POLİS Akademisi Başkanı Prof.Dr. Yılmaz Çolak, geleneksel tehditlerin yanında yeni nesil terör faaliyetleri, doğal afetler, küresel sağlık, düzensiz göç, mülteci krizleri, iklim değişikliği ve diğer birçok konunun güvenlik tehdidi kapsamına alınmasının zorunluluk haline geldiğini açıkladı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı Polis Akademisi'nin 7'nci Uluslararası Güvenlik Sempozyumu, 4 Aralık'a kadar Antalya'da düzenleniyor. Çok sayıda akademisyen ve güvenlik uzmanının katıldığı sempozyumda; uluslararası politika, güvenlik ve yeni tehditler, uluslararası düzen arayışı ve jeopolitik dönüşüm, uluslararası terörizmle mücadelede stratejik yaklaşımlar, güvenliğin değişen gündemi ve yeni tehditler, iletişim-teknoloji ve güvenlik ana başlıkları altında sunumlar yapılıyor. Sempozyumun açılışında konuşan Polis Akademisi Başkanı Yılmaz Çolak, 21'inci yüzyılın ilk yarısında küresel siyasette yaşanan gelişmeler ve karşı karşıya kalınan sert siyasal, askeri ve sosyolojik değişimlerin, güvenlik tehditlerinin teorik ve pratik boyutlarıyla yeniden ele alınmasını gerekli kıldığını kaydetti. Çolak, güvenlik tehditlerinin her daim değişen gündemi ve yapısı gereği, geçmiş dönemlerde devlet merkezli ve geleneksel perspektifle ele alınan güvenlik tehdidi konusunun 21'inci yüzyıla gelindiğinde daha çok insani, toplumsal, ekonomik, çevresel ve kültürel yönleriyle değerlendirilmeye başlandığını dile getirdi. Çolak, “Bunun sonucunda gerek devletlerin karar alım düzeyinde gerekse akademik alanda, güvenlik kavramının referans nesnesi durağan olmaktan çıkmıştır" dedi.
KÜRESELLEŞME ETKİSİ
Ortaya çıkan yeni koşulların, güvenlik kavramının ve gündeminin derinleşmesine ve genişlemesine neden olduğunu kaydeden Yılmaz Çolak, "Böylelikle geleneksel tehditlerin yanında yeni nesil terör faaliyetleri, doğal afetler, küresel sağlık, düzensiz göç, mülteci krizleri, iklim değişikliği ve diğer birçok konunun güvenlik tehdidi kapsamına alınması zorunluluk haline gelmiştir. Uluslararası güvenlik gündeminde yaşanan söz konusu tüm bu gelişmelerden, devletlerin ulusal güvenlik stratejileri ve güvenlik politikaları etkilenmiştir" diye konuştu.
Uluslararası güvenliğin genişleyen boyutunun, güvenlik tehditlerinin birey, devlet ve sistem olarak üç analiz düzeyinde ve ayrı sektörler çerçevesinde değerlendirilmesine imkan tanıdığını belirten Çolak, "Askeri güvenlik ve sert güç konularına ilişkin güvenlik tehditleri, günümüzde de devletlerin başlıca güvenlik öncelikleri arasındadır. Bununla birlikte küreselleşmenin getirdiği fırsatların yanı sıra yeni güvenlik tehditlerini de beraberinde getirmiştir" dedi.
DEZENFORMASYON TEHLİKESİ
Uluslararası terörizmin, sınır aşan organize suçlar ve etnik, dini, kültürel çatışmalar gibi yeni tehditlerin devlet ve toplumların yaşam alanına doğrudan hayati risk teşkil ettiğini belirten Çolak, "Teknolojinin ön alınamaz gelişimi, iletişim araçlarının giderek çeşitlenmesi ve dijitalleşmenin yaygınlaşması, geleneksel ve yeni medya mecralarında güvenlik risklerini daha görünür kılmaktadır. Öyle ki hakikat ötesi çağda gerçek ve yalan bilgi arasındaki çizginin giderek yok olması ve dezenformasyon tehlikesinin kitle iletişim sektörlerinde yaygınlaşması bu alana yönelik özel güvenlik tedbirlerinin geliştirilmesini mecburiyet haline getirmektedir" diye konuştu.
Yılmaz Çolak, salgın hastalıklar, pandemi, gıda, çevre ve tarım güvenliği konusu ve bunlarla yakından ilişkili olan ekonomi ve enerji güvenliği konularının da bugün geçmişte hiç olmadığı kadar insan hayatı ve toplumlar için önemli hale geldiğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Hız kesmeden küreselleşen dünyada güvenlik tehditlerinin hibrit bir forma bürünmesi, tehditleri ve riskleri zaman ve mekandan bağımsız yapmıştır. Öyle ki kimyasal, biyolojik ve nükleer nitelikli kitle imha silahlarının yayılımının artmasına ek olarak savaşların doğası ve jeopolitiğinde dönüşümler söz konusudur. Sınır aşan suçlar ve ulus ötesi tehditlerle mücadelede devletlerin birbirleriyle ve uluslararası kurumlarla iş birliği alanları genişlemiştir."
21'inci yüzyılda uluslararası güvenlik tehditlerinin değişen gündemi ve kapsamının, alanın uzmanları tarafından ayrıntılı ve sürekli olarak, yeniden ele alınması gerektiğine dikkat çeken Çolak, "Bizler de Polis Akademisi olarak her yıl gerçekleştirdiğimiz uluslararası güvenlik sempozyumumuzun ana temasını 21'inci yüzyılın ilk yarısında yeni güvenlik tehditleri olarak belirledik" dedi.