi arasında yer alan bazı adalardan oluşan nispeten küçük bir ülke. Petrol krizi, enerji ithalatına yüksek oranda bağımlı olan bir ülkenin karşı karşıya olduğu zorlukları açıkça göstermekte. 1970’lerin başındaki petrol krizi, Danimarka’da enerji ithalatına bağımlılığına azaltılması sürecinin başlangıcı oldu. Bugün ülkemde elektriğinin neredeyse yüzde 80’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiyor. Bu rakam bu 10 yılın sonunda yüzde 100’e ulaşmalı. Bu yeşil geçiş, Danimarka’nın 1990 ile 2019 yılları arasında sera gazı emisyonlarını yüzde 36 oranında düşürmesini sağladı. Ekonomik büyümeyi veya istihdamı kaybetmeden yeşil enerjiye geçmek aslında mümkün. Bu 10 yılın sonunda da karbon emisyonlarımızı yüzde 70 oranında azaltmayı 2050 yılına kadar tamamen karbon nötr hale gelmeyi planlıyoruz” dedi.
Rüzgarda Danimarka-İzmir iş birliği
Türkiye’deki yeşil enerji konusunda da önerilerde bulunan Annan, “Türkiye, Avrupa’daki 5’inci en büyük rüzgâr türbini ekipmanı üreticilerinden. Türkiye’de birçok Danimarkalı firma var. İzmir Türkiye’nin rüzgâr enerjisi başkenti. İzmir’in üretim ve ihracat kapasitesi de yüksek. İzmir Kalkınma Ajansı ile İzmir’in rüzgâr enerjisi anlamında neler sunabileceğini konuştuk. Kütahya, Manisa, Soma belediyeleriyle yapacağımız ortaklıkların fizibilite çalışmalarını yapıyoruz. Buralarda merkezi ısıtmayı yaygınlaştırmak istiyoruz. Türkiye’de yenilenebilir enerjide büyük bir potansiyel var. Türkiye, Uluslararası Enerji Ajansının hazırladığı rapora göre, güneş enerjisi kapasitesinin yüzde 3’ünü, rüzgâr enerjisi kapasitesinin ise yüzde 15’ini kullanıyor. Daha çok kullanmalı, bu yatırımcılar için daha avantajlı görünür. En iyi enerji kullanmadığınız enerjidir. Enerji verimliliği, enerji üretimi, yatırımcılar ve şirketler için doğru çerçeve koşullarını oluşturmak Türkiye için önemli” dedi.
Enerji adaları ile 20 milyon eve elektrik sağlanacak
Danimarka’da yapılması planlanan ‘Enerji Adaları’ sayesinde birçok ülkeye de elektrik sağlamayı hedeflediklerini aktaran Annan, “Danimarka bol rüzgârlı bir ülke olduğu için güneş yerine rüzgâr enerjisi daha iyi bir seçim. 2020 yılında, 2030’a kadar en az 5 milyon haneye elektrik sağlayacak iki enerji adası inşa etme planımızı duyurduk. Danimarka’da sadece 8 milyon hanemiz var. Kendimize ihtiyacımız olandan çok daha fazla elektrik üretmeyi düşünüyoruz. Bu nedenle bu enerji adalarından hem Danimarka hem de Birleşik Krallık, Almanya, Norveç ve İsveç gibi yakın ülkeler için elektrik üretmeyi planlıyoruz. Baltık Denizi’ndeki gerçek bir ada ama Kuzey Denizi’ndeki tamamen yapay olacak. Kuzey Denizi’ndeki enerji adasının maliyetinin 34 milyar dolar olması bekleniyor. 2030 yılında, Kuzey Denizi’ndeki rüzgâr çiftliğinin toplam kapasitesinin 3 gigawatt olması ve uzun vadede 10 gigawatt’a çıkması bekleniyor. Sadece birkaç hafta önce Danimarka Hükümeti gelecekte bu enerji adaları için planlarını ikiye katlamaya karar verdi. Bu plan 20 milyon haneye enerji sağlayacak. Daha küçük olan Baltık Denizi’ndeki enerji adası, 2 gigawatt kapasiteli 132 rüzgâr türbinine sahip olacak” diye konuştu.