Kanser tedavisine yönelik çalışmalarda çok önemli gelişmeler yaşandığına işaret eden Tıbbi Onkoloji uzmanı Prof.Dr. Bala Başak Öven, araştırmalara göre, bu hastalığa bağlı yaşam kayıplarının son 30 yılda yüzde 30 kadar azaldığını söyledi.
Öven, bu sonucu, tarama yöntemlerinin gelişmesinin yanında yeni tedavilerden elde edilen etkili sonuçlara bağladı.
2022 yılında ABD’de 1,9 milyon yeni kanser vakası ve 600 binin üzerinde kansere bağlı yaşam kaybının bildirildiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Tıbbi Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, 4 Şubat Kanser Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Öven, bununla birlikte son 30 yılda kansere bağlı yaşam kayıplarındaki azalmanın yaşandığına dikkat çekerek, "Tüm dünyadaki en önemli sağlık sorunlardan biri olan kanserdeki bu önemli ilerlemenin başında akciğer kanseri gibi oldukça mortal seyreden bir kanserde bile tarama yöntemleriyle erken evrede tanı ve yeni tedavilerle hastaların yaşam sürelerinin artmasına bağlı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
“KANSERİN DNA’SI SAPTANABİLİYOR”
Prof. Dr. Öven, kanser tedavisindeki yüz güldürücü sonuçlara ulaşmaya yardımcı tedavilerle ilgili şu bilgileri verdi:
“Son yıllarda likit biyopsi yöntemiyle basit kan tetkikinde kanser DNA’sını saptayarak kansere erken evrede tanı koymanın mümkün olabildiğini söyleyen Prof. Dr. Bala Başak Öven, “Dolaşan bu kanser hücresinin genetiğindeki bozukluğu belirleyip direkt hedefe yönelik tedaviler verebilmek başta akciğer kanseri olmak üzere pek çok kanser türünde sağ kalımı uzatmıştır. Bu gelişmelere rağmen akciğer kanserinin tüm dünyada günde 350’den fazla yaşamın bitmesine neden olarak halen kansere bağlı yaşam kayıplarının başında geliyor. Sigara akciğer kanserinin en önemli nedenidir. Dolayısıyla önemli olan nokta hastalığın gelişmesini önlemek olduğu için tüm çalışmalara rağmen kullanımı giderek artan sigaradan uzak durmak olacaktır.”
“YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ KANSER TEDAVİSİNDE ÇIĞIR AÇTI”
Akıllı ilaçlar dışında, immünoterapi gibi yeni tedavi yöntemlerinin son 10 yılda kullanılmasıyla beraber kanser tedavisinde çığır açtığını söyleyen Prof. Dr. Bala Başak Öven, “İmmünoterapi ile vücudun bağışıklık sisteminin uyarılarak kanserli hücreler ile savaşması sağlanırken, normal hücrelere zarar verilmiyor. Dolayısıyla kemoterapiye bağlı yan etkiler görülmüyor. Yine yeni tedavi yöntemlerinden CART cell terapisi ile kişinin kanından bağışıklık sistemi hücreleri olan T hücreleri ayırıp, laboratuvar ortamında işlemden geçirilip kişiye tekrar verilerek kanser hücreleri ile savaşması sağlanabiliyor. Bu yöntem günümüzde daha çok lösemi hastalarında kullanılıyor. Ayrıca COVID 19 a karşı kullanılan MRNA aşılarının kanserde kullanımıyla ilgili çalışmalar ülkemizde de devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“ÇEVRESEL FAKTÖRLER ÇOK ÖNEMLİ BİR ETKEN”
Prof. Dr. Bala Başak Öven’in verdiği bilgiye göre, kanser sıklığını azaltmak için sağlıklı kişilerde kullanılan tarama ve önleyici tedavi stratejileri tüm dünyada yaygın olarak kullanılıyor. Bununla birlikte, 2019 da tüm dünyada erkeklerde yüzde 51, kadınlarda ise yüzde 36 oranında kanser vakalarında yaşam kaybı nedeni olarak çevresel, metabolik ve davranışsal risk faktörlerine bağlı olduğunun görüldüğünü hatırlatan Prof. Dr. Öven, sözlerine şöyle devam etti:
“Sigara içimi bu risk faktörlerinin başında gelmekle beraber, alkol tüketimi, sağlıksız beslenme, obezite değiştirilebilir diğer risk faktörleri olarak sayılabilir. Bu değiştirilebilir risk faktörlerini azaltmak için danışmanlık, koruyucu hekimliğin önemli bir kısmını oluşturur.”
“TARAMA YÖNTEMLERİ BİRÇOK KANSER İÇİN STANDART OLARAK ÖNERİLİYOR”
Tüm dünyada ve Türkiye'de bağırsak kanseri, meme kanseri ve kadınlarda rahim ağzı kanseri ile 30 yıldan fazla sigara içen yüksek riskli kişilerde akciğer kanseri için tarama yöntemlerinin standart olarak önerildiğini aktaran Prof. Dr. Öven, “En çok korkulan kanserlerden biri olan pankreas kanserinde taramanın yararı net değildir. Bununla birlikte aile öyküsü olan ve pankreas kanseri için yüksek riskli 1731 hastanın dahil edildiği tarama çalışmasında, sık görüntüleme yöntemleri ile taramada pankreas kanseri daha erken evrede saptanmış ve sağ kalımlar daha uzun bulunmuştur” dedi.
EGZERSİZ HEM KORUNMADA HEM DE TEDAVİDE ÖNEMLİ
Düzenli egzersizin kanserden korunmadaki öneminin birçok çalışmayla da ortaya konduğunu hatırlatan Prof. Dr. Öven, bunun yanında tedavi sırasında da egzersizin önemli olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Amerikan Kanser Derneği, kanser hastalarında yorgunluğu azaltmak için haftada 150 dakika orta düzeyli egzersiz önermektedir. Bunlar hızlı tempolu yürüyüş, bisiklete binme, yüzme olabilir. Kemoterapi alan hastalarda düzenli egzersiz, kardiyovasküler zindeliği artırır, yorgunluğu azaltır, uyku bozukluklarını düzenler. Akciğer kanserli hastalarda operasyon öncesinde düzenli egzersiz, hastanede yatış süresini ve ameliyat sonrası komplikasyonları azaltır.”