MANİSA'nın Turgutlu ilçesinde yaşayan ve yaklaşık 4 yıl önce lösemi teşhisi konulan Mehmet Kesgin (20), geçen yıl Ege Üniversitesi Hastanesi'nde yapılan kök hücre nakli ile sağlığına kavuştu.
Zorlu tedavi sürecinde kardeşinin başından hiç ayrılmayan ve ona en yakın desteği veren hemşirelik fakültesi mezunu ablası Esra Kesgin (27), şimdi bu hastanenin Çocuk Hematolojisi Bölümü'nde çalışıyor. Aynı hastanede işe başlayınca yaşadıklarının gözünde canlandığını anlatan abla Kesgin, "1,5 yıl önce kardeşime refakatçi olarak kalıyordum şimdi burada hemşire oldum. Hasta yakınlarıyla empati yapıyorum. Çünkü kısa bir süre öncesine kadar ben karşı taraftaydım" dedi.
Manisa'da yaşayan Mehmet Kesgin'e halsizlik, vücutta morarma ve idrarında kan görme gibi belirtilerin ardından yapılan tetkiklerle, 16 yaşındayken Kronik Myeloblastik Lösemi tanısı konuldu. Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi'nden (TÜRKÖK) bulunan yüzde 90 uyumlu donörden Kesgin'e 1 Haziran 2021'de kök hücre nakli yapıldı. O tarihten sonra ikinci hayatına başlayan Kesgin, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası'nda tedavi olduğu Ege Üniversitesi Hastanesi'ni ziyaret etti. Üniversite sınavına giren ve bu yıl İzmir Demokrasi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nü kazanan Mehmet Kesgin, "Bundan 4 yıl önce ilk olarak halsizlik ve vücudumda morarmalar başladı. İdrarda kan görünce hastaneye başvurdum. Turgutlu'dan sevk ettikleri Ege Üniversitesi'nde teşhisim konuldu. Dalağım büyüdüğü için bir ay Çocuk Hematoloji Servisi'nde yatarak tedavi gördüm. Sosyal bir çocuktum. Hastalıkla birlikte hastanede yatınca kendimi kötü hissettim. Ama yaşları küçük çocukları görünce kendimi toparlamam gerektiğini hissettim. Onlara bir örnek olmam ve güçlü durmam lazımdı. Bu nedenle kendimi bu konuda geliştirdim. Şimdi hayata yeniden başladım" diye konuştu.
Üniversite sınavına nakil olduğu 2021 yılında giremediğini anlatan Kesgin, haftanın 3-4 günü hastanede kontrollere devam ederken sınava hazırlandığını kaydetti.
Çocuk Hematolojisi Bölümü'nde hemşirelik yapan ablası Esra Kesgin ile bir araya gelen Kesgin, "Ablam fakülteden mezun olduktan sonra benim teşhisim konuldu. Sürekli benim yanımda kaldı. Tedavi sürecinde hep yanımdaydı. Hemşire olduğu için de bana birçok konuda yardımcı oldu. Şu anda aynı hastanede çalışıyor" dedi.
HASTA YAKINLARIYLA EMPATİ YAPIYOR
Abla Esra Kesgin çok kısa bir süre önce göreve başladığı Çocuk Hematolojisi Bölümü'nde çok farklı duygular hissettiğini belirtip, şunları kaydetti:
"2018 yılında Marmara Üniversitesi Hemşirelik Bölümü'nden mezun oldum. Daha çalışmaya başlamadan Mehmet'e lösemi teşhisi konuldu. Bir ay hastanede yattı. Erken dönemde fark edilmediği için değerleri yükselmişti. Bir ay birlikteydik. Daha sonra evden tedavi başladı. Okulum yeni bitmişti ama aklıma işe girmek bile gelmedi. Önceliğim ailemdi. Tedavisi inişli, çıkışlıydı. Değerleri hep değişti. Refekatçi olarak annemle Mehmet'e destek verdik. Doktorlardan ben bilgi alıyordum."
