İddiaya göre, Yenisoy, 2021’de Ankara’ya getirilerek bir evde herkesten izole bir şekilde tutuldu. Bilincini kaybettiğinde hastaneye götürülerek yoğun bakıma alınan Yenisoy, hastanede hayatını kaybetti. Kimsesizler mezarlığında Yenisoy’un ölümünü duyan akrabaları, yaptıkları araştırmalar sonucunda yaşlı adamın bilinmeyen kişiler tarafından 200 milyon liralık arazisine el konulduğunu öğrendi.
“Ankara’da 6 ay boyunca bir evde tutuldu”
Müvekkillerinin kendisini emlakçı olarak tanıtan bir şahısla iletişime geçtiğini ve bu emlakçının Yenisoy’un akrabalarına bazı itiraflarda bulunduğunu söyleyen Avukat Çelik, “Kendisini itirafçı olarak söyleyen emlakçıyla görüştüklerinde bu işin içerisinde farklı yapılanmaların olduğunu anlıyorlar ve araştırmaya başlıyorlar. Araştırdıklarında ise şunlarla karşılaşıyorlar. Maktul 2021 yılı Ocak ayında Ankara’ya getirilmiş. Ankara’yla normalde hiçbir bağı yok. Akrabalarına gelir başka şeyler için gelir ayrı bu, ama bunun dışında hiç akrabalarına haber vermeden gelmiş ve Ankara Çankaya’da bir evde kalmış ve buradan gidip Çankaya’da bir noterden bir şey düzenleyeceğini bir adama hiç tanınmayan bilinmeyen bir adama Ankara’da Sincan’a gidip orada bir noterlikten hali hazırda 200 milyon TL’yi aşkın değeri olan taşınmazı satmak için vekaletname vermiş. Tekrar Çankaya’daki evine gelmiş ve bundan 5 ay sonra 2021 Mayıs tarihinde ambulansla hastaneye kaldırılmış, bilinci kapalı hemen entübe ediliyor ve ertesi gün ölüyor. Ankara’da 6 ay boyunca bir evde tutulmuş bizim şüphemiz yok ve ardında da ölmüş. Bu taşınmazların tamamı aslında evveliyatına baktığımızda böyle bir işleme tabi olamazlar. Taşınmazı gerçek değerinin çok fazla altında satıyor. Artı gerçek satış bedeli resmi akitte satış bedeli de murisin hesabına yatırılmıyor. Hesaba para yatırılıyor 10 milyon TL gibi bir para. Ve o 10 milyon TL’den de internet bankacılığı üzerinden çekimler yapılıyor. Muris öldükten 2 gün sonraya aralıklarla 250 bin TL, 250 bin TL çekimler devam ediyor. Bizim ilk şüphemiz burada ortaya çıktı. Adam 8 Mayıs’ta vefat etmiş, adamın 10 Mayıs’ta hesabından nasıl para yapılır?” ifadelerini kullandı.
“Ölüm raporundan dolayı otopsi yapılamıyor”
Maktulün üzerindeki taşınmazları 40 yıldır kimseye satmadığını söyleyen Avukat Çelik, şunları söyledi:
“İkinci şüphe noktamız zaten bir emlakçı bize, ’Bu işi çözerim işin içerisinde kimin olduğunu biliyorum’ dedi. Üçüncü şüphe noktamız maktul bu taşınmazları ilk 1976 yılında Fethiye’ye yerleşirken edinmiş. Bu edinme tarihinden itibaren gerek orman kadastrosuyla gerekse denizin kıyısında olması nedeniyle bu taşınmazın işgalci kişilerle bir sürü davalar yaşamış ve bu davalarda kimseye vekaletname bile çıkarmamış. Bütün davaları kendisi takip etmiş ve bu adam 40 yıl boyunca taşınmazları hiç satmayı düşünmemiş bile. Hatta Ankara’ya geldiğinde müvekkillerle görüştüğünde dahi bakın ben böyle davalarla uğraşıyorum başıma bir şey gelirse bu davaları siz yürütün demiş. Böyle bir iradeye sahip bir adam geliyor 2021 Ocak ayında çok yabancı birisine bir satış vekaletnamesi veriyor. Taşınmazın çok altında bir değerle satılıyor ve Ankara’da 7 Mayıs’ta hastaneye kaldırılıyor 8 Mayıs’ta bilinci kapalıyken kaldırıldığı hastanede ölüyor ve Covid-19 teşhisiyle ölüm raporu düzenleniyor. Covid-19 teşhisiyle ölüm raporu düzenlemesinin anlamı şu, otopsi yapılamıyor. Dolayısıyla başka türlü mü öldürüldü yoksa gerçekten Covid’den mi öldü bilmiyoruz.”
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu soruşturmayı emniyetle birlikte yürüttüğünü belirten Çelik, bir yandan da tapunun devredilmemesi için Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesine başvuru yaptıklarını ve mahkemenin de tedbir koyduğunu açıkladı. Soruşturma devam ederken maktulün akrabalarının 16 kişi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve bu kişilere yönelik suçlamaların da ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’, ‘tasarlayarak adam öldürme’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ gibi suçlardan oluştuğunu aktardı.