GAZİANTEP'te darbedilerek öldürüldükten sonra cesedi yaklaşık 8 ay derin dondurucuda saklanan Lina Nazlı Erbay'ın (3) babası Abdurrahman Erbay, şüphelilerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.Eşinden ayrıldıktan sonra çocuklarını almak için çok mücadele verdiğini söyleyen Erbay, "Eşimin kötü yaşam tarzından dolayı gezmediğim, onları aramadığım mahalle kalmadı. Lina Nazlı gitti, ben artık teselliyi küçük kızım Naime'de arayacağım" dedi.
Gaziantep'te Melisa İlhan, 4 yıllık eşi Abdurrahman Erbay'dan geçen yıl ayrıldı ve 3 ay önce de resmi olarak boşandı. Eşinden ayrıldıktan sonra ortaokul arkadaşı olan Muhabbet Toz ile birlikte yaşamaya başlayan Melisa İlhan, arkadaşı ve onun sevgilisi tarafından çocukları 3 yaşındaki Lina Nazlı ile 1,5 yaşındaki Naime Ceyda'nın alıkonularak fuhşa zorlandığını iddia etti. Pazartesi günü bir televizyon programına katılan Melisa İlhan, aylardır görmediği ve kayıp olan kızlarının bulunmasını istedi. Melisa İlhan'ın yaşadıklarını anlattığı programa telefonla katılan Kiraz Alkurt, küçük kızı Naime'nin kendisine bırakıldığını ve bakıcılık yaptığını söyledi. Bunun üzerine eve giden ekipler, Naime'yi teslim aldı, Kiraz Alkurt ise gözaltına alındı. Alkurt sorgusunda bakıcılık yaptığını ve Lina Nazlı'yı hiç görmediğini söyledi. Kiraz Alkurt, çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, Naime ise Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekipleri tarafından korumaya alındı.
Aynı gün polis tarafından gözaltına alınan Mehmet Aksu ile Muhabbet Toz, Lina Nazlı Erbay'ın öldüğünü ve cesedinin Seyrantepe Mahallesi’ndeki bir giyim mağazasında, derin dondurucuda saklandığını söyledi. Giyim mağazasındaki derin dondurucuda Lina'nın cansız bedenine ulaştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mehmet Aksu ile Muhabbet Toz, tutuklandı.
'BENİM CANIM YANDI BAŞKALARININ CANI YANMASIN'
Lina Nazlı'yı gözyaşları arasında toprağa veren ve taziyeleri kabul eden Abdurrahman Erbay, kızına bu acıyı yaşatanlara en ağır cezanın verilmesini istedi. Kızının hiçbir rahatsızlığının bulunmadığını ve darbedilerek öldürüldüğünü söyleyen Erbay, "Küçük meleğimi öldürdüler. Benim güzel kızıma kıydılar. Ben onun saçının teline bile dokunamazken, canı acır diye içim parçalanırken bir başkaları gidip benim küçücük kızımın canına kıydılar. Benim canım yandı, başka anne babaların canı yanmasın. Başka evlatlara kıyılmasın. Bunu yapanlara müebbet hapis cezası verilsin, gün yüzü görmesinler" diye konuştu.
'VÜCUDUNDA SİGARA SÖNDÜRÜLMÜŞ'
Abrurrahman Erbay, kızının daha önce hastanelere gittiğini ve annesinin imza vererek tedavi etmeden çıkardığını öne sürdü. Lina Nazlı'nın vücudunda sigara söndürüldüğüne dair izler ile darp izleri bulunduğunu anlatan Erbay, "Benim kızımın vücudunda sigara söndürüldüğüne yönelik izler var. Kızımın kafasına aldığı darbeler var. Bunlar annesi de yanlarında daha önce de kızımı alıp farklı hastaneye gidiyorlar. Ama doktorlar kızımın vücudundaki izleri görüp, şüphelenip polise haber vermiyor. Doktorlar bunu nasıl fark etmez. İmza karşılığında nasıl çocuğumun hastaneden çıkışına izin verilir" dedi.
'TESELLİYİ KÜÇÜK KIZIM NAİME'YE KAVUŞMAKTA ARAYACAĞIM'
Erbay, Lina Nazlı’yı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadığını ancak küçük kızı Naime'ye kavuşmak için ilgili kurumlara başvuruda bulunduğunu söyledi. Bundan sonraki süreçte teselliyi Naime'de bulacağını ve ona çok iyi bakacağını dile getiren Erbay, şunları kaydetti:
"Küçük kızım Naime'yi almak için Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne müracaatta bulunduk. Geldiler, evimizi kontrol ettiler. Kızımı bırakmayacağım. Bir şekilde alıp onu bağrıma basacağım. Küçük kızımı daha önce gördüm, hasret giderdim. Ben artık teselliyi onda arayacağım. Büyümüş, gülüşü, bakışı, ablası gibi. Naime'ye sarılınca, canına kıydıkları Lina aklıma geldi. Zor bir şekilde ayakta durabiliyorum. Ama benim artık Naime için ayakta durmam gerekiyor. Büyük kızımı kaybettim, küçük kızıma çok iyi bakacağım. Onu gezdireceğim, ona kıyafetler alacağım, oyuncak alacağım, saçlarını tarayacağım. Babalık görevimi layıkıyla yerine getireceğim. Daha önce de çocuklarıma çok iyi bakardım."
'EN BÜYÜK SINAVIMI ÇOCUĞUMU KENDİ ELLERİMLE MEZARA KOYARKEN VERDİM'
Erbay, en büyük sınavını çocuğunu kendi elleriyle mezara koyarken verdiğini söyledi. Eşinden ayrıldıktan sonra çocuklarını bulmak için her yolu denediğini anlatan Erbay, "Eşimden ayrılmadan önce de annesi çocuklarla fazla ilgilenmezdi. Ben daha çok ilgilenirdim. Çocuklarım hasta olduğunda sabahlara kadar başlarında bekliyordum. Benim eşim çok saftı ve çok çabuk kandırırlardı. Çocuğumu kendisinden almak için de çok mücadele ettim. Karakollara gittim, ifadeler verdim ama netice alamadım. Eski eşim suçluysa o da cezasını çeksin. Gecemi gündüzüme kattım. Sabahlara kadar mahalle mahalle çocuklarımı aradım. Gitmediğim yer kalmadı. Geceleri tek tek barları, eğlence mekanlarını kontrol ettim. Çok aradım mücadele ettim ama çocuklarıma ulaşamadım. Devlet kızlarımı anneye verdi güvenli ellerde diye şimdi bir kızım toprak altında bir kızım da koruma altında. En büyük sınavımı kızımı mezara koyarken verdim" ifadelerini kullandı.