Bundan 10 yıl önce kurumların gündeminde ilk sıralarda yer almayan ve zorunluluktan çok rekabette bir avantaj olarak görülen finansal esneklik, birçok işletme için ”faydalı bir opsiyon” olmaktan ibaretti.
Bundan 10 yıl önce kurumların gündeminde ilk sıralarda yer almayan ve zorunluluktan çok rekabette bir avantaj olarak görülen finansal esneklik, birçok işletme için ”faydalı bir opsiyon” olmaktan ibaretti.
2022’ye geldiğimizde ise finansal esneklik, işletmeler için hayati derecede önemli. Dağıtık çalışma düzeninin uzun vadeli bir gerçeklik haline geldiği günümüz dünyasında değişim artık yeni değişmezimiz ve esneklik de artık bir zorunluluk. Uzaktan ve hibrit çalışma düzeninin günümüzde artış göstermesi, kurumlarındaki ağları güvenilir, güvenli, ölçeklenebilir ve uyumlu kılmak için halihazırda baskı altındaki BT ekipleri için yeni sıkıntılar doğuruyor. Kısacası esnek, aksaklıklara dayanıklı bir ağ hiçbir zaman bu denli önemli olmamıştı.
Deloitte’a göre ağlara ilişkin bu gereksinimler, BT hizmet sağlayıcılarının çok daha esnek finansal modeller sunma ihtiyacını doğuran kilit faktörlerden biri. Deloitte tarafından yapılan çalışma, ”bir hizmet olarak” sunulan finansal modellerde pandeminin hızlandırıcı bir etkisi olduğunu gösteriyor. Çalışmaya katılanların dörtte üçü, kurumlarındaki BT altyapılarının yarısını ”bir hizmet olarak” yürüttüklerini söylüyor. Rapor, ”hizmet olarak ağ kullanım modelinin kurumların kalplerini, akıllarını ve cüzdanlarını kazandığını” söylüyor.
Aruba’nın yakın zamanda düzenlediği çalışma, bu yeni hizmet modellerine artan ilgiyi doğruluyor. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesinden (EMEA) 5 bin 400 BT yöneticisinin içgörülerinden yararlanılan raporumuz, kurumların artan finansal esneklik ihtiyaçlarına nasıl uyum sağladığını ve Hizmet Olarak Ağ (NaaS) çözümünün neden tercih edilen bir tüketim modeli olduğunu ortaya koyuyor.
NaaS Modeli
Pandemi sonrasındaki dijital dönüşüm, BT liderlerini hem çok daha çevik hem de yeni koşullara ayak uydurabilen ağ modellerine yöneltiyor. Araştırmamız, ağ yönetimi hedeflerine gelindiğinde işletmelerin, hızla ölçek büyüten ve bunun yanı sıra iş ihtiyaçlarına daha iyi uyum sağlayan ağlara öncelik verdiğini ortaya koyuyor. Üstelik, katılımcıların yüzde 72’si yeni teknolojilere erişimi ağ yatırımındaki belirleyici dört etmenden biri olarak görüyor.
Yine de bu yeni teknolojilere ayak uydurma ile ağı daha esnek ve uyumlu hale getirme talebi, hem bu değişiklikleri kumanda edecek BT personeline hem de bunu mümkün kılacak ağ gereksinimine yol açacaktır. NaaS’ı iş sürecinize dahil edin. Araştırmamız, çalışmaya katılan teknoloji liderlerinin yüzde 100’ünün NaaS kavramına aşina olduklarını ve daha da önemlisi, şirketlerin yüzde 86’sının gündeminde yer aldığını ortaya koyuyor. Bunun sebebini anlamak zor olmasa gerek.
Esneklik
Bir yandan pandemi devam ederken, bu modelin gittikçe daha çok şirketin gündeminde yer almasının başlıca sebeplerinden biri, NaaS’ın şirketlerin ağlarını iş ihtiyaçlarına göre ölçeklendirecek esnekliği sağlaması. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 75’i bu durumun NaaS’a ilgilerini artırdığını söylüyor. Şirketlerin NaaS’ı benimsemekte gösterdikleri ilginin temelini, bu modelin BT ekiplerine inovasyon ve stratejik girişimler için zaman yaratacağının yanı sıra, operasyonel maliyetleri de azaltacağına ilişkin beklenti oluşturuyor.
