TBMM Başkanı Mustafa Şentop, ”Göç sadece Türkiye’nin meselesi değil tüm dünyanın meselesi. Göçün en temel sebebi; insanların kendi doğdukları topraklardan mahrum olmalarıdır. Neden böyledir? Bunun en aktüel sebebi; onların yaşadıkları ülkelerin, Batılı ülkeler tarafından yaşanmaz hale getirilmesidir” dedi.
Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından hazırlanan ’Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu’ TBMM’de düzenlenen programla açıklandı. Programa TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ve çok sayıda vekil katıldı. Burada konuşan Şentop, hazırlanan raporun önemine dikkat çekip, ”Bu konu sadece ’geri itme’ konusundan ibaret değil, aslında bu sorun bir insanlık meselesi. Bir takım ipuçlarını bu raporda gösteriyoruz. Bunun da bilinmesi gerekir. Başta Yunanistan olmak üzere bunu yapan insanların yüzüne vurulması ve bütün dünyaya da ifşa edilmesi lazım” diye konuştu.
’GÖÇÜN NEDENİ BATILI ÜLKELER’
Yunanistan’ın yaptığı geri itme konusunda parlamentolar arası toplantılar düzenlendiğini hatırlatan Şentop, dünyanın böyle önemli konuya kulak kesilmediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
”Yaklaşık 10 yıldan fazla zamandır yoğunlaşan bir göç dalgası ile karşı karşıyayız. Türkiye en fazla göçmen barından ülke. Bunun başlıca sebebi; Türkiye’nin Suriye ile komşu olması, Türkiye’nin 2 kıta arasında bir geçiş güzergahında olması. Bu nedeniyle Türkiye en fazla göç alan ülke. Göç sadece Türkiye’nin meselesi değil. Tüm dünyanın meselesi. Göçün en temel sebebi; insanların kendi doğdukları topraklardan, insanca yaşayabilme, güven içerisinde yaşayabilme imkanlarını görmemeleri, bunu hissetmeleri ve bu imkandan mahrum olmalarıdır. Neden böyledir? Bunun en aktüel sebebi; onların yaşadıkları ülkelerin, Batılı ülkeler tarafından yaşanmaz hale getirilmesidir. Afganistan’dan, Suriye’den insanlar neden göç ediyor? Yüzyıllardır batılıların, bu ülkelerin tabi kaynaklarını, yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sömürmesi ve bunun sonucunda bu ülkelerin insanca yaşanabilir olmaktan çıkmış olması nedeniyle. Burada yaşayamıyorlar, bir demografik hareket var. Bu açıdan meseleye bakarken, bunun Türkiye’nin sorunu olmadığı, bu meselenin bütün maliyetinin Türkiye üzerine kalması büyük bir haksızlık.”
Yakın zamanda Avrupa’nın da çok ciddi göç dalgası ile karşı karşıya kaldığını kaydeden Şentop, ”Kaderin cilvesi, yakın zamanda çok ani gelişen, çok hızlı gelişen çok yoğun bir göç dalgası ile karşı karşıya kaldılar. Afrika’dan, Asya’dan gelen mültecileri itmeye çalışanlar, bu sefer doğudan gelen mülteci dalgası ile karşı karşıya kaldılar.”
BAKAN SOYLU: BATI BU MESELEYE IRKÇILIK PENCERESİNDEN BAKIYOR
İçişleri Bakanı Soylu ise Türkiye’de şu anda yaklaşık 3 milyon 700 bin Suriyeli olduğunu söyleyerek, bazı ülkelerin göç konusunu görmezden geldiğini belirtip, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere tepki gösterdi. Soylu, ”Kimse kusura bakmasın, ben lafı eğip büken bir insan değilim; kaçak göçmeni çırılçıplak soyup botuna delik açarak, kurmalı oyuncak gibi sadece karşı kıyıya gitmesine yetecek kadar havayla denizin ortasına bırakmayı neyle izah edeceğiz? Yakalanan kaçak göçmenin ellerini arkadan plastik kelepçeyle bağlayıp suya atmayı veya bütün değerli eşyalarını alıp, çırılçıplak soyup, kış günü soğuktan donsun diye Meriç nehrine bırakmayı, gözaltına aldığında dövmeyi nasıl izah edeceğiz. Utanarak söylüyorum; üst arama bahanesiyle kocasının ve çocuğunun önünde kadını çırılçıplak soyup hakaret etmeyi, daha utanarak söylüyorum; tacize ve tecavüze maruz bırakmayı nasıl izah edeceğiz? Medeniyetten uzak Afrika kabilelerinde bile insanın başına gelmeyecek bir muameleye, AB üyesi ülkeler tarafından maruz kalmayı, nasıl izah edeceğiz? Batı, küresel göçü sadece bir sınır güvenlik meselesi olarak alıyor. Bu meseleye ırkçılık penceresinden ve korkuyla bakıyorlar. Geri itme meselesini, daha önce pek çok uluslararası platformda dile getirmemize rağmen dünya kamuoyundan ve muhatap ülkelerden ne yazık ki en küçük bir ciddi geri dönüş almadık” dedi.
