Genetik yatkınlık, gebelik, doğum kontrol haplarının uzun süre kullanılması ile aşırı kilo alma ve hızlı kilo kaybına bağlı olarak gelişebilen safra kesesi taşları, safra kanalına düştüğünde tıkanıklığa yol açarak sarılık ve karaciğer işlev bozukluklarına neden olabiliyor. Bu tablonun oluşmaması için yapılan ameliyatlarda altın standart olarak nitelendirilen laparoskopik yöntemle safra kesesinin çıkartılması gerekiyor. Laparoskopik kolesistektomi, karın bölümünün gazla şişirildikten sonra kamera ile karın içi organların görüntülenmesi ve cerrahi aletler yardımıyla safra kesesinin çıkarılması olarak tanımlanıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, safra kanalı cerrahisinde uygulanan ‘güvenli kolesistektomi’ tekniği hakkında bilgi verdi.
Günümüzde 1 santimetrelik kesilerle kapalı olarak gerçekleştirilen güvenli kolesistektomi ameliyatlarında safra kesesi alınırken, ana safra kanalının bütünlüğünün korunması ise hayati önem taşımaktadır. Safra kanalı yaralanmalarındaki riski en aza indirmek için ise ‘güvenli kolesistektomi’ tekniği kullanılmaktadır.
Her safra kesesi taşına müdahale edilmez
Safra kesesi taşları önemli bir sağlık sorununa neden olmuyorsa vücutta kalmasına izin verilir. Toplumun 15’inde safra taşı bulunmaktadır. Bu kişilerin 20’sinde safra kesesi taşı hastalık oluşturmaktadır. Herhangi bir bulgu vermeyen ve görüntüleme yöntemleriyle tesadüfen belirlenen taşlar için (taşın 3 santimetreden büyük olması, safra kesesinin tamamen taşla dolu olması, porselen safra kesesi gibi durumlar hariç) safra kesesi ameliyatı önerilmemektedir.
Rahatsızlık veren taş alınmazsa sorun büyür
Laparoskopik kolesistektomi dünyada 1990’ların başından beri açık tekniğin yerini almıştır. Safra kesesindeki taş özellikle yağlı yemek yedikten sonra, karın sağ üst kadranında, göbek üst kısmında veya sırta özellikle sağ kürek kemiğine yayılan yoğun, bir ağrı ve rahatsızlık hissi oluşturabilir. Bu durum yemekten bağımsız gece saatlerinde de ortaya çıkabilmektedir. Ağrıya genellikle terleme, bulantı ve kusma da eşlik edebilmektedir. Bu durum söz konusu olduğunda zaman geçirmeden laparoskopik (kapalı) safra kesesi ameliyatı yapılmalıdır. Ameliyat ertelendiğinde ise safra kesesi taşı ani safra kesesi iltihabına, taşın ana safra kanalını tıkaması ile sarılığa, safra yolu iltihabı hastalığına veya taşın pankreas kanalını tıkaması senaryoları ortaya çıkabilmektedir. Pankreas kanalını tıkanması, pankreas iltihabına neden olmakta maalesef bu durum yaşamı tehdit etmektedir.
Kapalı cerrahinin 3 önemli avantajı
Ülkemizde her yıl 150 bin ila 200 bin arasında safra kesesi ameliyatı yapılmaktadır. Bunların çoğu laparaskopik yani kapalı yöntemle gerçekleştirilmektedir.
Safra yolu yaralanmalarındaki iki faktör
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de laparoskopik kolesistektomi ameliyatı olan 1000 hastadan 3-8 kişide ameliyat sonrası istenmeyen safra yolu yaralanmaları gözlenebilmektedir. Safra yolu yaralanmasının yönetiminde; endoskopik ek işlemler, tekrardan cerrahi yapılması ve bu yöntemlerle iyileşmeyen hastalarda karaciğer transplantasyonuna kadar değişen ek tedaviler gerekebilmektedir. Safra yolu yaralanmalarının oluşması çeşitli risk faktörleri ile ilgili olabilmektedir.
Güvenli kolesistektomi tekniği öne çıkıyor
Kapalı cerrahinin yapılmasından bugüne kadar safra kesesi ameliyatı için, ‘infundibular’ teknik kullanılmıştır. Günümüzde ise laparoskopik kolesistektomide safra kanalı yaralanma riskini en aza indirmek için ‘infundibular’ teknik yerine ‘güvenli kolesistektomi’ tekniği (critical view of safety) önerilmiştir. Amerikan Gastrointestinal ve Endoskopik Cerrahlar Derneği bu tekniğin kullanılmasını teşvik etmektedir.