Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Hatice Köse Özlece, inmenin erkeklerde görülme oranının kadınlara göre yaklaşık yüzde 25 oranında daha yüksek olduğunu belirterek, “İnme, beyin damarlarının tıkanması veya kanaması sonucunda ortaya çıkan, çok sık gördüğümüz nörolojik bir hastalıktır. Sıklıkla beyin damarları tıkandığı için halk arasında felç diye de geçer. Nadiren de beyin damarlarında kanama nedeniyle de inmeler gelişebilmektedir. İnme toplumda da çok sık görülen bir hastalık ve risk faktörlerini iyi bilmek gerçekten çok önemli” dedi. İnmenin sadece gelişmiş ülkelerde değil, tüm dünyada koroner arter hastalığı ve kanserden sonra 3. sıklıkta görülen ölüm nedeni olduğunu söyleyen Dr. Özlece, özellikle yaşla beraber inme riskinin arttığını sözlerine ekleyerek, “Erkek kadın cinsiyetine baktığımızda erkeklerde görülme ihtimali biraz daha yüksek. Ancak menopozdan sonra kadınlarda da hemen hemen riskimiz eşitleniyor. Tansiyon, şeker, kolesterol hastaları, sigara kullananlar, obez olup beden kitle endeksi yüksek olan kişiler inme açısından riskli kişilerdir” ifadelerini kullandı.
“Diyabet ve Kalp hastaları risk altında”
Dr. Özlece inme oluşturacak risk faktörleri hakkında ayrıntılı bilgi vererek şunları söyledi:
“Yaş inme görülme açısından önemli bir faktör olarak kabul ediliyor. Yaşlılarda inme görülme oranı binde 4 kadardır. İnme geçirenlerin yüzde 70’i 65 yaşın üzerindedir. 55 yaşından sonra risk her 10 yıl için 2 kat artıyor. Erkeklerde kadınlara göre risk oranı 1.25 kat daha fazlalaşıyor. Yüksek tansiyon da inme açısından önemli bir risk faktörü. Yüksek tansiyon sorunu olan hastalarda, normal popülasyona göre inme riski 4 kat artıyor. Yine kalp hastalıkları ve özellikle ritm bozuklukları olan hastalarda da risk 3-5 kat yükseliyor. Sigara içilmesi ve diyabet hastaları da önemli bir risk grubunu oluşturuyor. Bu hastalarda inme riski 2-5 kat artıyor.”
İnmenin çok ani gelişen bir durum olduğuna işaret eden Doç. Dr. Özlece, “Bu hastalığa çok hızlı geliştiği için inme ismi verilmiş. Birden bire aniden konuşma bozukluğu gelişebilir veya vücudun bir tarafında güçsüzlük ya da uyuşma gibi semptomlar karşımıza çıkabilir. En sık semptom kolda veya bacakta ani gelişen güçsüzlüktür. Bazen sadece uyuşma, karıncalanma şeklinde olabilir, bazen sadece konuşmada bir bozukluk veya bilinç değişikliği şeklinde karşımıza çıkabilir” diye konuştu.
“İlk 3-4 saat çok önemli”
Özellikle damar tıkanıklığının yol açtığı inme vakalarında ilk 3-4 saatte hastanın sağlık kurumuna başvurması gerektiğini belirten Doç. Dr. Özlece, inme için çok etkili tedavi yöntemleri olduğunu belirterek, “Bu 3-4 saat içinde hastada hiçbir hasar kalmadan toparlayabileceğimiz tedavilerimiz var. Ancak zaman geçtikten sonra hastalar bize başvurursa yapabileceğimiz etkin tedaviler sınırlı. O yüzden o ilk saatlerde hastanın acilen hastaneye getirilmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
“Tedavi şekli inmenin türüne bağlı”
İnmede hastanın hızla hastane getirilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özlece, zamanında hastanede tedavi alınan hastalarda hasar bırakma oranının çok düştüğünü söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“İnme tedavisi özellikle inmenin türüne göre değişiyor. Eğer damar tıkanıklığına bağlı bir inmeyse burada damar açıcı tedaviler kullanıyoruz. Bazen duruma göre, girişimsel radyoloji dediğimiz branştan da destek aldığımız, stentler koyduğumuz, damar açıcı girişimsel işlemler yaptığımız da oluyor. Ancak çoğunlukla ilaç tedavileri şeklinde damarları açmaya yönelik tedaviler yapılıyor.”
“İnmeyi önleyebiliriz”
İnmenin hem ülkemizde hem de dünyada ölüm ve sakatlıkların nedenleri arasında çok başlarda yer aldığına değinen Doç. Dr. Özlece, “Dolayısıyla şüphelendiğimiz herhangi bir durumda uyuşukluklar, güçsüzlükler, konuşma bozuklukları hele ki kişi ileri yaştaysa hiç vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerekir. Bununla beraber inme önlenebilir bir hastalık. Dolayısıyla risk faktörlerini bertaraf edebilirsek inmeyi önleyebiliriz” dedi.
Doç. Dr. Özlece, inmeyi önlemek için dikkat edilmesi gerekenleri ise, “Özellikle tansiyon yüksekliği olan hastaların tansiyon ilaçlarını düzenli kullanmaları, tuz tüketimini sınırlandırmaları çok önemli. Diyabet hastalarının ilaçlarını çok düzenli kullanmaları ve takiplerini düzenli yapmaları, kolesterol yüksekliğinden uzak durmak için beslenmenin düzenlenmesi, sigaranın bırakılması ve aktif, hareketli bir yaşam sürdürülmesi inmeyi önlemeye etkin olan faktörlerdir” şeklinde sıraladı.