Türkiye olarak dünyanın en büyük kaçak göç mücadelesini verdiklerini kaydeden Soylu, ”Bu konuda yalnızız, bunu biliyoruz ama hiç değilse böylesine bir insan hakkı ihlalinde, açık söylüyorum; bir işkence muamelesinde, dünyadaki sivil güçlerin sesini çıkarmasını beklemek hakkımızdır. Bugün Yunanistan, kaçak göçmenlere açıkça işkence yapmaktadır. Cenevre Sözleşmesi’ne de insan hakları evrensel beyannamesine de, AB kriterlerine de açıkça karşı çıkmaktadır” diye konuştu.
’FRONTEX’İN ENGİZİSYONA DÖNÜŞMESİNE KARŞI TEPKİ BEKLİYORUZ’
Türkiye’nin hapishaneleri, karakolları hakkında, adalet ve yargı süreçleri hakkında yıllardır rapor üstüne rapor, mektup üstüne mektup yazanları bugün sahada görmek istediklerini söyleyen Bakan Soylu, şunları kaydetti:
”Frontex’in engizisyona dönüşmesine karşı tepki bekliyoruz. Burada geri itme meselesinin nasıl ortaya çıktığını ve buna ait verileri de paylaşmak isterim. Biz AB ile 18 Mart 2016’da bir geri kabul anlaşması imzaladık. Yunanistan, yakaladığı sığınmacıların uluslararası koruma başvurusunu alacak, bunu değerlendirecek, durumları uygun olmayanları bize geri iade edecek, biz de bunları sınır dışı edecektik. Bunun karşılığında AB’nin de bize taahhütleri vardı. Ne yazık ki AB tarafı Türkiye’ye karşı bu taahhütlerinin hiçbirini yerine getirmedi. 2016’dan beri Yunanistan tarafından Türkiye’ye anlaşma kapsamında iade edilmek istenen kişi sayısı 3 bin 746’dır, biz bunun 3 bin 386’sını kabul etmişiz. Bize teslim edebildikleri 2 bin 139 kişi. Ellerinde yaklaşık 1100 kişi kaldı, bunun kıyametini koparıyorlar ve bu vahşiliği ortaya koyuyorlar. Bir başka detay, en son 2020’de 311 kişi iade etmek istenmiş; 2021 ve 2022’de mutabakat kapsamında kimseyi iade etme talebi yollamamış. Geri itmeler 2020 yılında başladı. 2020 yılında Yunanistan’ın geri itme uygulaması sonucu denizde hayatını kaybeden kişi sayısı 2 idi; 2021 yılında denizde 8 kişi, karada da 56 kişi olmak üzere toplamda 64 kişi bu uygulama neticesinde hayatını kaybetti. Bu yıl ise henüz yılın yarısında olmamıza rağmen denizde 3 olmak üzere toplam 45 kişi hayatını kaybetti. Neticede 2020 yılından bugüne kadar 111 kişi Ege’de geri itmeler sonucu hayatını kaybetmiştir. Tabii bir de, geri itme muamelesine maruz kalmış, bizim evlatlarımızın yetişip sağ olarak kurtardıkları var.”
2020’den beri denizlerde, geri itme vakası sonucu kurtarılan mağdur sayısının 33 bin 745 kişi olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
”Yunanistan’ın karadan geri ittiği ve kurtardığımız kişi sayısı da 8 bin 874 kişidir. Şunu ifade etmek isterim, bu verdiğim bütün sayıların, yukarıda anlattığım bütün eziyetlerin resmi raporlarda ve belgelerde kayıtları vardır. 2011 krizinden beri Avrupa’nın toplam aldığı sığınmacı sayısı 1 milyon civarında ama 3 aylık Ukrayna savaşında aldığı sığınmacı 6,5 milyonu geçti. Avrupa ikinci dünya savaşından sonra göçmen emeğiyle kalkındı, 11 yıldır Ege ve Akdeniz’i göçmen mezarlığına çevirdiler. 2021’in tamamında sandallarla gelenlerin toplamı 28 bin 526 kişi. Bu kadar kişiyi bile geri gönderemiyor. Biz 2016’dan bugüne, içeride 1,5 milyona yakın kaçak göçmen yakaladık, sınırda da 2,5 milyon engelledik. 331 bin 839 kişiyi sınır dışı ettik. Bunun yanında 3,7 milyon Suriyeliyi düzenli göç kapsamında geçici koruma altına aldık.”