Son zamanlarda cevabını bilemediğimiz sorularla belirsizlikler içerisindeyiz.
Son zamanlarda cevabını bilemediğimiz sorularla belirsizlikler içerisindeyiz. ‘’İhtiyaçlarımı rahatlıkla karşılayabilecek miyim?’’ gibi cevabını aradığımız belirsiz düşüncelere yoğun bir şekilde maruz kalmaktayız. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikoloji Uzmanı Kln. Psk. Müge Leblebicioğlu Arslan, ekonomik kaygı hakkında açıklamalarda bulundu.
Kişiler olumlu ya da olumsuz fark etmeksizin yeni bir durumla karşılaştıklarında kaygı belirtileri gösterebilirler. Kaygı duygusu, dışarıdan gelen tehdidin tam olarak ne olduğunun bilinmemesi ve geleceğe yönelik sınırların belirsiz olmasından kaynaklı hissettiğimiz bir duygudur. Buradan baktığımızda kişilerin algıladıkları ekonomik durumlarının ve yaşadıkları ülkenin ekonomik dalgalanmalarının, ruh sağlıkları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu söylenilebilir.
Ekonomik dalgalanmalar kişilerin yaşamlarını olumsuz etkiliyor
Hayat aslında belirsizlikler üzerine kuruludur. Bu belirsizlikler ister olumlu olsun ister olumsuz, belirsiz olan her durum kişilerde bir takım olumsuz duyguları tetikleyebilir. Belirli düzeyde hissedilen kaygı aslında sağlıklı bir duygudur. Bizi motive eder, tehlikelere karşı kendimizi ve çevremizdekileri korumamıza ve önlemler alarak hayatta kalmamıza yardımcı olur. Örneğin; bu durumda kaygı kişiyi çalışmaya, planlamaya, sorgulamaya, gelişmeye ve birikim yapmaya itebilirken daha yoğun hissedilen kaygı ise kişinin yaşamdan aldığı doyumu olumsuz yönde etkileyebilecek düşünce ve davranışlara itebilir. Dolayısıyla hissedilen kaygının yoğunluğu ve kişinin günlük hayatındaki işlevselliği üzerindeki etkisinin, ruh sağlığı üzerinde belirleyeci bir faktör olduğu söylenebilir. Rutinler kişilerin olumsuz duygularla baş edebilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Kişiler içinde bulundukları belirsizliği gün içindeki rutinleriyle farkında olarak ya da farkında olmadan belirli hale getirirler. Örneğin, sabah belli saatlerde uyanmak, işe gitmek, işten sonra dışarıda bir şeyler içmek ya da yemek yemek, spor yapmak, sosyal aktivitelerde bulunmak, belirli zamanlarda seyahat etmek, alışveriş yapmak, hobileriyle ilgilenmek gibi tüm bu aktiviteler kişilerin hayatındaki motivasyonel rutinler arasında yer alabilir. Kişilerin yaşamlarındaki bazı faktörler mevcut rutinleri üzerinde engelleyici ya da bozucu rol oynayabilmektedir. Ne yazık ki günümüzde gerek Pandemi koşulları gerekse mevcut ekonomik dalgalanmalar, kişilerin günlük rutinlerini gerçekleştirebilmesini zorlaştırabilmekte hatta rutinleri üzerinde bozucu etkiye neden olabilmektedir.
Ekonomik kaygıyla başa çıkmada neler yapılabilir?
Geçmişe ve geleceğe yönelik hatalı düşünceler yerine gerçekçi ve işlevsel düşüncelere odaklanın. Olumsuz duygular karşısında duygusal yeme ya da duyguları bastırma gibi işlevsel olmayan tutumlardan uzak durmak son derece önemlidir. Bu süreçte duygu ve düşünceleri ifade etmek, aile ya da yakın arkadaşlardan maddi veya manevi destek talep etmek, duygu paylaşımında bulunmak ve sevdiklerimizle vakit geçirmek gibi aktivitelerin olumsuz duygunun azalmasında önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte yeterince iyi uyumak, düzenli beslenmek, kişiyi rahatlatacak yoga, meditasyon ya da gevşeme egzersizleri gibi tekniklerden faydalanmak da işlevsel baş etme yöntemleri arasında yer almaktadır.
Ekonomik durumunuzu daha verimli bir şekilde yöneteceğiniz yolları değerlendirin
Ekonomideki belirsizlik ve tutarsızlıklar karşısında kişilerin ekonomik durumlarına göre yeniden planlama yapmaları oldukça önemlidir. Planlamalar başlangıçta kişide endişe ve ümitsizlik uyandırsa dahi özellikle öncelikli ödeme planlarının yapılması ve giderlerin yeniden değerlendirilmesi gibi çözüm arayışlarının kişiyi uzun vadede rahatlatabildiği görülmektedir.
‘’Ya Hep Ya Hiç” yapmak yerine rutinlerinizi yeniden düzenleyin
Mevcut sürdürülebilir rutinlere mümkünse devam edebilirsiniz. Devam edilmesi maddi ya da manevi açıdan güçlük oluşturan rutinler yerine yeni rutinler oluşturmak kişilerin olumsuz duygu durumları üzerinde rahatlatıcı bir etki oluşturabilmektedir. Örneğin; maliyeti yüksek bir spor salonuna gitmekten tamamen vazgeçmek yerine ekonomik durumunuza uygun bir spor salonuna gitmek, evde spor yapmak ya da açık alanda yürüyüş yapmak gibi yeni rutinler oluşturmak kişilerin iyi olma halinde önemli bir rol oynamaktadır.
Sosyal medyanın aşırı kullanımından uzak durun!
Gün içerisinde gerek gazetelerde gerekse televizyon gibi kitle iletişim araçlarında ve sosyal medya kanallarında ekonominin durumu hakkında çok fazla olumsuz habere maruz kalmaktayız. Olumsuz bir durum, duygu ya da düşünceye sürekli olarak maruz kalmak kişilerde kaygıyı tetikleyebilmekte hatta var olan kaygıyı arttırabilmektedir. Bu noktada sınırlandırmanın, kaygı belirtileri üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu söylenebilir. Burada kast edilen var olan gerçekliği inkâr etmek ve görmezlikten gelmek değildir. Tabii ki de kişiler birtakım bilgiler edinmeli ve gündemi takip etmelidirler. Ancak yoğun kaygı oluşturacak içeriklere sınır getirmek ve aşırı maruz kalmaktan kaçınmak kişilerin iyi olma halinin artmasında önemli bir etkiye sahiptir. Örneğin, ‘’ sabahları kalktığımda 10 dakika haberlere bakacağım.’’ şeklinde kişi kendi yaşam düzenine göre medya kullanımına sınırlama getirebilir.
Ancak tüm bunlara rağmen kişi mevcut durumla baş etmekte güçlük yaşıyorsa, kişinin duygu yoğunluğunda bir azalma olmuyorsa ya da duygunun şiddeti giderek artıyorsa, ve bu durum kişinin günlük hayatını ve işlevselliğini olumsuz yönde etkilemeye başladıysa psikoterapi desteğinin alınması kişinin psikolojik iyi olma hali açısından oldukça önemlidir.