Haksız da sayılmazlar. NaaS modeli sayesinde şirketler altyapı satın almaksızın bir ağı ve bu ağla ilişkili hizmetleri bünyesine katar, işletir ve yönetir. Durmadan değişen teknolojilerin getirdiği maliyet yüküyle boğuşan şirketler için NaaS’ı seçmek etkili ve geçerli bir çözüm olabilir.
Kurumların altyapı harcamalarını bir operasyonel gider olarak görmeleri, bilançoda mutlak avantajlar sağlar. Bütçeler şu ana dek eşi benzeri görülmemiş iki yıldır süren ekonomik çalkantıdan etkilenmişken, özellikle son dönemdeki enflasyonist baskı ortamında ağ teknolojisini komple satın almak doğru bir tercih olmayabilir. Abonelik yöntemi izlenen NaaS’la sunulan hizmetler, fiyatlandırma, uygunluk, özellikler ve daha fazlasını yüksek düzeyde bir bulut tabanlı model yoluyla sağlanır. Kullanıcı tabanı ya da hizmetlerde artış yaşayan şirketler, bu taleplere cevap vermek adına ağ kaynaklarının ölçeğini kolaylıkla genişletebilirler. Aslında NaaS yaklaşımı önümüzdeki 10 yılın somut bir gereksinimini, çevik tepki verme ihtiyacını ele alıyor.
Güvenlik
Araştırmamız, NaaS modeline duyulan artan ilgide aynı zamanda güvenlik meselesinin de payı olduğunu gösteriyor. Katılımcılarımızın yüzde 65’i NaaS’ın güvenlik alanında yetkinliklerini artıracağını düşünüyor. Gerçekten de öyle. NaaS ağ kaynakları ve ağ güvenliği arasındaki entegrasyonların çok daha sıkı yapılmasını garantilemenin iyi bir yolu. Dışarıdan hizmet sağlayan NaaS modeli şirketlere, daha güvenli ve uzman destekli NaaS hizmetleriyle güvenlik anlamındaki yüklerini hafifletme imkanı tanıyor. NaaS modelinin benimsenmesi bir diğer yandan BT ekiplerinin artık ağ yöneticisi araçlarını ve eskimiş donanımlarını kullanmak zorunda kalmamalarını sağlayacak. Şirketler bunun yerine en güncel çözümlere ulaşabilmek için tedarikçilerini zorlayabilecek.
Üstelik, NaaS tek bir tedarikçiyle hem ağ hizmetlerinin hem de güvenlik duvarı gibi güvenlik hizmetlerinin sunulmasını mümkün kılar. Sürekli dönüşen siber tehditlere ayak uyduramayan işletmeler NaaS modeline geçerek, tehdit savunmalarının doğru ellerde yürütüldüğünden emin olur.
Sonuç
Tüm bu belirgin yararlara rağmen araştırmamız, uygulamanın önünde engellerin halen sürdüğünü gösteriyor. Her ne kadar NaaS yaygın bir şekilde tanınsa da beş teknoloji liderinden sadece ikisi bu kavramı tam olarak anlayabildiklerini söylüyor. Dolayısıyla liderlerin sadece yüzde 11’inin NaaS’ı oturmuş ve uygulanabilir bir seçenek olarak görmesi hiç şaşırtıcı değil.
Fakat NaaS modeli daha düşük giriş maliyetleri ve daha fazla esneklik getirmenin yanı sıra, kişilerin ihtiyaçlarına yönelik daha kolay özelleştirme sunabilir. Aynı zamanda gelişmiş bir BT ekibi esnekliği, çevikliği ve iş kolu destekleri ile beraber, son teknolojilere daha hızlı erişim ve daha iyi hizmet kalitesi sağlanabilir. Fakat bunu gerçeğe dökebilmemiz için farkındalık ve bilgi arasındaki uçurumu kapatmamız ve NaaS’ın gerçek potansiyelini ortaya çıkarmamız gerekiyor. Sektördeki bizler için bu, bir sonraki savaş alanı demek.