Kocaeli’de Astsubay Kıdemli Üstçavuş Şenay Soylu tarafından kadın velilere hakları anlatıldı, aile içi ve kadına yönelik şiddettin önlenmesine ilişkin bilgilendirmelerde bulunuldu.
Aile içi ve kadına yönelik şiddete ilişkin sıfır tolerans ile görev yapan Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı, "KADES İçin Buluşma" projesi kapsamında çalışmalarına devam ediyor. Proje kapsamındaki etkinlikte bu kez, İzmit Serdar Mahallesi’nde bulunan Ziya Gökalp İlkokulu’nda kadın velilere, 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi" kanunu kapsamında bilgilendirmeler yapıldı. Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı Aile İçi Şiddetle Mücadele Kısım Amiri Astsubay Kıdemli Üstçavuş Şenay Soylu tarafından verilen eğitime, İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürü İhsan Özkan da katıldı. Eğitim kapsamında ilk olarak kadın velilere, kadına karşı şiddet konusu anlatıldı. Ardından şiddet karşısında devletin kadınlara tanıdığı haklardan bahsedildi. Şiddetle karşılaşma durumunda ne yapmaları gerektiği de kadın velilere aktarıldı. Son olarak ise KADES uygulamasını nasıl kullanmaları ve neden kullanmaları gerektiği gösterildi. Soylu’nun ardından Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı Narkotik Suçlarla Mücadele Kısım Amiri Kıdemli Başçavuş Fatih Horzum da, çocuklarının uyuşturucu kullanma şüpheleri karşısında yapılması gerekenlere velilere söyledi.
"Kadınlar, doğumundan ölümüne kadar psikolojik şiddete maruz kalıyor"
2012 yılından bu yana Türkiye’de yürürlükte olan 6284 sayılı kanun hakkında kadın velileri bilgilendiren Şenay Soylu; fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel olmak üzere dört farklı şiddet türü olduğunu belirtti. Soylu, "Şiddet mağduru kadın, yalnızca şiddete maruz kaldığında, dayak yediğinde gelip kolluk kuvvetlerine başvuruyor. Ancak 6284 sayılı kanun der ki; ’Hayır, şiddet sadece fiziksel değil’. Biz kadınlar, yaşamış olduğumuz şiddetin farkında değiliz. Mesela psikolojik şiddete kadınlar, doğumundan ölümüne kadar sayısız şekilde maruz kalıyor. Kadınlar, sırf kadın oldukları için her yerde bu psikolojik şiddeti yaşıyor. Devlet de diyor ki, ’Ben kadınları korumakla mükellefim ama kadınlarımızın yaşamış olduğu şiddetin farkına varması gerekiyor ki gelsin bana şikayette bulunsun’" şeklinde konuştu.
"Devletin amacı evlilikleri bitirmek değil, şiddet ortamını ortadan kaldırmak"
Her ilde aile ve sosyal hizmetler il müdürlükleri ve bunlara bağlı şiddet önleme ve izleme merkezleri olduğunun altını çizen Şenay Soylu, devletin amacının tamamen şiddeti ortamını ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Soylu, "6284 sayılı kanun kapsamında şiddet uygulayan kişi, kadının yaşadığı evden ve çocuğun okuduğu okuldan 200 metre uzaklaştırılabiliyor. Fakat bu ömür boyu süren bir durum değil. Devletin amacı evlilikleri bitirmek değil, devletin amacı şiddet ortamını ortadan kaldırmak. Bize her başvuran şiddet mağduru kadın eşinden ayrılmıyor aslında. Şiddet gören kadın da şiddet uygulayan erkek de psikolojik destek alıyor. Çoğu evlilik kurtuluyor aslında. Yani, ’Ben eşimi şikayet ettiğim zaman illa da boşanmalıyım’ gibi bir algıya kapılmayın. Amaç; aileleri, evlilikleri kurtarmak ve şiddet ortamını bitirmek" ifadelerini kullandı.
