Büyükada’da çalışmalarını yapan sanatçı Gül Bolulu’nun eski malzeme olan kenevirden yaptığı 3 boyutlu eserleri; Keten Hatun, Çamur Kuş ve Kabuklar, sergilenmek üzere balıkçı motoruyla Büyükada’dan Ortaköy Kethüda Hamamı’na taşındı.
Aralarında Ömer Uluç, Cihat Burak, Seçkin Pirim, Erdağ Aksel, Esra Gülmen, Charles Fréger, Mahmut Celayir, Cengiz Tekin’in de yer aldığı 34 sanatçı ve oluşumun yer aldığı ‘Time is LOVE; Bir Dünya Gezisi Sahnesi’ 6 Ocak Cuma günü Ortaköy Kethüda Hamamı’nda ziyarete açılacak. Sergide yer alan sanatçılardan Gül Bolulu’nun 4 adet 3 boyutlu, toplam 11 eseri, sanatçının Büyükadada’daki atölyesinden alınarak sergilenmek üzere balıkçı teknesiyle Ortaköy’e yola çıktı. Geleneksel tekstil üretim biçimlerini, tekstil malzemelerini, tekstilin anlatım dilini kişisel yaklaşımıyla özümseyen ve doğal malzemelerle aktaran sanatçının eseri; mitleri, masalları ve efsaneleri konu alan ‘Masal Bu Ya…’ serisinden.
“KENEVİRDEN YAPILAN ÜRÜNLERİN YAPISI SENELERCE BOZULMUYOR”
Keten kenevir liflerinin geçmişten beri kendisini etkilediğini belirten Bolulu, “Dünyada ilk çıkan malzeme kenevirdir. Ve bununla yapılan kumaşlar etkilerini bozmadan uzun yıllarca aynı kalabiliyor. 500 yıl önce yapılan bir kilisede araştırmayla ortaya çıkan rahibe kıyafetleri de keten malzemeydi. Bunu görünce kendi kendime ‘geçmiş beni çağırıyor’ dedim. Geçmişe ait malzemeleri dokumak da bana keyif veriyor. 90’lardan beri bu tür malzemeleri kullanıyorum” dedi.
“ZAMANLA BİRÇOK DÜŞÜNCENİN İÇİ BOŞALIYOR”
Bolulu eserlerini ise şöyle anlattı:
“Eserlerimin adları: Keten Hatun, Çamur Kuş ve iki adet de Kabuk. Keten Hatun, içi boşaltılmışlığı anlatıyor. Çok da eski kadın. İçinde hafif bir cadılık da var. Bugünkü düşüncelerin ise içini boşalttığını gösteriyor. Düşünceler zamanla içinde farklı düşünceler haline getiriliyor. Ve birçok düşüncenin içini boşaltıyorlar. Çamur Kuş ise yaradılışla ilgilidir. Bu, Kızılderili Apaçe Şamanlarının hikâyesiydi. Okuduğumda çok etkilenmiştim. Yaradılışı anlatırken ben de günümüzde insanların kendi içerisinde kendini sorgulayacağı bir tekstil heykel yaptım. Kabuklar da gizlendiğimiz, saklandığımız, içinde hayaller kurduğumuz ve orada büyüyüp tekrar dışarı çıktığımız bir form olarak düşündüm.”
Her zaman eserlerinin tekneyle sergiye götürülmesinin hayalini kurduğunu da ifade eden Bolulu, “Böyle bir teklif aldığımda çok mutlu oldum. Şimdi çalışmalarımı denizin üzerinde görmek büyük bir keyif benim için” dedi.
“ÇOK ESKİ MALZEMELERİ KULLANMASI ESERLERİNİ ZAMANLA İLİŞKİLENDİRİYOR”
Serginin Küratörü Ayşegül Sönmez ise “Ortaköy’de gerçekleşecek sergimin çok değerli sanatçılarından biri de Gül Bolulu. Uzun zamandır üretimini çok desteklediğim, inandığım, takip ettiğim bir sanatçı. Time is Love üzerine odaklandığımız bir sergi bu. Sanatçımızın dokumaya olan yaklaşımı da benim için zamanla olan ilişkimizde çok belirleyicidir. Çünkü o, çok eski 10 bin yıllık bir malzeme kullanıyor. Dokumaya yaklaşımı çok geleneksel ve çok eski. Ve onu sürekli güncelliyor. Aslında hayatımız da burada gördüğünüz gibi hem tanımlı hem tanımsız. Bize hala izlerini hissedebileceğimiz kahramanlar armağan ediyor” şeklinde konuştu.
“BUGÜN DENİZDE OLMAMIZ BİZE VİKİNGLERİ ANIMSATTI”
Sönmez sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Aşırı heyecanlıyız. Çünkü bambaşka uygarlıklardan misafir ettiğimiz kahramanlarımızla tekneyle Ortaköy’e ulaşacağız. Bu zamanlar arası bir yolculuk. Çünkü zaman çok afaki. Bizim de zaman ilişkimiz çok kişisel. Eserler, buradan Kethüda Hamamı’na vardığında bambaşka bir zamanın içine girecek. Lif, kenevir çok eski coğrafyalarda kullanıldı. Akdeniz’e gelmesiyle ise Vikingler de lif ve dokumayı öğreniyor. Bu tür kenevirle yapılan dayanıklı malzemeyi ve önce teknelerinde izolasyon olarak kullanıyorlar. Ardından halı yapıp yere seriyorlar. Hem süs hem işlevsel malzemeye dönüşüyor. O yüzden o yolculuğu da bize hatırlatması açısından bugün denizde olmamız bizim için anlamlı.”
‘Time is LOVE; Bir Dünya Gezisi Sahnesi’ başlıklı çağdaş sanat sergisi; müzik, ses, tiyatro ve dansı bir sahnede buluşturarak en hassas kavram zaman ve yolculuğu, sanatçıların gözüyle sorgulatırken ziyaretçilerine de kendi zamanlarını keşfetmeleri için bir platform yaratacak.
Açılış performansını Suzan Batu’nun yapacağı ‘Time is LOVE; Bir Dünya Gezisi Sahnesi’nin kamusal programında; Yunus Belgin Quartet, Cem Çatık Band, Gazelles Dans Polka’nın sergiye özel konserleri; tiyatro sanatçısı Cengiz Korucu‘nun Doğa Ünyaylar ile birlikte hazırladığı Cihat Burak ve Antonio Cosentino öyküleri performansı, Ukraynalı sanat tarihçi Margarita Kurneva’nın konstrüktivist Narkomfin binası üzerine okuması, katılımcı sanatçılarla Zamane Konuşmaları yer alıyor. 29 Ocak’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek sergide her pazar Ayşegül Sönmez’le sergi turu da gerçekleştirilecek.