Ege Üniversitesinden dünyada bir ilk daha…
Ege Üniversitesi (EÜ) akademisyenleri, diyabet hastalarını sevindirecek yeni bir projeye imza attılar. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Anıl Murat Öztürk’ün yürütücülüğünü yaptığı; Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Nezih Sertöz, Dr. Arman Vahabi, Eczacılık Fakültesi’nden Prof. Dr. Pınar Kara Kadayıfçılar, Doç. Dr. Güliz Armagan, Arş. Gör. Derviş Birim ve Fen Bilimleri Enstitüsü’nden Marina Serin’in araştırmacı olduğu proje kapsamında geliştirilecek yöntem ile diyabet hastalarında sinir hasarı erken tespit edilerek uzuv kayıplarının önüne geçilecek. Dünyada ilk olma özelliği taşıyan tanı kiti için patent başvurusu da yolda.
Doç. Dr. Öztürk ve proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Murat hocamız ve ekibi, diyabet hastalığına yönelik çok önemli bir projeyi hayata geçirdiler. Bu tür hastaların en önemli sorunlarından olan ayak yaralarını ve uzuv kaybını erken tanı ile önleyecek olan proje, dünyada ilk olma özelliğini taşıyor. Hocamızı ve ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.
Diyabetin, dünyada birinci öncelikli halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Anıl Murat Öztürk, “Bilindiği üzere diyabet ya da halk dilinde şeker hastalığı, kanda glukoz seviyesinin uzun süreli yüksek olmasıdır ve dünyada birinci öncelikli halk sağlığı sorunudur. Kanda glukoz seviyesinin uzun süreli yüksek olması, vücutta birçok sistemin düzgün çalışmasını engelliyor. Ayrıca hastaların özellikle ayaklarında sinir dokusunda hasar meydana getirebiliyor. Bunun sonucunda ayakta deformasyon ya da hissizlik sonucu basılara bağlı yaralar açılabiliyor. Bir kere oluştuktan sonra tedavisi oldukça güç olan bu yaralar, kimi hastalarda uzvun kesilmesini dahi gerektirebiliyor” dedi.
“Erken tanı ile uzuv kaybı önlenecek”
Geliştirilecek tanı kiti hakkında bilgi veren Doç. Dr. Öztürk, “Hâlihazırda kullanımda olan tanı araçları, diyabetik sinir hasarı tanısını ancak geç dönemde, olgularda karıncalanma, uyuşukluk gibi belirtiler ortaya çıktığında koyabilmektedir. En ideal tetkik, EMG denilen sinirlere iğneler batırılarak yapılan sinir iletim hızlarının ölçümüdür. Hastaların bu test için randevu almaları gerekiyor. Bu, hastaya iğneler batırılarak yapılan invazif bir işlemdir. Projemizde geliştirdiğimiz tanı kiti, şeker hastalarında meydana gelen sinir hasarını erken dönemde tanımamızı mümkün kılacak. Sadece aynı gün hastanın kolundan alınacak az miktarda kan ile bakılabilen ucuz ve kolay uygulanabilir bir tanı testi geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu sayede hastalara aynı gün muayene anında sinir hasarı başlayıp başlamadığı tanısı verilebilecek. Sinir hasarı başlangıcının kandan bakılacak değerler ile ortaya konabilmesi iğne, EMG, doku örneği alınması gibi hem uzun hem de hastaya acı verebilen girişimsel yöntemlere karşı etkin ve uygulanabilir bir tanı aracı olarak kullanıma girebilecek. Bu sayede şeker hastalarında sinir hasarı erken dönemde hastanın polikliniğe başvurduğu sırada hızla saptanabilecek, diyabetik ayak yaralarının önüne geçilebilecek, istenmeyen uzuv kayıpları önlenebilecek. Ayrıca bu yöntem ile ilgili olarak dünyada ilk olduğundan patent başvurusunda da bulunmayı planlıyoruz” diye konuştu.