Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ev sahipliğinde düzenlenen “II. Uluslararası Selçuklu Tarihi Coğrafyası-İran Sempozyumu” başladı.
NEÜ Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Selçuklu Belediyesi, Konya Mimarlar Odası ve NEÜ Yayınevi iş birliğiyle düzenlenen “II. Uluslararası Selçuklu Tarihi Coğrafyası - İran Sempozyumu”, NEÜ Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Nezahat Keleşoğlu Konferans Salonu’nda düzenlenen açılış töreniyle başladı.
Sempozyumun açılışında konuşan NEÜ Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Çaycı, Selçuklu tarihinde önemli bir yer edinen ve İslam Tarihi kaynaklarında Büyük Selçukluların kuruluş coğrafyası olarak tanımlanan bölgedeki Selçukluların hâkimiyet mücadelelerinin bütün yönleriyle ele alınacağını kaydetti.
Devletlerin silahla kurulup adaletle ayakta kaldığını aktaran Selçuklu Belediyesi Başkan Vekili Tahir Özer, “Adaletle yönetilen devletlerin ömürleri uzun oluyor. Tam da medeniyetlerin çatışma, kırılma noktasında böyle bir sempozyumun mutlaka yapılması gerekiyordu. Zulümle kurulan Batı medeniyeti artık çöküş noktasında Bizler Batı medeniyetinin adım adım çöküşe doğru gittiğini görüyoruz. Bu medeniyetin yerine kadim bir medeniyet kurmak lazım, Türk İslam Medeniyetimizi ihdas etmenin zamanı geldi” diye konuştu.
“Tarihine sahip çıkan nesiller yetiştirmeliyiz”
Tarihin, gerçekleriyle bütün dünyayı etkileyen bir bilim dalı olduğunu kaydeden NEÜ Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, “Tarihini bilmeyen, tarihinden güç almayan, tarihi olmayan bir milletin geleceği olamaz. Bu bağlamda Selçuklu, Osmanlı çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Tarih bir hafızadır, hafızasını kaybetmiş bir toplum gerçek kimliğini kaybedecektir. Türkiye’nin özel bir yeri var, tarihten gelen misyonu var ve bundan kaçamaz. Osmanlı medeniyetinin, Türk-İslam medeniyetinin kökünde Selçuklu medeniyeti vardır. Bizim bundan sonraki süreçte; tarihinden utanmayan, tarihinden gurur duyan, sadece lafta değil gerçek değerleriyle tarihine sahip çıkan nesiller yetiştirmeliyiz. Buradan hareketle, yeni çözümlemelerle tükenen Batı medeniyetinin alternatifi olarak yeni bir medeniyet oluşturmak zorundayız. Bunu yapabilmek için de bilgi üretmek zorundayız. Medeniyetin harcı ve tuğlası bilgidir. Bilgiyi üretemedikten sonra medeniyet kurma şansına sahip değiliz. İnşallah bu ve benzeri bilimsel çalışmalar, bizim yeni bilgiler üretmemize, tarihimizi doğru okumamıza ve geleceğimize inşa etmemize vesile olacaktır” ifadelerini kullandı.
Açılış programının ardından sempozyum, oturumlarla devam etti. Sempozyumda, Selçuklu Tarihi ve bu tarihin neşv-ü nema bulduğu coğrafyanın tespit edilmesi, Orta Asya’dan başlayarak Akdeniz’e uzanan coğrafi sınırlar ve bu coğrafya üzerinde oluşturulan hâkimiyet süreci, tarihin bu döneminden başlayarak İran bölgesinde Selçuklu varlığının kronolojik tespiti ve günümüze tevarüs eden yönlerinin ortaya konması, günümüzde bölgede yaşanan hareketliliğin sebeplerinin neden sonuç ilişkileri bağlamında ele alınması amaçlanıyor.