ZONGULDAK'tan depremde görev yapmak için Hatay'a gelen ve enkaz altına giren Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi'nden (UMKE) Hülya Özoğlu (38), ''Enkaz altında kalanlarla konuşurken tabi ki duygulanıyorsun.
Gözyaşlarımı tutamadığım zamanlar oluyor ama hem enkaz altındaki hem de dışarıda onu bekleyen kişi bizden güç alıyor. Profesyonel anlamda bunlara dikkat etmek zorundayız'' dedi.
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgeye yurdun dört bir yanından arama- kurtarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri arasında Sağlık Bakanlığı'na bağlı UMKE de yer aldı. Zonguldak'tan Antakya'ya gelen, UMKE'de görevli Hülya Özoğlu, enkaz alanının dar olması nedeniyle müdahale eden kişinin fiziğinin de önemli olduğunu belirtti. Özoğlu, ''Biz enkaz altında yeterli şartlar sağlandığında enkaz altına girip, damar yolu, oksijen desteği ve ilk müdahalesini yapıyoruz. Hasta enkaz altından çıkarma durumuna geldiğinde ekiplerle birlikte çıkarıyoruz'' dedi.
İLK ÖNCE 5 YAŞINDAKİ KUMSAL'I ÇIKARMIŞ
İlk olarak depremden 17 saat sonra 5 yaşındaki Kumsal adlı çocuğu enkazdan sağ olarak çıkardıklarını anlatan Hülya Özoğlu, ''İlk 17 saatte Kumsal adlı kız çocuğunu yaklaşık 4 saatlik çalışma sonucu çıkartım. Ben sürekli Kumsal ile konuştum. Ona gerekli sağlık müdahalesine yaptım. Yaklaşık 20-25 kişi sağ olarak enkaz altından çıkardık'' diye konuştu.
'GÖZYAŞLARIMI TUTAMADIĞIM ZAMANLAR OLUYOR'
2 çocuk annesi olduğunu belirten Hülya Özoğlu, kurtarma sırasında göçüklerin oluşabilme riskine rağmen enkaza girip müdahalelerde bulunduğunu belirtti. Özoğlu, ''2 çocuğum var. Orada sizden yardım isteyenleri duyunca bunları hiç düşünmüyorsunuz. Sadece onu oradan sağlıklı bir şekilde nasıl çıkarırız, onu düşünüyoruz'' dedi.
Sağ kurtardığı kişilerle diyaloglarını da anlatan Özoğlu, ''Kumsal ile diyaloğumuz vardı. Benden kız bebek istedi. Susamıştı. Ağzına pamukla su sürdük. Lunaparka gitmek istiyordu. Bunları onunla konuştuk. Onları canlı tutmak ve yanında olduğumuzu belirtmek için sürekli onlarla konuşuyoruz. Muzaffer ve Özlem diye el ele tutuşan çiftimiz vardı. Onlarla 'Dışarı çıkarsak kahve içeriz' diye sohbet ettik. Onlarla konuşurken tabi ki duygulanıyorsun, gözyaşlarını tutamadığın zaman oluyor. Ama hem enkaz altındaki hem de dışarıda onu bekleyen kişi, bizden güç alıyor. Profesyonel anlamda bunlara dikkat etmek zorundayız" diye konuştu.