Sabit fiyat ve israf enflasyon üretiyor

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (European Bank for Reconstruction and Development) Finansal Danışmanlığı ile Raportörlüğü görevlerini yürüten Bağımsız Denetçi Mehmet Emin Tatlı, Türkiye’de sabit fiyat politikası ile israfın enflasyon ürettiğini belirterek, fiyat istikrarın sağlanması ve enflasyonun düşürülmesi için yapılması gerekenler konusunda önerilerde bulundu.

Yayınlanma: 14:06 01-06-2022
Güncellenme: 14:06 27-06-2022
Sabit fiyat ve israf enflasyon üretiyor

İndex Ekonomi Bağımsız Denetim A.Ş. Kurucusu ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) Bb yaptığı açıklamada, fiyat istikrarının sağlanması sadece hükümet ve merkez bankasına ait bir görev olmadığını belirterek, ’’Fiyat istikrarının sağlanması her ne kadar hükümet ve merkez bankasına ait ise de ülkedeki tüm vatandaşların görevidir. Nasıl mı? Pazarlık yaparak. Fiyat istikrarının sağlanmasında pazarlık temel bir unsurdur. Fiyatlar sabit olduğunda iktisat bilimimin açıklaması şudur. Enflasyon üretici temelli artar. Üretici ne fiyat açıklarsa piyasa belirleyicisi konumunda olduğundan fiyatlar yukarı doğru eğilim gösterir.

 

Örnek verecek olur isek, insanımız açısından fiyatların sadece üretici tarafından açıklandığı ve vatandaşın hiç bir zaman müdahil olamayacağı fiyat mekanizmaları elektrik, su, benzin, mazottur. Borsaya tabi fiyat mekanizmaları ise, buğday, mercimek gibi tahıl ürünlerini örnek verebiliriz. Burada da büyük üreticiler belirleyici olmaktadır. Borsayı istediklerinde ya spekülasyon ile yada stoklama usulüne giderek fiyatların genel seviyesini arttırmaktadırlar’’ dedi

 

’’Kafe, restaurant ve marketler enflasyon üretiyor’’

 

Bağımsız Denetçi Tatlı, kafe ve retaurantlardaki israflar ile marketlerdeki sabit fiyatların enflasyon ürettiğini savundu. Lisede her öğrenciye finansal okur yazarlık dersi verilmesi tavsiyesinde bulunan Tatlı, ’’Ülkede en büyük sorunlardan bir tanesi de israftır. En büyük örnek ise fiks menülerdir. Fiks Türkçe de sabit anlamına gelir. Insanların yemeye güçlerinin yetmeyeceği kadar yiyecek içecek büyük porsiyonlarla masaya gelir ve çoğunluğu yenmeyerek kalkar ve çöpe atılır. Burada işletmelerin bunu dayatması ve menü diye yiyecek içeceğin masaya gelmesi ülkeye "çöp enflasyonu" olarak geri dönmektedir. Restaurant, cafe gibi yerlerde menü diye getirilen yiyecek ve içeceklerin büyük çoğunluğu yenmediği ve sonunda çöpe döküldüğü için bir çeşit urun kıtlığına sebep olmaktadır. Bu da iktisadın birinci konusu kıtlık sorunsalını tetiklemektedir. Marketler de raflarda ürünler var. Bu ürünlerin etiket fiyatlarına hiç bir tüketici müdahale edemiyor. Hani arz talep oluşunca fiyat oluşuyordu. Daha çok dayatma ekonomisi var. Önceden mahalle bakkalı vardı. Burada arz talep dengesi ile fiyatlar oluşmaktaydı. Şimdilerde zincir marketlerin genel merkezinde bulunan yöneticinin dediği piyasa da fiyat olarak belirleniyor. Bir yerde alıcılar ve satıcılar serbestçe fiyatı belirleyemiyor ise orada serbest piyasa ekonomisinden bahsetmek mümkün değildir. Daha çok ’oligopol’ bir piyasa hakim ülkemizde. Yani bir kaç market sahibinin fiyat belirlediği piyasadan bahsedebiliriz. Söyleyiniz hangi insan marketteki kasaya geldiğinde pazarlık yapabiliyor? Eee yani serbest piyasa vardı. Yok, yok. Ülkemizde ki her ferdin "finansal okur yazarlık" eğitimi alması şart. Hatta bu eğitim lise düzeyinde ders olarak okutulmalıdır. Yoksa, enflasyonu düşüremezsiniz’’ diye konuştu.

 

Kaynak: İHA
Etiketler:
Editör: Onurcan Kurtay - onurcankurtay@ulkedenhaberler.com.tr

Yorum Yazın (Üye olmadan da yorum yazabilirsiniz)
0 Yorumlar
Bizi Takip Edin

ÇOK OKUNANLAR

GÖZDEN KAÇMASIN