Fonksiyonel tıp uygulayıcısı olan Kent Bayraklı Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ayşalı Yılmaz, menopozun adet görmenin ve hormonal faaliyetlerin bitmesi durumu olduğunu hatırlattı. Bir yıl boyunca adet görmeyen kadınların menopoza girmiş kabul edildiğini belirten Opr. Dr. Yılmaz, ortalama menopoz yaşının 50 olduğunu, çoğu kadında 40’lı yaşlarda menopoz öncesi değişimlerin başladığını söyledi. Jinekolog Yılmaz, menopoz öncesinde olan ya da menopoza girmiş kadınların şikayetlerini vücutta oluşan bozuklukların kökenini çözmeye çalışan fonksiyonel tıp bakış açısı ile değerlendirmenin önemine dikkat çekti.
"Kadınların hayatında çığır açmaya aday"
Menopoza giren kadınlara verilen doğal hormonların antiaging (yaşlanma karşıtı) için de yapılması gereken en önemli destek olduğunu kaydeden Opr. Dr. Yılmaz şöyle konuştu: “Hormon replasmanı 2000’li yıllardan önce menopoza giren her kadına uygulanmakta idi. 2002 yılında yayımlanan WHI çalışması bütün gidişatı değiştirdi. Bu çalışmada verilen hormonların kadınlarda inme ve meme kanseri riskinin arttığı saptandı. Bu çalışmanın ayrıntılarına girmeden belirtmeliyim ki ileri yaş kadınlarda yapılmış ve doğal hormonlar yerine sentetik hormonlar kullanıldığı için gerçekleri yansıtmayan bir çalışma. Bu çalışmadan sonra kimseye hormon başlamak mümkün olmadı. Ancak son yıllarda anlaşıldı ki doğal hormonlarla yapılan replasman tedavisinin böyle yan etkileri yok. Üstelik bu tedavi ile menopoz sonrası kadınlarda kemik kırıkları, kalp hastalıklarından ölüm ve kolon kanseri yarı yarıya, Alzheimer ise yüzde 35 oranında azalıyor, meme kanseri riskinde artış yapmıyor. Kısa süre öncesine kadar kötü gözle bakılan hormon tedavileri doğal hormonların kullanımı ile kadınların hayatında çığır açmaya aday. Yeter ki eski bilgilere takılıp önyargılı olmayalım.”
Menopozla gelen değişimler
Östrojen hormonunun azalması ile cildin esnekliğini kaybedip kırıştığını kaydeden Opr. Dr. Yılmaz, menopozla gelen diğer değişimleri şöyle sıraladı: “Menopozla birlikte çoğu kadında özellikle cinsel ilişki esnasında rahatsızlık veren kuruluk şikayeti başlar. Bu çoğu zaman cinsel ilişkiyi olumsuz yönde etkiler. Cinsel isteksizlik olabilir. Menopoz ilerledikçe de bu kez idrarla ilgili şikayetler buna eklenir. Depresyona meyil menopozla birlikte görülmeye başlayabilir. Uyku bozuklukları da eklenince depresyon daha da ağırlaşabilir. Maalesef menopoz sonrasında Alzheimer hastalığının oluşma ihtimali artıyor. Hemen tüm kadınlarda menopoz sonrası hormon eksikliğine bağlı beyin sisi dediğimiz hafıza ve düşünce keskinliği azalması durumuna rastlanıyor. Kemik erimesi, kalp krizi riskinin artması, metabolizmanın yavaşlaması bu sürecin getirdiği olumsuzluklar.”