İklim krizine karşı acil ve etkili adımlar atılmasını talep eden genç iklim aktivistleri, tüm dünyayla eş zamanlı olarak 23 Eylül Cuma günü İstanbul Selamiçeşme, Özgürlük Parkı’nda İklim Grevi eylemi yapacak. Çok sayıda çevre gönüllüsünün katılacağı ve tüm çevre örgütleri tarafından desteklenen eylemde küresel iklim değişikliğinin artık bir krize dönüştüğü vurgulanacak, iklim adaleti talep edilecek, forumlar düzenlenecek ve yürüyüş yapılacak.
Her yıl eylül ayında küresel boyutta yapılan, yerel ve merkezi yönetimleri, gelecekte yaşamı mümkün kılacak şekilde, iklim krizi ile gerçek anlamda mücadelenin bir parçası olmaya ve kalıcı adımlar atmasını sağlamaya dönük eylemler bu yıl iklim krizinin daha da ağırlaşan sonuçlarının gölgesinde yapılıyor. Ülkemizde de etkisini hissettiren kuraklık, orman yangınları, sıcak hava dalgaları çevre ve insan sağlığı açısından giderek onarılmaz sonuçlar ortaya koyuyor. Bugün küresel iklim değişikliğini durdurmak için son umut olarak bakılan ancak birçok bağımsız bilim insanı tarafından da hedefleri yetersiz bulunan Paris İklim Antlaşması’nın atmosfere bırakılan sera gazı miktarını düşürmeye dönük hedeflerine ulaşmaktan da oldukça uzağız. 14 Eylül tarihinde COVID-19 pandemisi nedeniyle yayımlanan ve pandemi ile ilgili geleceğe dönük önerilerin bulunduğu Lancet’in Uzmanlar Komisyonu raporunda pandemi nedeniyle Paris İklim Antlaşması’nın hedeflerine ulaşmanın da zorlaştığı belirtilmiştir. Raporda pandemi sonrası iklim ve ekosistem krizlerinin bir an önce yeniden ele alınması önerilmiştir. Lancet’in raporunda da vurgulandığı gibi; dünya şu anda sanayi öncesi döneme göre 1,2°C daha sıcaktır ve 2014’ten bu yana geçen 8 yıl, kayıtların 1870’te başlamasından bu yana en sıcak sekiz yıl olmuştur, yaşadığımız yılda büyük olasılıkla 2021’den daha sıcak bir yıl olarak kayıtlara geçecektir. Küresel iklim krizinin bu gidişi kısa sürede durdurulamazsa çok yakında Paris İklim Anlaşması tarafından bir dönüm noktası olarak kabul edilen 1,5°C eşiğini aşabileceği açıktır. Lancet uzmanlar raporuna göre; pandemi nedeniyle ortaya çıkan finansman sorunları Paris İklim Antlaşması’nın uygulanmasını zorlaştırmıştır. Gelişmiş merkez kapitalist ülkeler bugüne kadar, Paris İklim Antlaşması ile gelişmekte olan ülkelerin “yenilenebilir enerji kaynakları kapasitesini” geliştirmek için vermeyi taahhüt ettikleri yıllık 100 milyar dolarlık yardımı yapmadıkları gibi, atmosferdeki sera gazlarının en önemli kaynağı olan fosil yakıtların kullanımını yasaklama konusunda adım da atmamışlardır. Kasım 2021 İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleştirilen 26. BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) ülkeler, iklim değişikliğine karşı alınacak bir dizi önlemi içeren bir anlaşmayı imzalamalarına karşın bu anlaşmada, kömürün aşamalı olarak kullanımının terk edilmesi yerine, sadece aşamalı olarak azaltılması taahhüdü verilebildi. Diğer fosil yakıtların kullanımının terk edilmesi için ise herhangi bir taahhüt vermekten ise ülkeler kaçınmaya devam ediyor. Üstelik devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle başta Avrupa ülkeleri olmak üzere çok sayıda ülke “azalttıkları” kömür tüketimine yeniden dönmeyi ve daha önce kapatmaya başladıkları kömürlü termik santrallerini yeniden açmayı tartışmaya başlamışlardır. Gelişmiş merkez kapitalist ülkeler ile diğer ülkeler arasındaki dev eşitsizlikler Lancet’in Uzmanlar Komisyonu raporunda da vurgulandığı gibi pandemi döneminde daha da derinleşmiş ve küresel iklim değişikliği ile ilgili adımların cesurca atılabilmesini daha da zorlaştırmıştır.
Görüldüğü gibi 23 Eylül Cuma günü dünya ülkeleriyle birlikte ülkemizin birçok kentinde düzenlenecek İklim Grevi etkinlikleri, geçtiğimiz yıl yapılan etkinliklerden bu yana küresel iklim değişikliği açısından daha da ağırlaşan koşullarda yapılmaktadır. Her vatandaşımızın temel bir insan hakkı olan sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının savunucusu olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) dünyada ve ülkemizdeki 2022 İklim Grevi etkinliklerini desteklemekte ve dünyamızın, ekosistemlerimizin ve insanlarımızın geleceği açısından merkezi ve yerel yönetimlerimizin ülkemizin sera gazı emisyonlarını azaltmak için ciddi adımlar atmasını talep etmektedir. Bunun ilk adımı ise merkezi yönetimin kömürlü termik santrallere dayalı enerji politikasından vazgeçtiğini ve yeni kömürlü termik santral projelerini iptal ettiğini kamuoyuna açıklaması olacaktır.