HALK Bilimci ve Folklor Araştırmacısı Esat Uluumay’ın, Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü 3 kıtadaki topraklardan kendi çabalarıyla topladığı 18 ayrı koleksiyonda, din adamlarının kıyafetlerinden gelinliklere, dergah kültüründen kahve kültürüne, kapı tokmaklarından kişisel bakım malzemelerine kadar nadide parçalar Uluumay Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takıları Müzesi’nde sergileniyor. Uluumay Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Müze Bilimci Feyza Uluumay Gökalp, “Osmanlı Halk Kıyafetleri koleksiyonu, 1872 yılında Osman Hamdi’nin Viyana fuarına götürdüğü Elbise-i Osmaniye sergisinden bugüne toplanmış en büyük, en kapsamlı koleksiyondur” dedi.
3 kıtada 600 yılı aşkın süre hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun, fethettiği topraklardaki halkların giydiği kıyafetler, takılar ve yaşam kültürlerine ait objeler, Bursa’daki özel koleksiyon ile ziyaretçilerini zamanda yolculuğa çıkarıyor. Unesco Kültür Mirası listesine alınan Muradiye Külliyesi bölgesindeki Şair Ahmet Paşa Medresesi içinde yer alan, Uluumay Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takıları Müzesi’nde, Halk Bilimci ve Folklor Araştırmacısı Esat Uluumay’ın, Osmanlı’nın hüküm sürdüğü topraklarda kendi çabalarıyla topladığı 18 ayrı koleksiyonda, din adamlarının kıyafetlerinden gelinliklere, dergah kültüründen kahve kültürüne, kapı tokmaklarından kişisel bakım malzemelerine kadar nadide parçalar sergileniyor. Koleksiyon, Fatih Sultan Mehmet tarafından Bursa’ya sürgün edilen, Osmanlı’nın ilk aşk ve doğa şairi Şair Ahmet Paşa’nın kurduğu medrese içerisinde bulunan ve ‘hücre’ adı verilen 11 odada ziyaretçilerle buluşuyor. 2004 yılında ziyarete açılan özel koleksiyondaki parçaların tamamı orijinal. Alanın yetersizliğinden dolayı, 50 yılda toplanan 60 bin parçalık özel koleksiyondan, 15 bin eser sergilenebiliyor. Müzede ayrıca Osmanlı coğrafyasının yanı sıra Orta Asya Türkleri ile Selçuklu, Memlükler, Roma ve Bizans dönemine ait parçalar da sergileniyor.
2018 yılında yaşamını yitiren babası Esat Uluumay’ın çocukluk yıllarında başlayan koleksiyon tutkusunun, nadide parçaların bulunduğu koleksiyonu Bursa’ya kazandırdığını söyleyen Uluumay Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Müze Bilimci Feyza Uluumay Gökalp, “Kendisi çocukluktan itibaren başlayan koleksiyon tutkusunu, lise yıllarında Türk folklorüne, özellikle Kılıç-Kalkan folklorüne gönlünü aktararak devam ettirdi. Daha sonra bu Kılıç-Kalkan işi çok ilerleyince yurt dışındaki festivallere katıldılar. O katıldıkları festivallerde Türkiye’den gelen diğer grupların kıyafetler üzerlerinde oynamalar yaptığını görüyor. Ve etnolojik açıdan orijinalitenin korunması gerektiğine inandığı için bu kıyafetlerin koleksiyonunu yapmaya başlıyor. Kıyafet koleksiyonu yaptığınızda, insanların yaşayış biçimini öğrendiğinizde konu sizi başka yerlere götürüyor. Onların yaşam objeleri, sonra takılar, sonra hamam eşyaları, oradan kahve eşyaları, dergah kültürü derken müthiş bir koleksiyon oluşuyor. 1872 yılında Osman Hamdi’nin Viyana fuarına götürdüğü Elbise-i Osmaniye sergisini, maalesef Osmanlı-Rus savaşı yüzünden geri getirememiş. Osmanlı Halk Kıyafetleri koleksiyonu o günden bugüne toplanmış en büyük, en kapsamlı koleksiyondur” dedi.
MACAR EL MATARASINDAN, OSMANLI HALK KIYAFETLERİNE
Babasının koleksiyon merakının, çocukken kendisine hediye edilen bir Macar el matarası ile başladığını söyleyen Feyza Uluumay Gökalp, şunları söyledi:
“Bizim kapalı çarşımız var Bursa’da. Eski ahilik teşkilatından çok değerli esnafımız bulunmaktadır. O dönemlerde aynı mesleği icra edenler yan yana dükkan açarlarmış. Değişik malzemelerin bir arada satıldığı bir bölümde, babam babaannemin elinden kurtuluyor. Bir dükkana giriyor. Girdiği dükkanda da Macar el matarası görüyor. Hayranlıkla onu izliyor, sorular soruyor. Beyefendi de ona ayrıntıları anlatıyor. Ondan sonra da onu babama hediye ediyor. Diyor ki ‘Bak bunu ben sana hediye ediyorum. Ama bundan sonrakileri sen kendi harçlığını biriktirerek gelip al. Bunların koleksiyonunu yap’ diyor. İlk koleksiyon lafını ve koleksiyonerliği babam orada öğreniyor.”
‘BİR ARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜ ÇOK DEĞERLİ’
Esat Uluumay’ın kendi araştırma ve çabalarıyla toparladığı Kafkasya’dan Macaristan’a, Irak’tan Yemen’e kadar tüm Osmanlı coğrafyasından tamamı orijinal halk kıyafetleri, gümüş halk takıları, kahve kültürü, Türk hamamı, Atçılık ve koşum takımları, musiki aletleri ve halk sanatlarından nadide örnekler sergileniyor. Osmanlı döneminde yaşamış din adamlarının kıyafetlerinin yer aldığı koleksiyonun en değerli parçalardan biri olduğunu söyleyen Feyza Uluumay Gökalp, “Din adamları kıyafetleri bizim çok değer verdiğimiz bir koleksiyon. Rum Ortodoks, Türk Karaman Ortodoksları, Bursa Yahudileri, Katolik Ermeniler, Alevi Bektaşi kıyafeti ve Kadı kıyafeti sergileniyor. Müzecilik üzerine okuduktan sonra mezun olurken, bir tez hazırladım. O tez esnasında da Osmanlı’da yaşamış din adamlarıyla ilgili küçük hikayeler buldum. İnanılmaz şeyler yaşanmış bu topraklarda. Bir arada yaşama kültürü çok değerli. Bugün çocuklarımızın muhakkak bunları bilmesi gerekiyor. Muhakkak onlara aktarmamız gerekiyor. Bugün bir İngiliz nasıl snopça dolaşabiliyorsa imparatorluk soyundan geldiği için, bizim ondan daha eskilere giden bir kültürümüz var. Bu bizi gururlandırmalı. Ve çocuklar muhakkak tanımalı. Özellikle bu dinlerin bir arada yaşayıp, birbirlerini yargılamadan, sorgulamadan, oldukları gibi kabul ederek bir arada yaşamaları, o anlamda bu koleksiyona sahip olmaktan çok gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.
ESERLERİN HİKAYELERİ KİTAPLAŞIYOR
Osmanlı kültürünü gelecek nesillere aktarmak için Uluumay Akademi’sini kurmak için çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Feyza Uluumay Gökalp, koleksiyonda yer alan eserlerin hikayelerini kitap haline getireceğini söyledi. Feyza Uluumay Gökalp, “İlk kitabımızı çıkartıyoruz. Boncuk ve nazar. Bütün Türklerde nazar inancı ve boncuğu anlatıyor” dedi.