Bayburt’ta bulunan ve yarım asrı aşkın tarihiyle bilinen Kutluer Konutları, belediyenin desteğiyle hat müzesine dönüştürüldü. Müzeye dönüşen konakta doğup büyüyen Rabia Kutluer, konağın müzeye çevrilmesi ve hat müzesi olmasının gurur verici olduğunu ifade etti.
Tuzcuzade Mahallesi Paşaoğlu Sokak üzerinde bulunan, yapımına 1955 yılında başlanan ve 3 yılda tamamlanan yarım asrı aşkın tarihiyle bilinen Kutluer Konakları, Bayburt’ta belediyenin destekleriyle müzeye dönüştürüldü. 2018 yılında kamulaştırılan ve gerekli restorasyon çalışmalarının ardından Bayburt kültürünün hizmetine sunulan, hat müzesi olarak ziyaretçilerini bekleyen 67 yıllık konak artık ’Bayburt Belediyesi Hattat Şair Ahmed Revayi Hüsn-i Hat Müzesi’ adıyla yaşayacak.
Doğup büyüdüğü konağı, müze haline getirildikten sonra gezen Rabia Kutluer, gezerken duygu dolu anlar yaşadı. Küçükken uyuduğu odada Bayburtlu şairlerin şiirlerinin yer aldığını belirten Kutluer, özellikle Bayburtlu şairlerin şiirlerinin odasında yer almasından dolayı mutluluk duyduğunu dile getirdi. Hattat Ahmed Revayi’nin heykelinin bulunduğu alanda önceden eski tip banyonun yer aldığını kaydeden Kutluer, "Bu heykelin olduğu kısım önceden banyoydu, tabii şimdi günümüzdeki gibi modern banyolardan değil. Ön kısım biraz daha yüksek, iç kısmı görece daha aşağıda, alçaktaydı. Önü ise perdeyle kapatılan eski bir banyoydu. Banyoyu kullananan ev halkının ya da misafirlerin ardından babaannem üzerini tahtalarla kapatıp, üzerine yorgan, yastık, döşek ve battaniyeleri koyup yüklük olarak kullanırdı" dedi.
"Konağın müzeye çevrilmesi, hat müzesi olması beni ve ailemi gururlandırdı"
Kutluer Konağı’nda doğan, çocukluğunu bu konakta geçiren Kutluer, "Kutluer Konaklarında doğdum, büyüdüm. Çocukluğum burada geçti. Kutluer Konağının bizden sonra müzeye çevrilmesi, hat müzesi olması beni ve ailemi gururlandırdı" diye konuştu. İki farklı konak olarak 1955 yılında Kutluer Konakları diye inşa edilen konaklar hakkında bilgi veren Kutluer, sözlerine şu şekilde devam etti: "Konaklar 1955 yılında yapıldı, 3 sene sürmüş yapımı. Sonra ailecek bu konaklara taşınmışlar. Babamın, amcalarımın, halalarımın çocukluğu burada geçmiş. Konak merkezi bir yerde konağımızın karşısında hamam var, yanında cami var, Paşaoğlu çeşmesi var ve o dönem Bayburt’ta mahalle odası kültürü tam oturmadığı için alt büyük oda mahalle odası olarak da kullanılmış. Camiye gelen, hamama gelen kimsesizler ağırlanmış, düğünler yapılmış, kız verilmiş, oğul everilmiş."
"Çocukluğum, kuzenlerimle birlikte bu merdivenli kısımda oyunlar oynamakla geçti"
Konakta babaannesi, dedesi, amcası, yengesi, kuzenleri ve kardeşleriyle birlikte uzun yıllar hep beraber huzur içerisinde yaşadıklarını ifade eden Kutluer, "Bu gördüğünüz oda annemin ve babamın odası. Yan büyük oda ise amcamla yengemin odasıydı. Biz de kuzenlerimle bu merdivenin üst kısmında, sofa denilen yerde oynardık. Adeta kuzenlerimle birlikte çocukluğumuz bu sofa üzerinde geçti diyebilirim. Dedemin, babamın mesleği demircilik olduğu için demir beşiklerimiz vardı. Bebeklerimiz vardı, babaannem onlara hep yatak, yorgan dikerdi, halam da işlerdi. Merdivenlerde oynardık, çok düştüğümüz olurdu. Merdivenin korkuluklarından aşağıya kaymışlığımız vardır, çocukluğumuz gerçekten güzeldi" ifadelerini kullandı.
"Konağa girince ilk hatırladığım şey bayramlar oluyor"
Babaannesini çok sevdiğini her fırsatta dile getiren Kutluer, babaannesinin konakta vefat ettiği anlardan bahsederken duygulandı. Her şeye rağmen iyi günlerinin, güzel anlarının yaşandığı konaktan bahseden Kutluer, bayram günlerini unutamadığını ifade etti. O günlerden bahseden Kutluer, "Bu konağa girdiğimde ilk önce hatırladığım şey bayram sabahları. Bayramlar çok güzel geçerdi. Kalabalıktı, yoğundu aile olarak hep iç içeydik. Mahalleden komşular da gelirdi, mahallenin genç kızları dedemi çok severdi ve harçlık almaya bayılırlardı. Kurban Bayramında sobanın üstünde et eksik olmazdı, kapıdan içeri giren yedirilirdi. Tatlı çorbayı hep hatırlıyorum, babaannem büyük kazanlarda yapardı, baklavalar börekler hepsi tepsi tepsi çokça yapılırdı. Dediğim gibi, bu eve girince hatırladığım en güzel şey bayramlardı. Babaannemi de, dedemi de bu evde kaybettim. Bir Arefe gününde babaannemi kaybettik, ani bir kayıptı ama ona rağmen güzel anıları hatırlamak güzel" ifadelerini kullandı. "Güzel günlerdi, o günleri yeniden yad etmek çok güzel" diyerek sözlerine son veren Kutluer, çocukken oyunlar oynadığı, konağın bahçesinde uzun uzun bakındıktan sonra, güzel anılarının olduğu konaktan hüzünlü bir şekilde ayrıldı.
Öte yandan 150’den fazla eserin bulunduğu, Bayburtlu şair Zihni’nin oğlu olan, Hüsn-i Hat Hocalığı yapan Ahmed Revayi’nin isminin yaşadığı Hüsn-i Hat Müzesi, Pazar ve Pazartesi günleri ziyarete kapalıyken, diğer günlerde 09.00-12.00, 13.30-17.00 saatleri arasında ziyaretçilerini bekliyor.