İZNİK Gölü’nden alınan numuneler İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’ne laboratuvarına getirildi. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay, ”Gördüğümüz kadarıyla Türkiye’de en fazla kirletilen alanlardan biri. Son yıllarda aşırı su çekimi, kontrolsüz şekilde gübre kullanımı ve gölü besleyen derelerin debilerinin düşmesiyle İznik Gölü’ndeki siyanobakteri artışı daha belirgin hale gelmiş bulunuyor” dedi.
Türkiye’nin 5. büyük gölü olan İznik Gölü’nde yaşanan siyanobakteri artışı nedeniyle göle girmek geçici olarak yasaklandı.
Siyanobakteri nedeniyle yeşile boyanan göle İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, İznik Gölü’nde yüzmeyi geçici olarak yasaklayan uyarı tabelaları astı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından İznik Gölü’nden alınan numuneler İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’ne laboratuvarına getirildi. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Laboratuvarlarına getirilen su örneklerinde siyanotoksin analizi ve su kalitesi analizleri yapılacak. Uzmanlar, siyanobakterilerin aşırı çoğalmaları sıklığı giderek artan ve tüm su kaynaklarını tehdit eden önemli bir sorun olduğuna da dikkat çekti. Gölü yeşil renge boyayan bakteri hakkında açıklama yapan uzmanlar, karaciğer kanserini de tetiklediğini belirtti.
”ÇOK FAZLA GÜBRE VE İLAÇ KULLANIMI NEDENİYLE OLUŞUYOR”
Kontrolsüz tarım nedeniyle gölde oluşan kirlilikte siyanobakterilerin çoğaldığını belirten İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay, ”İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi olarak 1993 yılından beri İznik Gölü’nde araştırmalar yapıyoruz. Gördüğümüz kadarıyla Türkiye’de en fazla kirletilen alanlardan biri. Göl çevresindeki tarımsal alan oldukça verimli. Bazen aynı alan yılda 3 defa farklı sebze üretimi için kullanılıyor. Bu çok fazla gübre ve ilaç kullanımı demek oluyor. Bunların bir kısmı da göle karışıyor. Azot ve fosfor içeriği fazla olan bu kirleticiler gölde aşırı miktarda siyanobakteri artışına neden oluyor. Siyanobakteri tek hücreli organizmalardır ve bazı türleri toksin üretme yeteneğindedir. Bunlar özellikle göller, barajlar ve içme suyu rezervuarlarında daha fazla artış gösterirler. Halkımız bu alglere yosun diyor ama aslında bunlar alg. Son yıllarda aşırı su çekimi, kontrolsüz şekilde gübre kullanımı ve gölü besleyen derelerin debilerinin düşmesiyle İznik Gölü’ndeki siyanobakteri artışı daha belirgin hale gelmiş bulunuyor. Bazı siyanobakteri türlerinin toksin üretme yetenekleri nedeniyle gelecek yıllarda sıkıntı yaratacak gibi gözüküyor. Bu yüzden göldeki alg artışı ve kompozisyonunun sürekli izlenmesi büyük önem taşıyor. Göl çevresindeki önlemlerin artırılması gerekiyor. Özellikle tarımsal faaliyetlerin ciddi şekilde denetlenmesi, yeraltı suları dahil su çekimlerinin daha kontrollü ve ekosistemi rahatsız etmeyecek şekilde planlanması büyük önem taşıyor. Çiftçilerin kullandığı gübre ve ilacın kontrol edilmesi gerekiyor. Burada özellikle Tarım ve Orman Bakanlığına büyük görev düşüyor. İznik Gölü Türkiye’nin 5. büyük gölü. 75-80 metre derinliği olan bir göl. Büyük gölleri kirletmek oldukça zordur. Yıllar önce orada kuş ölümü, balık ölümü de görmüştük. Siyanobakterilerin ürettiği siyanotoksinlerin sağlık sorunları yaratması nedeniyle gölün sağlığına özen gösterilmesi gerekiyor” dedi.
”KARACİĞER KANSERİNİ TETİKLEYEN ORGANİZMALARDIR”
Siyanobakterinin karaciğer kanserini tetiklediğini belirterek Meriç Albay, ”Türkiye’nin hemen her noktasında iklimsel değişim nedeniyle, kontrolsüzce atılan atıklar nedeniyle zaman zaman siyanobakteri artışları her yerde görülebiliyor. Özellikle iklimsel nedenlerden dolayı birçok suyumuz şu an sığlaşmaya başladı. Sığlaşmış suları kirletmek oldukça kolaydır. Şu an İstanbul’da içme suyu barajlarında, göllerinde bu sıkıntı olacak gibi gözüküyor. Fakat siyanotoksinlerin arıtımı mümkün. Zaten analizleri düzenli olarak yapıyorlar. Ülkemiz genelinde içme suyu rezervuarlarında aşırı siyanobakteri artışı olduğunda arıtma tekniklerini sonuna kadar dikkatlice uygulamak lazım. Siyanobakteri karaciğer kanserini tetikleyen organizmalardır. Deride tahriş, karın ağrısı, ishal vs gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ancak su doğru arıtılırsa sıkıntı olmaz. Sürekli olarak bakanlıkların belediyelerin bu göller üzerinde dikkatlice araştırma yapması lazım. Şimdilik İstanbul’da böyle bir sıkıntıyla karşılaşmadık. Özellikle Mayıs ayının sonundan Ekim ayının ortalarına kadar suların dikkatle izlenmesi ve siyanobakteri miktarlarının ölçülmesi gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütüne göre ham sudaki mikrosistin miktarı 1 mikrogramı geçerse derhal önlem alınması gerekiyor” diye konuştu.
İKLİMSEL DEĞİŞİM NEDENİYLE DÜNYADA BU KONUDA SIKINTI VAR”
Albay, ”Siyanobakteri artışları dünyada çok yakından takip edilen biyolojik bir sorun. İklimsel değişim nedeniyle dünyanın her tarafında büyük bir sıkıntı var. Brezilya’dan birçok ülkeye kadar insan ölümleri dair birçok şey yaşandı. O yüzden oldukça dikkat ediliyor. Dünya Halk Sağlığı Örgütü, hem içme suyu olarak hem de yüzme sularına kriter koyuyor. Dünyanın birçok ülkesinde de içme suları ve yüzme suları için kriterler belirlenmiştir. Örneğin; Hollanda, Fransa gibi ülkelerde yüzme sularındaki siyanotoksin miktarı 20 - 30 mikrogramı geçtiğinde o alanı geçici olarak yüzme faaliyetlerine kapatıyorlar. Türkiye’de de bu şekilde sıkıntı olduğu zaman hemen toksin miktarını ölçüp derhal kapatmak gerekiyor” şeklinde konuştu.