DİJİTAL Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Dilci, ”Dijitalleşmenin getirdiği içerik ve bilgi bombardımanına bağlı olarak insanlarımız normal hayatın gerçeklerinden uzaklaşmakta, abartılı bir şekilde dijital nesnelerle temas alışkanlığı kazanmış durumdadır. Bu da her şeyde olduğu gibi dijital sağlık adına ve yaşam kültürü adına sıkıntı oluşturacağı için artık ’dijital diyet’ zamanı demeliyiz” dedi.
Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, dijital hayatın toplumu her yönüyle kuşattığını, toplumun özellikle ruhsal yönünü basınç altında tutarak, ruhsal bir ağırlık ve beraberinde dijital obeziteye dayalı kontrolsüz davranışsal bozukluklar meydana getirdiğini söyledi. Dilci, ”Dolayısıyla üreten bir toplum olabilme adına dijitalizmin doğru okunması, süper akıllı toplum yaratma noktasında önlemlerin alınması elzemdir. Bu noktada dijitalleşmenin dili ve alfabesi ve dijitalleşmenin kültürü üzerine odaklaşmak, buna bağlı ders içeriklerinin erken dönemde çocuklara okul öncesinden itibaren yerleştirilecek şekilde kültür kazanımına dönüştürülmesi gerekir. İnsanlığa dair istatistiki yöntemler üzerinden birtakım kazanımların olduğu bu dünyada yazılım sistemi ve buna bağlı kodlamalara yönelik insanların bilinçlendirilmesi gerekir” diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konuda çalışma yapması gerektiğini vurgulayan Dilci, ”Diyanet İşleri, dijital çağa ilişkin gelecek sorulara karşı gerekli fıkıh ya da fetva içerikli soru ve sunumlara karşı önlemlerini şimdiden almalı, buna dönük çözümü kendi dijital mecralar üzerinden yine paylaşarak muhataplarıyla buluşturmalıdır. Dijital bağımlılığın toplumsal yaşantıya dönük etkilerine karşı büyük ölçekli çalışmalar yapılmalı. Bu yönde toplum kültürünü zedeleyici içerik veya donanımların nasıl işlendiği subliminal mesajlarla dijital mecra içeriklerine nasıl yerleştirildiği konusunda çalışmalar yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
’DİJİTAL DİYET ZAMANI DEMELİYİZ’
Dilci, dijital yaşam yüzünden insanların normal hayatın gerçeklerinden uzaklaştığını ifade ederek, ”Dijital yaşam kültürü artık aileler tarafından edinilmeli. Dijital obeziteye karşı ’dijital diyet’ zamanı diyoruz. Çünkü artık dijitalleşmenin getirdiği içerik ve bilgi bombardımanına bağlı olarak insanlarımız normal hayatın gerçeklerinden uzaklaşmakta, abartılı bir şekilde dijital nesnelerle temas alışkanlığı kazanmış durumdadır. Bu da her şeyde olduğu gibi dijital sağlık adına ve yaşam kültürü adına sıkıntı oluşturacağı için artık ’dijital diyet’ zamanı demeliyiz. Dijital eko sistem üzerine ekonomik anlamda ’dijital devlet’ anlayışının üretim-tüketim ilişkisinin bütünleştirilmesi gerekir. Dolayısıyla bu üretim ve tüketim devletin kendi sosyolojik dinamikleri üzerinden toplumun bekasına hitap edecek şekilde olmalıdır” dedi.
’DEĞER ODAKLI YAPAY ZEKA YORUMU YAPILMALI’
Prof. Dr. Dilci, sosyolojik dijital dönüşüm kodlarının yeniden ele alınması gerektiğini kaydederek, ”Bu yöndeki dijital mecraların psikolojik görsel ve içeriklerine karşı; burada hipnotik teknikler var; çocukların intihara götürülmesi var. Tüketim alışkanlıkları ve seratonin, dopamin gibi mutluluk verici hormonal özelliklerle çocuklarda kaygı ve sevinç özlemi içerisinde bağımlılığa sevk eden enstrümanların doğru okunması ve bu yönde bilinçlendirme faaliyetlerinin özellikle veliler üzerinden gerçekleştirilmesi elzemdir. Yapay zekanın kullanım alanı itibarıyla hayatımıza yoğun bir şekilde gireceğinden yapay zekaya ilişkin dijital kültür içerisindeki sosyolojik dönüşüme dair kodlar yeniden tanımlanmalı; ahlaki, etik ve değer odaklı yapay zeka yorumu yapılmalıdır” diye konuştu.