Kardeşi sayesinde mesleğine alıştığını anlatan Kesgin, özellikle Çocuk Hematolojisi Bölümü'nde çalışmak istediğini söyleyerek, şöyle devam etti:
"Ya hematolojide ya kemik iliği transplantasyonunda çalışmayı çok istedim. Bu hastalık tanısı konulmuş çocuklara süreci bire bir yaşadığımız için yardımcı olmak istedim. Psikolojik olarak neler düşündüklerini anlayabiliyordum. 1,5 ay önce çocuk yoğun bakımda işe başladım. 1 haftadır burası benim iş yerim oldu. Buraya başlayınca yaşadıklarım gözümde canlandı.1,5 yıl önce burada kardeşim için refakatçi olarak kalıyordum şimdi aynı yerde hemşire oldum. Bu mesleki açıdan da insani yönden de beni fazlasıyla tatmin ediyor. Hasta yakını olmakla iş yapıyor olmak farklı. Profesyonelliğe taşımam lazım ama empati yapıyorum çünkü kısa bir süre öncesine kadar ben karşı taraftaydım. İşe yaradığım için kendimi mutlu hissediyorum. Eve gittiğimde başımı yastığa rahat koyuyorum."
KÖK HÜCRE BAĞIŞI HERHANGİ BİR KAYBA NEDEN OLMUYOR
Çocuk Hematolojisi Uzman Ege Üniversitesi Pediatri Kök Hücre Nakil Merkezi Medikal Sorumlusu Dr. Gülcihan Özek de Mehmet Kesgin'in tedavisi için önce aile içinde bağışçı aradıklarını dile getirerek, daha sonra gönüllü kan bağışçıların olduğu TÜRKÖK'e başvurduklarını ifade etti. Özek, "Temin ettiğimiz kök hücreyi 2021 yılında Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi (KİTVAK) desteğiyle kurulan Bilge Uysal Hücre İşleme Ünitesi'nde değerlendirdik. Nakil başarılı bir şekilde tamamlandı. Kemik iliğindeki kök hücreler gayet iyi çalıştı, lösemiyi kontrol edebildi. Bir daha hastalık ortaya çıkmadı" dedi.
Tam uyumlu verici bulmanın her zaman hızla mümkün olmadığını anlatan Özek, şunları ifade etti:
"Gönüllü bağışçılarımızın özellikle ülkemizde kurulan TÜRKÖK vasıtasıyla artması gerekiyor. Gönüllü kök hücre bağışçısı olmak için Kızılay'ın yaptırdığı bilgilendirmeler var. Önce siz bir değerlendirmeden geçiyorsunuz. Verileriniz bankada kayıt altına alınıyor. Bankadaki bilgiler biriyle örtüştüğünde tam uyumlu kök hücre bağışçısı bulunmuş oluyor. Bağışçıdan tekrar onam alındıktan sonra süreç devam ediyor. Kan kök hücresi kemik iliğinden iğneler vasıtasıyla da alınabilir ya da dolaşan kan sisteminde damarlardan bir cihaz yardımıyla kök hücre toplanabiliyor. Kök hücreler sürekli yenilenir, bağışçıda herhangi bir kayba neden olmaz."
'SİHİRLİ DEĞNEK GİBİ TAM İYİLEŞME SAĞLIYOR'
Her yıl yaklaşık 2 bin 500-3 bin çocuğa kanser tanısı konulduğunu belirten Ege Üniversitesi Pediatri Kök Hücre Merkezi Program Direktörü Prof. Dr. Serap Aksoy ise şu ifadeleri kullandı:
"Bu rakamın yaklaşık 3'te 1 çocukluk çağı lösemileri. Yaklaşık yüzde 75-80'lerde tamamen iyi olma şansları var. Etkinliği kanıtlanmış tedaviler ülkemizde uygulanıyor. Kök hücre nakli halk arasındaki adıyla kemik iliği nakli bu hastaların yüzde 10'unda tam iyileşme şansı bulamayan çocuklarda bir sihirli değnek gibi tam iyileşmeyi sağlayabiliyor. Bunun için uygun bir verici olması gerekiyor. Önce aile içine bakıyoruz. Genetik olarak nispeten yakın verici bulmak lotoda 6 tutturmaya benziyor. Onun için de gönüllü kök hücre bağışçı havuzu ne kadar geniş olursa bizim de hastalarımıza yakın bir kök hücre vericisi bulma şansımız artıyor. Bir çocuğun hayatına dokunmak bu kişiye zarar veren bir şey değildir."