Kalp kasını besleyen koroner arter damarlarındaki tıkanmaların ekokardiyografi ve efor testi gibi tetkiklerle anlaşıldığını söyleyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç.
Dr. İsmail Oral Hastaoğlu, kesin tanı için kalp anjiyosunun da yapıldığını ifade etti. Doç. Dr. Hastaoğlu, bu tedaviler yeterli gelmezse koroner bypass operasyonunun (kalp baypası) da etkili bir çözüm olabileceğini dile getirdi.
Çakmak Erdem Hastanesi’nden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. İ. Oral Hastaoğlu, koroner bypass ameliyatı ile ilgili bilgi vererek, kalp damar hastalıklarının tedavisini anlattı. Kalp kasını besleyen koroner arter denilen damarlardaki tıkanıklıkların kalp kasında zayıflamaya (kalp yetmezliğine) ya da kalp krizine (ilgili bölgedeki kalp kasının ölmesine) yol açabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Hastaoğlu, tedavinin şart olduğuna dikkat çekti.
Tedavi yöntemlerine değinen Doç. Dr. İ. Oral Hastaoğlu, “Damarlardaki daralmaların kesin tanısının konması için ek olarak kalp anjiyosu da yapılması lazımdır. Kesin tanı konduktan sonra, hastaya önce ilaç tedavisi veya balon/stent işlemi yapılır. Eğer bu tedaviler yeterli olmayacaksa hasta, koroner bypass operasyonu programına alınır. Koroner bypass operasyonu kısaca, koroner arterlerdeki darlığın ötesine kan taşımak için damar yerleştirme işlemidir. Yerleştirilecek damarlar göğüs iç kısmından koldan veya bacaktan alınır. Bu damarların alındığı bölgelerde genellikle ciddi bir şikâyet de olmaz” dedi.
“MİNİMAL KESİLERLE DE BYPASS YAPILABİLİYOR”
Birçok hastanın koroner bypass ameliyatından endişe duyduğunu söyleyen Doç. Dr. Hastaoğlu, “Koroner bypass operasyonu çoğu zaman kalp akciğer makinesi kullanılarak kalp ve akciğer durdurularak yapılır. Bazı durumlarda bu makine kullanılmadan kalp ve akciğer çalışırken de operasyon gerçekleştirilebilir. Buna atan kalpte bypass operasyonu denilmektedir. Ayrıca minimal invaziv dediğimiz göğüs kemiği kesilmeden sol meme altından daha küçük kesilerle de bu operasyon gerçekleştirilebilmektedir. Koroner bypass operasyonları genellikle yüzde 1 in altında bir hayati riskle yapılabilmektedir. Ancak ileri yaş, astım hastalığı, böbrek yetmezliği gibi durumların eşlik ettiği hastalarda risk daha yüksek olabilir. Operasyon genellikle 2-3 saat sürer, hasta 24 saat yoğun bakımda tutulur. Hastanede kalış süresi ise genellikle 4-5 günü bulmaktadır. Hastanın 15 gün ev istirahati sonrası işinin başına dönmesi mümkün olmakla birlikte göğüs kemiğinin tam birleşmesi ve ağır işlerde çalışması 2 ayı bulmaktadır.”