AK Parti Genel Merkezi tarafından hazırlanan ‘2023’e Doğru Şehir Buluşmaları’ programı çerçevesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 13 Milletvekili ve 6 MKYK üyesinin katılımıyla Muğla’nın 13 ilçesinde eş zamanlı düzenlenen program düzenlendi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğrenci salonunda açıklama yapan İçişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Ege’deki haklarımızın korunmasında Ege bizim içi kilit bir il. Ülkemizin ayı zamanda turizm lokomotifi olan ilerimizden birisi. Türkiye markasına verdiği destek için teşekkür ediyorum. Dünyanın her bölgesinde güçlü bir Türkiye var. Hem doğu ve hem batı ile iyi diyalog kurabilen bir Türkiye var artık. Rusya-Ukrayna savaşı 7 aydır devam ediyor. Küresel sistemin bu soruna çözüm üretemediğini herkes kabul ediyor. Kriz dönemlerinde bazı aktörler var. Cumhurbaşkanımız bu aktörlerin başında geliyor ve sürekli olarak çözüm arayışı içinde. Bu sorunlarla uğraşırken ülkemize de hizmet etme noktasında büyük çabalar sarf ediyoruz. Türkiye’nin her bir köşesine hizmetlerimiz yayıldı. Medeniyet bize bırakılan en büyük emanet. Seydikemer Devlet Hastanesi 2023 yılında hizmete açılacak. Sağlık alanında yaptığımız hizmetler ortada. Halkımıza verdiğimiz sağlık hizmetlerinin yanında Muğla’nın sağlık turizmine canlılık getirecek ve ülke ekonomisini katkı sunacak. Ülkemizin son yılda tarım, turizm, askeri, sanayi gibi atılımlar yeni Türkiye’yi ortaya getirdi. Kendi potansiyelini ortaya koydu. 20 yıllık iktidarımızın tek amacı ülkemizi daha ileri götürmek” dedi.
Yunanistan ilişkileri
Yunanistan’ın arkasını AB’yi ve ABD’yi almasını değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, “Biz de NATO üyesiyiz. Biz olur vermeseydik Yunanistan NATO’ya üye olamazdı. Yunanistan’ın arkamda, yanımda o var, bu var gibi söylemlerin arkasına sığınırsa kendi aldatır. Yarın geçmişte olduğu gibi bugün kendisine gaz verenleri yanında bulamaz. Biz komşuyuz. Yan yana olan iki ülkeyiz. Sorunlarımız var. Bunları çözmek içi diplomasiyi ön plana çıkardık. Cumhurbaşkanımız 14 Mart’ta Miçotakis’i misafir etti. Diplomasi yollardan sorunlarımızı çözelim dedi. Üçüncü tarafları aramıza sokmayalım dedik. Ama Yunanistan 15 gün sonra tam tersine davrandı. Burada uluslararası hukuktan yana olması lazım. Anlaşmalar varsa, bu anlaşmalara uymak gerekir. Yunanistan sonuçta AB’nin arkasına sığınması sorunları çözmez. Biz mektupları gönderiyoruz. Yunanistan siyasi demogoji yapıyor. Zayıf ve cılız cevaplar sunuyor. Yunanistan tezlerini çürüten mektuplarımızı görünce zıvanadan çıktı. AB maalesef yüzde yüz haksız olduğu halde yanında durmaya çalışıyor. Oysa biz sorunlar için Kıbrıs’ta, Ege’de çözümler ve öneriler ortaya koyuyoruz” dedi.
Kıbrıs sorunu
Kıbrıs Rum kesimine silah yardımı hakkında konuşan Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, “Bu konuyu Milli Güvenlik Kuruluda değerlendirildi. Bu noktaya nasıl geldik. Biz Kıbrıs konuşanda garantör ülkeyiz. KKTC’nin de haklarını savunmak zorundayız garantör ülke olarak. Oradaki Türk kardeşlerimizi korumak bizim hakkımız. 1960’lar, 1974’ler konuşuluyor ama ön günler geçti artık. Her zaman KKTC’nin haklarını koruyacağız. Güney Kıbrıs Rum kesimine yönelik silah ambargoları var. Bunların sebeplerinden birisi Rum tarafının kara para aklamada en önde gelen yerlerden birisi olması. Burada ABD’nin yıllardır bir denge politikası vardı. Bu politikadan 2 yıldır uzaklaştı. Bu konuda biz uyardık. ABD bir karar aldı. Biz gerekli tedbirleri aldık. Biz de ilaveten buraya takviye yapacağız. Silah anlamında, asker anlamında. Biz de bu kararı somut anlamda cevap vereceğiz. Bunlar teknik korular. Milli Savunma Bakanlığımız bu konuda değerlendirmelerini yapıyor. Ama ABD’nin bu kararına somut bir tepki vermemiz gerekiyor. Artık Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını göstermemiz gerekiyor” dedi.