"Sığınma evlerinde hayati tehlikesi olan kadınlarımız var"
Sığınma evleri içerisinde kurallar olduğunu ve bu evlerin adreslerinin de gizli tutulduğunu ifade eden Şenay Soylu, "Şiddet gören kadınlarımız evde kalmak istemediklerinde, kalacak yerlerinin olmadığını söylediklerinde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerine bağlı sığınma ve barınma evlerimize yönlendiriliyor. Bunun adresini ben dahil hiçbir personel, kolluk kuvveti, savcılık, aile mahkemesi hakimi bilmez. Bunu sadece Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ndeki ilgili personel bilir. Çünkü sığınma ve barınma evlerinde hayati tehlikesi olan kadınlarımız kalıyor. Sığınma evlerinin kuralları vardır. İstenildiği şekilde telefonla görüşme yapılamaz, yakınlarına yer bildirilip adres söylenemez. Çünkü orada sadece siz değil, hayati tehlikesi olan kadın ve çocuklar kalıyor" diye konuştu.
"Devlet, kadından şiddet gördüğüne dair delil istemiyor"
Devletin şiddet mağduru kadınlar için herhangi bir ispat aramadığını, beyanı esas kabul ettiğini söyleyen Şenay Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayrıca kadınlarımızın ayakta durabilmesi için ekonomik güce de ihtiyacı var. Mülki makamlardan destek alarak şiddet gören kadın ve çocuklara ekonomik destek sağlanıyor. Sığınma evindesiniz ve çocuğunuz için maddi desteğe ihtiyacınız olduğunu varsayalım. Böyle bir durumda İŞKUR size öncelik sağlıyor. Çocuk için de kreş desteği sağlanıyor. Bu gibi yardımların hepsi siz kendi ayaklarınızın üstünde durana kadar ya da şiddet ortamı sonlandırılıp maddi anlamda bir özgürlüğe kavuşana kadar devam ediyor. Gördüğünüz gibi devlet bütün organlarıyla, bütün kamu ve kuruluşlarıyla şiddet mağduru kadının mağduriyetini gidermek için elinden geleni fazlasıyla yapıyor. Genç bir kız hiç tanımadığı bir insan tarafından sadece ve sadece kadın olduğu için, güçsüz göründüğü için öldürülüyorsa devlet de diyor ki; ’Ben buna izin veremem. Kadınlarım istemese dahi ben onları korumak zorundayım’ İstemese dahi vurgusunun anlamı şu; siz herhangi bir şiddetin mağdurusunuz ama sadece fiziksel şiddet varsa doktor raporuyla ispat edebilirsiniz değil mi? Psikolojik şiddeti nasıl ispatlayacaksınız mesela? İşte bu noktada devlet, kadının belgelendirme ya da delillendirme gibi ispatlarını aramıyor. Kadının mağdur olduğunu söylemesi yeterli oluyor. Beyan esastır."
"Biz çocukları ne kadar itersek sokaktaki torbacılar da onları o kadar kazanıyor"
Velilere son olarak, çocukların uyuşturucu kullanmasına dair şüpheleri olmaları durumunda ne yapmaları gerektiği de anlatıldı. Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı Narkotik Suçlarla Mücadele Kısım Amiri Kıdemli Başçavuş Fatih Horzum, en iyi narkotik polisinin anne olduğunu belirtti. Horzum, çocuklarda uyuşturucu kullanımına dair bazı belirti ve ipuçlarını anlatarak anneleri, bu belirtileri fark ettikleri takdirde mutlaka kolluk kuvvetlerine haber vermeleri gerektiği konusunda uyardı. Horzum, "Çocuklarımızın uyuşturucu kullandığından şüphelendiğimizde onlara sert çıkmamalıyız. Hatta daha çok sahiplenmeliyiz. Biz çocukları ne kadar itersek sokaktaki torbacılar da onları o kadar kazanıyor. Sokaklar, tam olarak ailesi tarafından itilmiş çocukları bekliyor. O yüzden onları koruyalım ve herhangi bir şüphede kolluk kuvvetlerini mutlaka bilgilendirelim" şeklinde konuştu.