AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İran'da Azerbaycan Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıyla ilgili, “Bir millet, iki devlet anlayışıyla çok yakın ilişkilerimizi sürdürdüğümüz, Azerbaycan milletine taziyelerimizi iletiyoruz.İran makamlarının da bu olayı bütünüyle aydınlatacağını, arkasındaki gerçek meselenin ne olduğunu dünya kamuoyunun gündemine getirmesini temenni ediyoruz" dedi.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Kütahya’da partisinin il teşkilatı tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Burada gündeme dair açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, Tahran’da Azerbaycan Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıyla ilgili İran makamlarının olayı bütünüyle aydınlatacağını temenni ettiklerini belirterek, “Gündeme düşen Tahran’daki Azerbaycan Büyükelçiliği’ne yapılan hain ve kahpe saldırı. Bu saldırı sırasında Azerbaycan Büyükelçili’ğinin güvenlik şefi şehit olmuştur. Allah rahmet eylesin. Bu hain olayı telin ediyor, lanetliyoruz. Dünyanın her yerinde uluslararası misyonun, uluslararası hukuk çerçevesinde korunmasının en hayati mesele olduğunun altını çizmek istiyoruz. Azerbaycan’ın özellikle Karabağ’ı işgalden kurtarmasından sonra Kafkaslarda ve yakın coğrafyamızda dengeleri değiştiren bir ülke olduğunu görmekten iftihar ediyoruz. Bir millet, iki devlet anlayışıyla çok yakın ilişkilerimizi sürdürdüğümüz, Azerbaycan milletine taziyelerimizi iletiyoruz. İran makamlarının da bu olayı bütünüyle aydınlatacağını arkasındaki gerçek meselenin ne olduğunu dünya kamuoyunun gündemine getirmesini temenni ediyoruz" dedi.
'BU, İNSANLIĞIN ORTAK SUÇUDUR'
İsrail’in Cenin mülteci kampına yaptığı ve 9 kişinin hayatını kaybettiği saldırının insanlık suçu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Filistin’de Cenin mülteci kampına İsrail’in yapmış olduğu saldırı sırasında 9 Filistinli masum insan şehit olmuştur. Allah rahmet eylesin. Bunların içerisinde yaşlı bir hanımefendinin olduğu da gelen haberler arasında. Bu ilk değildir, öyle de görünüyor ki, İsrail saldırganlığı ve vahşeti son da olmayacak gibi görünüyor. Çünkü dünya siyasetindeki bu karışıklıkların, bu herc-ü merc oluşların ortaya çıktığı, bölgenin bu kadar istikrarsız bir şekilde maalesef devam etmesi en çok İsrail’in ekmeğine yağ sürmektedir. İsrail bu pervasızlığını, bu saldırganlığını, bu hukuk tanımazlığını sürekli sürdürüyor ama şundan da emin bir şekilde sürdürüyor. Nasılsa kimse karşımıza çıkmaz, nasılsa uluslararası alanda kimse bizden hesap sormaz zannediyor. Bundan da maalesef İslam dünyasının kendi iç dünyasında çelişki, bölünme ve bölgedeki siyasi istikrarsızlıklardan fevkalade yararlanıyor. Cenin, uluslararası hukuk bakımından Filistin Devleti’nin toprağı olan bir yerdir. Böylece başka bir ülkenin topraklarına saldırarak ve orada insanları vahşice katlederek, bir savaş suçu işlemektedir. Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde ilerlemektedir. Şiddetle telin ediyoruz, İsrail 'Bunları yaptık, yanımıza kar kaldı' zannetmesin. Yaptığı her zulüm aslında İsrail’i kendi kanında boğacak ileri bir adımdır. Maalesef uluslararası sistem bakımından da büyük bir zaafı işaret etmektedir. Bu, insanlığın ortak suçudur. En az İsrail kadar sessiz kalanların da suçlu olduğunu ifade etmek isterim."
'BAŞKA ÜLKELER SAVAŞIN UZAMASINI VE YAYGINLAŞMASINI İSTİYOR'
ABD Başkanı Biden’ın açıkladığı Ukrayna’ya yeni silah, mühimmat ve tank desteğinin bölgedeki savaşı daha da körükleyeceğini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Önemli bir gündem maddesi de özellikle bütün dünya kamuoyunda konuşulan dün Biden’ın açıkladığı ABD ve Almanya’nın Ukrayna’ya ilave mühimmat, silah ve tank sevkiyatını gerçekleştireceği bilgisidir. Bildiğiniz gibi sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle diplomasideki ferasetli çıkışıyla, Dolmabahçe’de masa kuruldu. Her iki tarafın heyetleri geldi. Neredeyse son bir rötuşa sıra gelmişti. Sayın Zelensky ile Sayın Putin’in bir araya gelmesi ve Ukrayna-Rusya savaşının bitirilmesine ramak kalmıştı. Bu sadece iki ülke arasındaki bir çatışma değil, Rusya ile batı arasındaki bir çatışmadır. Bu çatışma böyle devam ederse, yayılma ve derinleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu bölgesel ateşin söndürülmesi ve bunun küresel bir ateş haline gelmemesi için Türkiye üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdi. Her iki tarafla da görüşen dünyadaki tek lider ve tek ülke olarak, bu vazifenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz ve bir an evvel bu savaşın sonlandırılması, iki tarafın da rıza göstereceği, iki tarafın da memnun olacağı bir çözüm için gayret sarf ediyoruz. Ayrıca bu savaşın devamıyla ilgili ortaya çıkan insani sorunların da çözülmesi için diplomasi çerçevesinde adımlarımızı atıyoruz. Esir takasının gerçekleştirilmesi, tahıl koridoru açılarak dünyadaki gıda krizinin derinleşmesinin önlenmesi Türkiye'nin bu süreçteki önceliklerinden biri olmuştur. Ama biz bunları yaparken, diğer taraftan başka ülkeler bu savaşın sürmesi, mümkün olduğu kadar uzaması ve hatta yaygınlaşmasını istiyorlar. Özellikle bu son silah ve teçhizat sevkiyatı konusunun endişe ederiz ve korkarız ki, savaşın derinleşmesine ve yaygınlaşmasından başka hiçbir sonucu olmayacaktır. Dolayısıyla bu kararın uluslararası barışa etki eden, barış ve esenliği sağlayacak bir yaklaşım olmadığını, tam tersine bölgedeki ateşi daha fazla körükleyecek, tabiri caizse ateşe benzinle gidecek bir karar olduğunun altını çizmek isteriz."