12 adaların silahlandırılması
12 adaların silahlandırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusu üzerine, “Silahsızlandırılmış aralardan bahsediyorum. Yunanistan’ın ihlal ettiği adalar. 1923 Lozan antlaşması ile Yunanistan’a verildi bunların bir kısmı. Biz bu anlaşmanın tarafıyız. Bir kısım da 1947 Paris Barış anlaşması ile verildi. Biz o anlaşmanın tarafı değiliz ama Türkiye’nin taraf olup olmaması da önemli değil. Bu anlaşmalar niçin imzalanmış? Barışı tesis etmek için imzalandı. Barışın şartları olarak Yunanistan’a ‘bu adalar tamam sana verdik, senin. Ama bunları silahlandıramazsın’ Yunanistan bu adaları 1960’larda silahlandırmaya başladı. Önce inkar etti, sonra Kıbrıs Barış harekatından sonra ‘bize tehdit var o yüzden silahlandırıyoruz’ dedi. Tabi bu statü ihlali o günlerde başladı. Biz bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal eden Yunanistan’ı bu adımlarına karşı BM’ye bir mektup yazdık” dedik ki, ‘Bu alınan adalar bu şartlarda verildi, anlaşmalar da ortada. Dolayısı ile Yunanistan bu ihlalden vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır. Yunanistan hukuki bir cevap vermek yerine Türkiye bizim egemenliğimizi ihlal ediyor, tehdit ediyor demeye başladı. Oysa anlaşmalar var. Anlaşmayı ihlal eden Yunanistan. 8 ay sonra bir cevap yazdı. Biz tabi bir cevap daha yazdık. Yunanistan’ın iki cevabı oldu. İkisi de zayıf, cılız siyasi demogojiden ibaret. Hukuki yönü çok zayıf. Biz en son geçtiğimiz günlerde üçüncü bir mektubumuzu hukukçular ile oturduk. Yunanistan’ın içine düştüğü komik durumu anlatırken, yine hukuki argümanlarımızı bir kere daha güçlü bir şekilde ortaya koyduk. Yunanistan’ı da esasen zıvanadan çıkaran bu, delirten bu. Türkiye soğukkanlı hukuki argümanları ortaya koyuyor ve bu anlaşmalara ne kadar bağlı olduğunu, mesela Yunanistan diyor ki, 47 Paris Barış Anlaşmasına Türkiye taraf değil. Türkiye’nin taraf olup olmaması değil, o zaman sana verilmiş, İtalyanlar vermiş ama şart koşmuş. İmza atmışsın. Kime karşı silahlandırıyorsun bunu. Türkiye’ye karşı silahlanıyorsun. Silahlandırmayacaksın. Barışın korunması için bu şart. Bu şartı bozuyorsan, Türkiye’nin de eli kolu bağlı olarak beklemesi mümkün değil. Dedeağaç ve diğer bölgelerde ABD’nin sığınak yapması değişik bahaneler efendim Rusya'imiş oraymış buraymış vesaire ama görüntüler öyle değil. En son Yunanistan’a verilen zırhlı araçları da bizim uçaklarımız tespit etti. Bundan da çok rahatsız oldular. Attıkları her adımın farkında olduğumuzdan da rahatsız oldular. Bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal ettikleri bu adaları da bazılarını getirdiler bunu de tespit ettik. Bunun peşini tabi bırakmayacağız. Yunanistan ve Ankara Büyükelçilerini Bakanlığımıza çağırdık. Gerekli protestoları yaptık. Bundan sonra da adımlarımızı buna göre atacağız” dedi.
Adaların statüsü 60’lı yıllarda itibaren ihlal edilmiş”
Mavi Vatan’ın uluslararası anlaşmalarına geçmiş hükümetlerin uymamalarına ilişkin soruya;
“Dış politika milli bir politikadır. Dış politikayı içerideki kısır çekişmelere kurban etmemek lazım. Türkiye’nin milli menfaatlerini bir siyasete, ya da çekişmeye kurban etmemek lazım. Adalarla ilgili önceden muhalefet milletvekilleri de gündeme getiriyordu, şimdi getirmiyorlar. Neden getirmiyorlar? Çünkü biz onlara gerçekleri belgelerle arşivlerle gösterdik. Ne yapıyorlardı? ‘AK Parti hükümetleri döneminde şu oldu bu oldu’ Bizim cevabımız gayet net. Biz AK Parti iktidarları ya da Cumhur İttifakı temize çıksın diye ülkemize zarar verecek açıklamalardan da imtina ediyoruz. Yani muhalefeti kötülemek için AK Parti’yi temize çıkarmak için ülkemizin menfaatlerine zararlı ise adım atmaktan biz imtina ederiz. Cumhurbaşkanımız da biz de öyle. Ama bizim cevabımız net. 1996 Kardak krizinden sonra hukuki ve fiziki statüsünde herhangi bir değişiklik olmamıştır. En son zırhlı araç. Zaten adaların statüsü zaten 60’lı yıllardan itibaren ihlal edilmiş. Bu bir mazeret değil ama yani ilaveten bu zırhlı araçları gönderdiler. Onu saymazsak, 96 Kardak krizinden sonra böyle bir statünün ihlali olmamıştır. Dolayısıyla AK Parti’yi kötülemek için kara propaganda yapmaya gerek yok. Burada temize çıkarırsak bir tek AK Parti ve Cumhur İttifakı temize çıkar. 96’dan AK Parti hükümetlerine kadar olan hükümetlere de edecek bir sözüm yok” dedi.