BOLU'da, emekli Hasar Başar'a (69) kendilerini telefonda polis ve savcı olarak tanıtarak, 50 bin TL'sini dolandırdıkları iddiasıyla haklarında 10’ar yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan tutuksuz 4 sanık, ilk duruşmaya katılmadı.
Duruşmada ifade veren Başar, "Adamlar öyle profesyonel çalışmışlar ki arabamın plakasına kadar, evdeki altınlara kadar her şeyi biliyorlardı. 6 adet Reşat altını 20 bin liraya satıp, evdeki 30 bin lirayı da yanıma alıp toplam 50 bin lirayı gönderdim. Sonra telefon irtibatı kesildi. O zaman dolandırıldığımı anladım" dedi.
Hasan Başar, geçen yıl evinde otururken telefonu çaldı. Telefondaki kişiler, Hasan Başar'ın Bolu'daki bir kuyumcu soygununa isminin karıştığını söyledi. Dolandırıcılar, Başar'dan evdeki altınları alıp kuyumcuya gitmesini ve altınların seri numaralarını kontrol ettirmesi gerektiğini söyledi. Şüpheli, altınların seri numarasının tutmadığını söyleyerek bozdurmasını ve evindeki diğer nakit parayla birleştirip parayı söylediği hesaba göndermesini istedi. Telefonda kendisini savcı olarak tanıtan kişi, gönderdiği parayı olayı çözmek için kullanacaklarını belirterek Başar'ı ikna etti. Başar, dolandırıcının söylediklerini yapıp, 50 bin TL parayı kendisine verilen hesap numarasına gönderdi.
Bir süre sonra dolandırıldığını anlayan Hasan Başar, savcılığa giderek suç duyurusunda bulundu. Yapılan çalışmayla Ahmet Ten, Ayşe Ertaş, Hilmi Can Hoşaf ile Kenan Namlu gözaltına alındı. Serbest bırakılan 4 kişi hakkında 10'ar yıla kadar hapis istemiyle ‘Dolandırıcılık’ suçlamasıyla dava açıldı. 4 sanık da tutuksuz yargılandıkları davanın ilk duruşmasına katılmadı. Mağdur Hasan Başar ise duruşma salonunda hazır bulundu.
‘DOLANDIRICI KURBANI OLDUM’
Duruşmada ifade veren Başar, “Bu yaşta dolandırıcı kurbanı oldum. Adamlar öyle bir planlı çalışıyorlar ki, inanmamak elde değil. Geçtiğimiz yıl eşimle evde otururken cep telefonum çaldı. Karşımdaki kişi bana kendisinin polis memuru Faruk olduğunu söyledi ve adımın Bolu’da bir kuyumcu soygununa karıştığını belirterek, evde altın olup olmadığını sordu. Sonra da yanımda savcı Bey var telefonu ona veriyorum diyerek, kendisiyle görüşmem sağlandı. Savcı evde bulunan altınları kuyumcuya götürmemi ve seri numaralarının alınacağı, seri numarası tutmazsa bozdurmamı söyledi. Amaçlarının beni korumak olduğunu belirtti. Ben de peki savcım diyerek altınları alıp kuyumcuya gittim. Fakat telefonu sürekli açık tuttular. Kuyumcuya girdiğimde savcı bana seri numarasını boş ver, biz olayı çözmek üzereyiz. Sen altınları bozdur, evdeki nakit parayı da Can Hoşaf adına havale yapmamı istedi. Gönderdiğin parayı olayı çözmek için emanet olarak kullanacağız diyerek beni ikna ettiler. Ben de parayı havale ettim” ifadelerini kullandı.
Dolandırıcıların çok profesyonel olduğunu belirten Başar, “Adamlar öyle profesyonel çalışmışlar ki; arabamın plakasına kadar, evdeki altınlara kadar her şeyi biliyorlardı. 6 adet Reşat altını 20 bin liraya satıp evdeki 30 bin lirayı da yanıma alıp toplam 50 bin lirayı gönderdim. Sonra telefon irtibatı kesildi. O zaman dolandırıldığımı anladım ama iş işten geçti. Tek isteğim, beni dolandıranların yüzünü görmek” diye konuştu.
Duruşmaya katılmayan 4 sanığın da savcılıktaki ifadelerinde suçlamaları kabul etmediği öğrenildi. Sanıkların, tutuksuz yargılanmasının devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.