Doğuştan görme engelli olan Dilek Karaca, Kocaeli’nin Derince ilçesinde bulunan Melikşah Anadolu Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapıyor. Adeta gönül gözü ile öğrencilerini eğiten ve geleceğe hazırlayan Dilek öğretmenin azmi, öğrencileri tarafından takdir görüyor. Dilek Karaca, öğretmenliği seçmesinin ana sebebi olarak, öğrencilerde engellilere karşı farkındalık oluşturmanın yattığını söyledi. Kendisinin mezun edeceği öğrencilerin bu bilinçle yetişeceğini ve duyarlı olacaklarını anlatan Karaca, tüm enerjisini mesleğine veriyor. Kendi öğrenciliğinde fedakar eğitimcilerden öğrenim gördüğünün altını çizen genç öğretmen, ilkokul öğretmenini tanıdığı anda kendisinin de bu mesleği seçmeye karar verdiğini ifade etti.
“Mezun ettiğim öğrencilerim, engellilere nasıl yaklaşmaları gerektiğini biliyor olacak”
Dilek Karaca, engelli olmayan öğrencilere engellilere nasıl yaklaşmaları gerektiğini uygulamalı olarak anlatma şansı bulduğunu söyledi. Bunun öğrencilerin gelişiminde önemli bir yer tutacağını belirten Karaca, “Engelli olmayan öğrencilerin öğretmeni olabilmek çok değerli bir şey. Çünkü onlara farkındalığı uygulamalı olarak öğretme fırsatı buluyorsunuz. Onlar için de çok farklı bir durum. Bundan sonra şunun rahatlığı içerisindeyim; benim mezun ettiğim öğrencilerim engellilere nasıl yaklaşmaları gerektiğini biliyor olacaklar. Bir engelliyle karşılaştıklarında tedirgin olmayacaklar, ön yargılı olmayacaklar. ‘Okulumuzda engelli öğretmen talep etmiyoruz’ demeyecekler ya da ‘Okulumuzda engelli öğrenci talep etmiyoruz’ demeyecekler. Benim öğrencilerim her anlamda engelli farkındalığı bilincine sahip bireyler olarak yetişecekler. Mimar, mühendis veya müteahhit olduklarında, bir bina tasarlamaları gerektiğinde erişilebilirlik koşullarına dikkat edecek bireyler olarak karşımıza çıkacaklar. Bu benim için çok mutluluk verici bir şey” dedi.
“Hayalim, farklılığın bir engel değil zenginlik olduğunu anlatmaktı”
En büyük hayalinin engellilere karşı farkındalığı anlatmak olduğunu ve bu yüzden öğretmen olmayı seçtiğini ifade eden Karaca, “Benim çok değerli öğretmenlerim vardı. Benim öğretmenlerim boş zamanlarında bana vakit ayırıp matematik anlatırlardı, edebiyat anlatırlardı, test çözdürürlerdi, bunun karşılığında da benden hiçbir ücret almazlardı. Ben öğretmen olmaya ilkokul öğretmenimi tanıyınca karar verdim. Çünkü ben yatılı okulda öğrenciydim ve benim öğretmenim bize yemeğimizi yedirmeden kendisi yemek yemezdi. Ortaokula geçtiğimde de duyarlı öğretmenlerim oldu. Liseye geçtiğimde yine fedakar öğretmenlerim vardı. Üniversiteye geçince de hayatla yüzleştim. O zaman dedim ki; ‘Ben öğretmen olmalıyım’. Benim bir engelli olarak yaşadığım olumsuzlukları başkalarının yaşamaması için, onlara hayatta farklı bireylerle de karşılaşabileceklerini, farklılığın bir engel değil aslında bir zenginlik olduğunu anlatmaktı hayalim. Bu yüzden öğretmen oldum ve başardığımı düşünüyorum” diye konuştu.