Lübnan adına Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakereleri sürdüren heyetin başında bulunan Başbakan Yardımcısı Saadeh Al-Shami, devletin ve Lübnan Merkez Bankası'nın iflas ettiğini ifade etti. Lübnan Merkez Bankası’ndan ise iflas açıklamasına yalanlama geldi.
Lübnan, para biriminin yüzde 90’dan fazla değer kaybetmesine ve bankalardaki çoğu tasarruf sahibinin hesaplarının kilitlemesine neden olan mali çöküşün üçüncü yılında bulunuyor.
Yaklaşık 70 milyar dolarlık bir açığı bulunan ve yoksulluğun her geçen gün arttığı Lübnan’da kamu borçlarının nasıl finanse edileceği merak konusuydu. Borçların yeniden yapılandırılması ve kredi anlaşmaları için IMF ile masada bulunan Lübnan’da son olarak iflas tartışması başladı.
BAŞBAKAN YARDIMCISI: İFLAS ETTİK
Önceki akşam katıldığı televizyon programında konuşan Al-Shami kayıpların devlet, Lübnan Merkez Bankası, bankalar ve mevduat sahipleri arasında dağıtılacağını belirtti. Al-Shami, “Merkez Bankası gibi devlet de iflas etti. Kayıpları en az şekilde halka yansıtmaya çalışacağız ve söz konusu kayıplar devlet, Merkez Bankası, bankalar ve mevduat hesapları arasında paylaştırılacak” dedi.
IMF ile devam eden müzakerelerle ilgili konuşan Al-Shami, “Lübnan hükümeti ile Uluslararası Para Fonu arasında müzakereler devam ediyor. Bugün konuştuğumuz en önemli şey bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması, ekonomik toparlanma planının tamamlanması, bütçenin ve Sermaye Kontrolü projesinin mecliste onaylanması” ifadelerini kullanarak, yakında bir anlaşma varmayı umduklarını belirtti.
MERKEZ BANKASI: İFLAS HABERLERİ DOĞRU DEĞİL
Lübnan Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada ise pazar günü hem devletin hem de merkez bankasının iflas ettiğini söyleyen başbakan yardımcısına yanıt geldi.
Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riad Salameh yaptığı açıklamada, Başbakan Yardımcısı Al-Shami'nin iflas ile ilgili açıklamalarını yalanlayarak, bankanın zorunlu görevlerini yerine getirmeye devam ettiğini belirtti. Salameh açıkamasında, “Merkez bankasının iflası hakkında dolaşan şey doğru değil” ifadelerini kullandı.
Başbakan Najib Mikati ise iflas hakkında sorulan sorulara kısa bir yanıt vererek Al-Shami’nin açıklamalarının ödeme gücü ile değil, likidite ile ilgili olduğunu belirtti. Mikati açıklamasını detaylandırmadı.
DÜNYA TARİHİNİN EN BÜYÜK KRİZLERİNDEN BİRİ
Lübnan 2019 yılından bu yana dünya tarihinin en büyük mali krizlerinden birini yaşıyor. Hükümetin 100 milyar dolarlık kamu borcu bulunuyor. Ayrıca 30 milyar dolarlık dış borç da temerrüde düşmüş durumda.
Bunun yanında Lübnan lirası serbest düşüşteyken ekonomi hiperenflasyonun pençesinde bulunuyor. Son olarak Ülkedeki enflasyon şubat ayında yıllık yüzde 215 olarak kaydedildi.
BİR ÜLKENİN İFLAS ETMESİ NE DEMEK?
Bir ülkenin iflas etmesi o ülkenin mali yükümlülüklerini yerine getirememesi anlamına geliyor. Yani bir ülke memur maaşlarının ödenmesi veya dış ve iç borç gibi yükümlülüklerini yerine getiremiyorsa iflas etmiş olarak kabul ediliyor.
Ancak ülkelerin iflasları şirketlerin iflaslarından bir miktar farklı. Şirketler iflas ettiğinde varlıklarını tasfiye edip borçlarını ödemeye çalışırken devletler moratoryum ilan ederek temerrüde düşüyor. Sonrasında ise borçların ödenmesi için çeşitli anlaşmalar karşısında yapılandırmalar devreye sokulabiliyor.
Son olarak Lübnan Mart 2020’de moratoryum ilan etmiş, dönemin Lübnan Başbakanı Hassan Diyab, hükümetin 1,2 milyar dolar tutarındaki borcu askıya alarak, ülkenin devlet borçlarında temerrüde düştüğünü açıklamıştı.
RAKAMLARLA LÜBNAN EKONOMİSİ
Dünya Bankası rakamlarına göre, ülke ekonomisi 2019 ile 2021 arasında yaklaşık yüzde 58 daraldı ve gayri safi yurtiçi hasıla 2021’de 21,8 milyar dolara düştü. Lübnan, 193 ülke içinde en büyük ekonomik daralmayı yaşayan ülke oldu.
Dünya Bankası Ortadoğu Departmanı Direktörü Saroj Kumar Jha pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Lübnan’daki ekonomik durum korkunç. Ekonomik gerilemenin boyutu 2021’den bu yana yaklaşık yüzde 60’a ulaştı” dedi.
IMF DEVREDE
Lübnan’ın bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması ve büyük kamu borç yükünün azaltılması için çeşitli önlemler alması gerekiyor. IMF ile yapılan görüşmelerin ana konusunu da bu önlemler oluşturuyor.
IMF’ye sunulan önerilerin mevduat sahiplerini ve bankaları ağır yük altında bırakması nedeniyle çeşitli kesimlerden plana itirazlar geliyor. Plan aynı zamanda devlet borcunu Lübnan toplumunun da ağır bedeller ödemesini gerektirebilir.
‘ÇÖZÜM SİYASİ OLMALI’
İran Merkezli Tehran Times’a değerlendirmelerde bulunan Lübnan Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Laure Abi-Khalil, “Çözüm her şeyden önce siyasi olmalı ve siyasi çözümden sonra ekonomik çözüm hakkında konuşabiliriz” dedi.
Abi-Khalil, “Lübnan’daki politik ekonomi, egemen seçkinlerin serveti tekelleştirmesine izin veriyor. Bu tekelleşme çoğunluğun pahasına yapılıyor devleti yok ediyor” diye konuştu. Abi-Khalil içerideki politik faktörlerin yanında ABD ve İsrail’in ekonomik basıncının da Lübnan ekonomisinin çöküşünde etkili olduğunu belirtti.
İNSANİ KRİZ BÜYÜYOR
Tüm bu ekonomik sorunlar Lübnan’daki insani krizi de tırmandırıyor. BM Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’na göre, 2021 yılı itibarıyla Lübnan nüfusunun yüzde 74’ü yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Lübnan genelinde yaşanan döviz likidite sorunu nedeniyle kara borsada Lübnan lirasının değeri serbest düşüşe geçerken ülkede elektrik gibi temel ihtiyaçlar karşılanamıyor. Temizlik işçilerinin sık sık greve gitmesi nedeniyle sokaklarda büyük çöp yığınları görülürken, ülkede sık sık yaşanan elektrik kesintileri de günlük yaşamın bir parçası.
Ekonomideki sorunlar Ekim 2019’da protestolara neden olmuş, dönemin Başbakanı Saad Hariri liderliğindeki hükümeti istifaya mecbur bırakmıştı. O tarihten sonra ülkedeki siyasi belirsizlik de Lübnan’ın ekonomik sorunlarını hızlı bir şekilde katlamıştı.