İstanbul için söylenen ‘taşı toprağı altın’ efsanesi, esasında ülkelerindeki imkânsızlıklardan dolayı Türkiye’ye gelen öğrenciler için 783 bin kilometrekareyi kapsıyor. Kendi ülkelerinde sadece belli bir iklimi yaşayan öğrenciler, 4 mevsimde tarım ile ilgili çalışmaları paha biçilemez buluyor. Bu öğrencilerden de bir kaçı, Uludağ Üniversitesinde eğitiminin son 1 senesini yaşıyor. Aldıkları eğitimlerle ülkelerine döndükten sonra bilinçli bir şekilde tarım yapacaklarını ifade eden Mısırlı Abdullah Zarzura, "Mısır’dan Bursa’ya yaklaşık 4,5 yıl önce geldim. Tarım sektörünü seçmemin en önemli sebeplerinden birisi Türkiye’de 4 mevsimin yaşanması. Her bölgenin farklı bir yönü var. Ben bahçe bölümü okuyan bir öğrenciyim. 1 sene sonra mezun olacağım. İş hayatı açısından çok güzel eğitimler aldık. 1. Sınıfta aldığımız iş sağlığı dersleri çok önemli. Laboratuvarda çalışanlar için özellikle en temel bilgiler veriliyor” dedi.
“Bizim üretimde eksik kalmamız ülkelerimize ihanettir”
Hedeflerinin küçük değil, büyük olduğunu belirten Zarzura, “Bir Amerikalı çiftçi veya ziraatçı nasıl koordineli çalışıp para kazanıyorsa, biz de bunu kendi ülkelerimizde yapalım. Çünkü bizim topraklarımız çok değerli. Biz de Türkiye’de, Mısır’da yapalım. Bizim topraklarımızı biz değil onlar keşfetmeye geliyorlar. Bizim burada eksik kalmamız ülkelerimize ihanet etmektir” şeklinde konuştu.
Muhammet Yusuf Zade ise, "2019 yılında Azerbaycan’dan Bursa’ya geldim. Ziraat fakültesinde eğitim almaktayım. Burada birinci yılımız teorik ders almakla geçti. Sonra uygulamalı ders almaya başladık. Pandemi olduktan sonra Bursa’ya yeniden geldim. Şimdi işimiz daha çok, seralarda geçmeye başladı. Seralarda sulama yapmayı, ekim yapmayı, dikim yapmayı öğrendim. Babam köyde büyüdüğü için bana ziraat mühendisliğini önerdi. Türkiye’de ziraat geliştiği için üniversiteyi Bursa’da okumayı seçtim. Mezun olduktan sonra Azerbaycan’a döneceğim. Türkiye’de öğrendiklerimi Azerbaycan’da uygulayacağım” dedi.