Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden Micro Focus’un müşteri ve iş ortaklarına yönelik en kapsamlı etkinliği olan “Micro Focus Realize ‘22” 4 Ekim Salı günü gerçekleştirildi. Yüzlerce katılımcının izlediği etkinlikte sektörlerinin önde gelen şirketleri dijital dönüşümdeki başarı hikayelerini paylaşırken uzmanlar da dijital dönüşümün yeni dinamiklerini açıkladı.
Micro Focus’un Türkiye’deki en önemli müşteri etkinliği “Micro Focus Realize ‘22” 4 Ekim Salı günü Wyndham Grand İstanbul Levent’te gerçekleştirildi. Bilişim teknolojileri alanındaki son trendlerin paylaşıldığı etkinlikte dijital dönüşümün yeni dinamikleri açıklandı.
Tüm Micro Focus ekosistemini bir araya getirerek katılımcıların Micro Focus’un yüksek yatırımlarla oluşturduğu, baştan sona entegre çalışan yazılım çözümlerini bir bütün olarak izlemelerini sağlayan “Micro Focus Realize ‘22” etkinliği, Micro Focus Türkiye & Yunanistan Ülke Müdürü Zafer Akın’ın konuşmasıyla başladı. Micro Focus SaaS Bölge Lideri Filipe Pinto Ribeiro’nun Micro Focus’un Türkiye vizyonuna ilişkin sunumunun ardından McKinsey&Co Ortağı Henning Soller, geleceğin yazılım pazarı ve dijitalleşmedeki bir sonraki dalgayı anlatan özel bir sunum gerçekleştirdi.
Başarı öyküleri paylaşıldı
Etkinlik kapsamında düzenlenen iki ayrı panelde CIO’ların pandemi sonrası gündemleri masaya yatırıldı. Öğleden sonra ise 5 ayrı paralel oturumda farklı sektörlerden firmalar, Micro Focus ile yürüttükleri projeleri ve sonuçlarını değerlendirirken, Micro Focus çözüm ve hizmetleri ile elde edilen başarı öykülerini katılımcılarla paylaştı.
“Öncü projelere imza atıyoruz”
Micro Focus Türkiye olarak 100’den fazla iş ortağı ve her yıl yaptıkları 250’den fazla proje ile büyümeye ve Türkiye'de teknoloji sektörünün dönüşümüne katkı sağlamaya devam ettiklerini belirten Micro Focus Türkiye & Yunanistan Ülke Müdürü Zafer Akın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Micro Focus, Türkiye pazarında hem daha derinlemesine hem daha geniş bir spektrumda varlığını hissettiriyor. Bugün daha önce hiç çalışmadığımız pek çok endüstride onlarca yeni proje yapıyoruz. Hali hazırda çalıştığımız sektörlerde ise yaptıklarımızın üstüne koyup daha özgün ve öncü projelere imza atıyoruz. Çalışmalarımızı izleme ve otomasyon projeleri ile sınırlamıyor, AI Ops projelerini de canlıya alıyoruz. Artık sadece veri merkezlerindeki alt yapı bileşenlerini değil ATM’leri, kioskları, IoT cihazlarını ve sensörleri yönetip otomatize ediyoruz. Telekom şirketleri ve finans kurumlarının yanında hızlı tüketim ürünlerinden perakendeye, enerjiden e-ticarete birçok endüstride test, güvenlik ve kalite projeleri yapıyoruz. Veri ambarı ya da veri gölü (data lake) üzerine gerçekleştirdiğimiz çalışmaların yanı sıra ileri analitik, güvenlik analitiği, müşteri analitiği, suiistimal ve yapay zeka destekli operasyon yönetimi gibi çok geniş bir çerçevede büyük veri projeleri yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde bunları ve daha fazlasını yapmaya devam edeceğiz. Bunun için tüm Micro Focus ve iş ortakları ekosistemi olarak çok hazır ve çok motiveyiz.”
“Müşterilerimizin genel giderlerini düşürüyoruz”
Micro Focus SaaS çözümleri ile müşterilerinin önemli olana, yani işlerini yürütmeye odaklanmasına yardımcı olduklarını ifade eden Micro Focus Bölgesel Başkan Yardımcısı Filipe Pinto Ribeiro, “Dünya çapında 50'den fazla veri merkezinde barındırılan ve teslimat ekiplerimiz tarafından yönetilen yaklaşık 100.000 sunucu ve 500'den fazla dağıtım ile dünyanın en büyük çok petabaytlı özel bulutlarından biri olan Micro Focus, SaaS firmalarına tam kapsamlı bir çözüm sunuyor. Yatırımlarından tam olarak yararlanmalarını ve en yüksek değeri gerçekleştirmelerini sağlamak için benzersiz abonelik modelleri sağlıyor. Micro Focus SaaS çözümleri kullanan müşterilerimiz genel giderlerini düşürüp, toplam sahip olma maliyetlerini önemli ölçüde azaltıyor” dedi.
“Açık sistemlere geçiş yapmak önemli”
McKinsey & Company Ortağı Henning Soller de konuşmasında bir sonraki dijitalleşme dalgası ile sanayileşmenin ve uzmanlaşmanın daha da önem kazanacağını belirtti. “Şirketlerin hem iş, hem de teknolojideki süreçleri ve operasyonları uçtan uca yönetip kullanıcı deneyimini korurken güvenilirliği ve maksimum otomasyonu sağlamaları gerekiyor. Bunun için de çevik yazılım modelini kullanarak yazılım geliştirme ve operasyonları entegre etmeleri önemli. Tehdit senaryolarını çalışarak, herhangi bir saldırıya karşı hazırlıklı olmak, ana bilgisayar işlevselliğini daha kolay erişilebilir hale getirip, açık sistemlere geçiş yapmak ve verilerin gücünden yararlanıp organizasyonda saklı olan değeri açığa çıkarmak da ön plana çıkan diğer konular.” dedi.